Trabzon'da Roma İmparatorluğu döneminde hipodrom olduğunu,
Osmanlı İmparatorluğu öncesi ve Osmanlı İmparatorluğu döneminde de devletin stratejisi gereği at yarışları yaptırdığını bilenimiz var mı?
Peki o hipodromun yerine binaların,
at yarışı yapılan Gamboz Çayırı’na havaalanının yapıldığını ve
son günlerde gündemde olan yeni havaalanının yapılması durumunda mevcudun imara açılarak betona dönüştürüleceğini bilen var mı ve söyler mi?

(Şu anda Ziraat Bankası'nın olduğu yerde bulunan ve yakın tarihte yıkılan Çarpahan Kilisesi.)
Makus talihini yenemeyen Trabzon,
Seçilmiş yöneticiler ve karar vericiler…

Elimizde kalan son yeşil alanı Trabzon'un Boztepesi’ni
delik beton tepeye dönüştüren;
%75’i doğal kumsal olan kıyılarının tamamını taşla doldurup,
119 km olan kıyılarında sadece 7.5 km kumsalı kalan,
Kalan kumsalında yarısı (T) tahkimat yapılarak doğal olmayan kumsala mahkûm bırakılan TRABZON...

(Başka bir açıdan Georgia Kilisesi)
(Meydan'daki belediye binasının karşısında yer alan ve yol genişletme çalışmaları nedeniyle yakın zamanda yıkılan tarihi Opera Binası.)
Neden anlamamakta ısrar edilir, anlamak mümkün değil.
Aklı, fikri ve duygusu olan insan oğlunun yaşaması için
en az yol kadar, köprü ve
ev kadar, oturup dinlenebileceği, temiz hava alabileceği,
spor yapabileceği yeşil alanlara,
yüzebileceği masmavi sulara, özgürce koşabileceği sahillere,
güneşleneceği kumsallara da ihtiyacı var.

(Kemerkaya'da, şu anki Öğretmen Evi'nin bitişiğinde bulunan ve yakın geçmişte yıkılan tarihi Georgia Kilisesi.)
Yazık değil mi,
Kuzeyin kadim şehri dediğimiz,
kültür, sanat ve tarih kokan kenti dediğimiz Trabzon'umuza.
Geçip giden zamanları
Bir yerlerde bulsam...
Sonra üzülsem,
Üzüldüğüme üzülsem,
Neye yarar?
Gözyaşıma dalıp dalıp
Seni hatırlarım,
Gittin şimdi sen
Yoksun yanımızda.
Bir şey istesem de
Neye yarar hatıralar.
Anlatıldığı gibi hikâye binlerce yıl öncesinden başladı ama maalesef yakın zamanda bitti.
(İşte Son Trabzon diyerek)
Bittikten sonra neye yarar ki kalan hatıralar ve boş hayaller?
Cumhuriyet'ten sonra Trabzon'u yöneten seçilmiş idareciler,
Başarılı olmak için çalışmışlarsa da,
değer yaratmak için çalışmamışlardır.
Her türlü özveriyi doğal olanı yok etmek zannediyoruz.
En azından Trabzon'un merkezinde bulunan görsellikleriyle bu şehire katma değer katan Meydan’daki Opera binasını,
Şimdiki Ziraat Bankası’nın yerinde olan Çarpahan Kilisesi’ni ve Kemerkaya’daki Gregor Kilisesi’ni korumayı,
günümüze ulaştırmayı başarabilmeliydik.
Taş yumurtanın üstüne düşse,
veyahut yumurta taşın üstüne düşse
ne fark eder!!!
Sonuçta
kırılan hep yumurtalar oluyor.
Trabzon'u yöneten seçilmiş idareciler bu kadim şehri hep yıkmayı,
yıkılanın yerine kullandığımız arabalar için yol yapmayı düşünmüşler,
Var olanın kıymetini bilmeyip korumayı nedense hiç düşünmemişlerdir.
Dönüp bakın etrafınıza bu şehrin en güzel yerlerini,
Deniz manzaralı, şehir manzaralı, doğa manzaralı olan yerlerini kullandığımız arabalar işgal etmiş,
Arabalarımızın rahatlığını düşünmekten,
Yeşiliyle meşhur Trabzon,
Gri olmuş.
Kimsenin umursadığı yok.
Ne acıdır ki bu şehrin sokaklarında doğup büyüyen, sahilinde koşan, denizinde özgürce kulaç atan,
biz çocuklar için
Yaş aldıkça denizden, doğadan, yeşil doğa örtüsünden uzaklaşmak ne kadar üzücü değil mi?
2024 yılında yapılan yerel seçimlerde CHP’den Ortahisar Belediyesi Meclis Üyesi seçildim.
Öz eleştiri yapmamda şahsım adına bir sakınca yoktur.
Meclis üyesi olarak bize gelen taleplerin büyük çoğunluğu, imarla, yolla, betonarme işleriyle ilgili olması git gide beton bir şehire dönüşmemizin çok basit bir örneği olsa gerek.
İyi bir idareci şehri sırtında taşır,
şehrin tarihini ve kültürel değerlerini korumak için elinden geldiğince mücadele eder.
Küçük çocuklar bozuk paraları hep büyük zannederlermiş.
Bırakınız lütfen bu şehir doğal haliyle içimizdeki çocuk gibi küçük kalsın, hiç büyümesin.
Aidiyet duyan insanlar bu şehirde,
tarihî mistik ortamlarda mutlu ve huzurlu yaşasın.
Kalın sağlıcakla...



