Üst üste üç galibiyet alarak çıkışlı olan Sivas maçı kağıd üzerinde sıkıntılı bir maçtı.

Zorda olsa kazanılması Kızılyıldız maçı için moral olurken ligde de yerini koruması başka bir deyimle az kayıpla yoluna devam ediyor olması da ayrı bir güzellik oldu.

Ancak bu ligin geçen yılki ligle benzerliği olmadıginı hatırlatıp dönelim maça.

Bordo mavililer tadı damağımızda kalan Monaco maçına başlar gibi başladılar.

Bu başlangıcı daha 9. dakikada Hamsik klasına yakışır harkulade bir golle taçlandırdı.

Her ne kadar Sivas'ın hocası çok kötü bir gol yedik yakıştıramadım bize derken Rıza efendi aldığı 3 galibiyetle kendini dev aynasında görüyor olacakki böyle saçma sapan talihsiz bir açıklama yaptı. Gülerler adama efendi deyip bende takdir etme zayıflığına bırakarak yine maça dönelim.

Buraya kadar herşeye eyvallah da Avcı hala arayışta dun akşamki maçın 11'inde Maxi Gomez'le Umut'u görünce oh be dedim nihayet bu ikili yan yana oynayacak.

Ama yine olmadı. Bu sefer solda kendini bulmaya çalışan Trezeguet sağ açığa Gomez santrafor'dan sol açığa kaydırılmış.

Ben o vardı bu vardı gibi detaylara girmek istemiyorum ama bu arayış bitsin artık.

Bitsin ki takım olma yolunda yol alalım artık. Sizlerde benim gibi biliyorsunuz ki bir dizi eksiklerimiz var.

Geçen sene olduğu gibi önde basıp topun kaptırıldığı yerde pres yapamıyoruz.

Forvette çoğalamama cabası.

Bunun için beklerin de oyuna gerekliliğine inanıyorum. Defans güvenliğe gereklidir ama herşeyde değildir diye düşünüyorum.

Ondandır ki pas trafiği yana geriyeden daha ziyade öne yapılması oynanması yeğelenmelidir ki taraftar el ovuşturma yerine koltuğuna yaslanıp şampiyondan şampiyon gibi oyun beklemektedir derken acizane bir tavsiyem her geçen maçta Akyazı trübünleri neden kelleşmeye başladı önemlidir araştirilmalıdır deyip noktayı koyalım.

Uğurcan , Gbamin, Hamsik üçlüsü Sivas takımına yetti de arttı bile.