Dün akşam A spor’u izliyorum.

Başakşehir teknik direktörü Abdullah Avcı, programa telefonla katılmış. Kendinde kendi doğrularını anlatırken sözlerinin arasına şöyle bir ifade ekledi.

Ban ben şimdi tesislere geldim. Sabaha kadar G.Saray maçını belki on kez tekrar izleyeceğim. Nerede ne hata yaptık göreceğiz..”

+++

Bu söz bir teknik adamın nasıl ve ne şekilde çalışacağının, çalışması gerektiğinin bir ilkesel tavrı.

+++

Elbette, Hami Mandıralı da belki sabaha kadar oynadığı maçların tekrarını izliyordur. Ama  göreve geldiğinden bu yana eğer bu yöntemle maçları izliyorsa, not ediyor eksiklikleri görüyorsa ve de önlem anlamında hala bir şey yapamıyorsa, Hami Mandıralı, maç tekrarlarını “Kemal Sunal” filimleri gibi mi izliyor.

+++

Eleştirildiğinde “Vicdandan” bahseden Hami kardeşimiz, kendi ile birlikte, takımın başına gelen İbrahim Üzülmez ve Hamza Hamzaoğlu’nun performansı ile kendisini bir karşılaştırsın. Karşılaştırdığında da biz ona “Eyy Hami biraz vicdan” deme hakkına sahip değil miyiz.

+++

İddia o ki, yanına tecrübeli bir yardımcı teknik adam da istememişsin. Niye?

Mustafa Akçay seni yanına alırkenki, kriterleri neyse senin de İhsan Derelioğlu’nu yanına alman kriteri aynı olmalıydı.

O kriter de şudur; Trabzonspor’un yüce ve yüksek menfaatleri.

Yoksa, kendi kariyerini mi düşünüyorsun? Diyeceğim, performansınla bunu da düşünmediğin ortada. Bu nasıl bir kişilik..

+++

Yine iddia o ki, gitmek istemişsin, yönetim bırakmamış. Eğer öyleyse direnme. Lig bitmeden zaten gideceksin.

+++

Yönetime gelince.

Bu işler uçakta, pilot edası, masada öğretmen modu ile konuşmakla olmuyor.

İcraatla icraatla oluyor.

Neşter atacaksın.

Sen değil misin Hami Mandıralı’yı bu takımın başına getiren irade.

O zaman neşteri vur.

Yazık etme artık Hami’mize.

Ufalanıyor. Gelecekte daha güçlü bilgili tecrübe edinmiş olarak gelebileceği Trabzonspor teknik direktörlüğünü heba ettirme..