'Topluma müjdeli haber verme heyecanı' ile olsa gerek, adına asla 'ilaç' denilmeyecek bir çok calışma, gazeteciler tarafından topluma, 'şu hastalığın ilacı bulundu' şeklinde servis ediliyor! Evet, bu yanlışın temelindeki etkenlerden belki biri, 'müjdeli haber verme heyecanı'dır lakin diğer ve ana nedeni cehalettir! Son bir kaç hafta içinde bu şekilde onlarca ayrı habere şahit oldum. Bir bilim insanı, her hangi bir çalışması hakkında (geleceğe dair) umut taşıyan bir açıklama yaptığında, bu çıkış anında, 'şu hastalığın ilacı bulundu' şeklinde haberleştiriliyor. Bu hata, cehaletten kaynaklanıyor! Çünkü medya mensuplarının büyük kısmı ilaçların piyasaya girme süreçlerinden bihaber şekilde kalem oynatıyor!

HASTALAR UMUTLANIYOR

İşin korkunç tarafı ise bu tür haberler, tedavi görmekte olan hastaların tedavilerini reddetmelerine neden olabiliyor!.. Yeryüzündeki hemen hemen bütün bitkiler, labratuvar ortamında kansere karşı kısmi ya da tam olarak başarı sağlayabiliyor. Peki bu bir müjde mi? Asla değil! Zira bu hastalık labratuvar ortamında tamamen savunmasız ve imha edilmesi çok kolay. Ancak sıra insan vucüduna gelince işin şekli değişiyor. Labratuvarda başarılı olan bu bitki ekstraktları insan vucudunda işe yaramıyor. Oysa girin Google'a bakın, bu ayrıntı verilmeden, 'bilmem hangi bitkinin kansere karşı başarılı olduğunu iddia eden' binlerce haber çıkar karşınıza. Hemde Türkiye'nin en büyük medya kuruluşlarının internet sitelerinde!.. Şimdi bu cehalet değil de nedir?

KESİN SONUÇ DEĞİL

Şimdi koronavirüs sürecinde de aynı şeyleri yaşıyoruz. 'Korona'nın ilacı/aşısı bulundu' şeklinde, absürd haberler havada uçuşuyor! Bakanlığın ilaç çalışması yapmak için verdiği izin, 'ilaç bulundu, onaylandı' diye haberleştirilebiliyor. Virüsün herhangi bir genetik özelliğinin anlaşıldığı şeklindeki bilimsel yayınlar anında ilaç/aşı müjdesine dönüştürülebiliyor. Değil arkadaşlar değil, bunların hiç biri ilaç ya da aşı müjdesi değil. Belki, ilaç ya da aşı bulunması yönünde bir adım olabilirler lakin kesinlikle 'sonuç' değiller!

EN AZ SÜRE İKİ YIL

Kaldı ki, bir ilaç ya da aşı tam olarak hazırlanmış olsa dahi, hemen uygulama onayı alması mümkün değildir. Zira, önce en ağır durumdaki hastalardan başlamak kaydıyla yüzlerce hastanın üzerinde denenmeli ve başarılı olmalıdır ki onay verilebilsin. Bunu süresi en az 2 yıldır. 5-10 yıl sürebilen ilaç denemeleri vardır. TIP'ta buna klinik çalışma denir ve bu çalışmalar insanlık adına büyük önem taşır.

KÖR İLAÇ

Peki, koronavirüse karşı bugün bulunabilecek bir ilaç ya da aşının uygulanabilir olması için en az 2 yıl beklemek mi gerekecek? Dünyada 'kör ilaç onayı' diye bir sistem var. İlaçlar normalde, insan üstü denemeleri olan FAZ1, FAZ2 ve FAZ3 süreçlerinin başarı ile tamamlanmasının ardından onay alır. Lakin dünya genelinde yaşanan olağanüstü durumdan ötürü, az sayıda hasta üzerinde gerçekleştirilecek FAZ1 çalışmasında başarılı olan ilaçlara, 'kör ilaç onayı' verilebilir. Adı üstünde, 'kör ilaç onayı!' Bu onayla ilaç piyasaya girer ama FAZ çalışmaları ve takibi sıkı şekilde devam eder. Olası başarısızlık durumunda onay kaldırılır ve ilaç çöp olur!

İLAÇ İSE AŞI AYNI ŞEY Mİ..?

İlaç sektörü hakkında haber yapan medya mensuplarının bu ayrıntıları çok iyi bilmeleri gerekir. Zira bu konular direkt toplum sağlığını ilgilendiriyor. Bilinmesi gereken bir şey daha var. İlaç ile aşı aynı şey değildir. İlaçlar, hastalığı tedavi etmeyi amaçlar. Aşılar ise hastalığa hiç yakalanmamayı... Günümüzde koronavirüs için hem ilaç hem de aşı çalışmalarını ayrı ayrı yürüten çok sayıda merkez var. Aşı çalışmasını ilaç, ilaç çalışmasını aşı diye haberleştirmek hatasından uzak durmak lazım. Bu kadar basit bir hususu dahi anlayamayana 'gazeteci' denemez.

Kalın sağlıcakla...