Geride bıraktığımız hafta şehrimizde turizm ile ilgili iki konu gündemdeydi.

İkisi de Trabzon’un sırtında yıllardır yük olan konular.

Bunların birincisi yapımı yılan hikâyesine dönen DTM inşaatı. 

Bünyesinde İki otel bir sağlık merkezi ve fuar ve kongre merkezi barındıracak inşaatın tamamlanmaması kamuoyunda tartışıldı.

Tartışmalar esnasında bu konudaki hassasiyetlerini kamuoyu ile paylaşan Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Murat Zorluoğlu ve Yomra Belediye Başkanımız Sayın Mustafa Bıyık’ın açıklamaları takdire şayandı.

Belli ki onlar da konudan muzdarip!

Zaten bu konu ile ilgili olup ta bu süreçten muzdarip olmamaktır yanlış olan.

Hedef pazarın belirli bir coğrafya ile sınırlandığı, sezonun 2-3 aya sıkıştığı, resmi yatak sayısının 20 binler ile ifade edildiği bir şehirde fuar ve kongre merkezinin oluşturacağı sinerjiyi yok saymak akla ziyandır.

Böyle bir durumda bırakın süreçten muzdarip olmayı, şehre ihanet edercesine konunun avukatlığına soyunanları da gördük bu süreçte.

Hele şu inşaattaki süreçle ilgili açıklamalar yok mu?

Akıllarla dalga geçercesine!

Yav arkadaş açıklamayı yaparken düşünmez mi insan!

Bilmez mi Trabzon denilince akla önce müteahhitlerin geldiğini?

Bilmez mi Trabzon’da yaşayan herkesin en az futboldan anladığı kadar inşaattan da anladığını?

Bilmez mi bu insanların %90’nı bittiği söylenen bir inşaatın 1-2 ay içinde açılışının yapılacağını sorgulayacağını?

Kim hangi açıklamayı yaparsa yapsın. Akıllarımız ile dalga geçen bu açıklamaların kamuoyunun vicdanını rahatlatmadığını görmemiz umut verici. 

Süreci takip etmeye devam edeceğiz. Umudumuz süreçteki aksaklıkların bir an evvel bertaraf edilmesi ve şehrin bir an önce kongre merkezine kavuşması yönündedir.

Bu konuya pozitif katkı sağlayanlar şehrin hafızasına adlarını altın harflerle yazdıracaklardır…

Gel gelelim ikinci konuya

Şehre gelen turist sayısına.

Geçen hafta bu konunun fitilini yakan Trabzon Otelciler Birliği oldu.

Yaptıkları çalışmalar neticesinde ortaya koydukları veriler ile açıklanan rakamların tutarsız olduğunu vurguladılar.

Aslında bu durum bu günün konusu değil. Şehir bu konuda  5-6 yıldır rahatsız.

Bu rahatsızlık var olmasına rağmen sayıları açıklayanlar ise oldukça rahat tutum sergilemektedirler.

Hani Nasrettin Hocanın fıkrasında vardır ya dünyanın merkezi burasıdır, inanmıyorsan ölç misali.

Bu durumda aynen böyle.

İnanmıyorsan say dercesine rakamlar açıklanıyor ve bu rakamlara bakarak yatırımlar yönlendiriliyor.

Açıklanan rakamlar ile ilgili elimizdeki en net veri dış hatlardan gelen turist sayısı olmasına rağmen burada bile akıllarda soru işareti bırakan yerler mevcut.

Örnek verecek olursak Almanya’da yaşayan bir vatandaşımız köyüne gelirken eğer Alman pasaportunu kullandı ise biz bu vatandaşa Alman turist diyebilir miyiz?

şehrimize eğitim için gelen bir yabancı öğrencinin her gelişini 1 turist olarak saymalı mıyız?

Burada ev almış, ikamet almış hatta ve hatta vatandaşlık almış bir yabancının şehre gelişini turist olarak nitelendirmeli miyiz?

Bunlar dış hatlardan yapılan girişlerin turist sayısına yansıması ile ilgili soru işaretlerinden bazıları.

Gel gelelim iç hatlardan ülkeye gelen turist sayısını belirleme yöntemine?

Havayolu firmalarından Trabzon’a düzenledikleri biletlemelerin detayını alıyor muyuz? Yani x havayolu bu yıl 1000 adet yabancıya İstanbul-Trabzon bileti düzenledi diyor mu?

Emniyet bu istatistikler için veri paylaşıyor mu? Şayet paylaşıyor ise bu veriler doğrudan servis ediliyor mu? Yoksa bu verilere bizler tekrardan ekleme yapıyor muyuz?

Yerli turisti sayarken kitle turu ile gelip, Ordu’da güne kahvaltı ile başlayıp, Trabzon’u gezip Rize’de yatan turistleri de sayıya ekliyor muyuz?

Emniyet kimlik bildirim sistemi kullanan yurtlarda kalan üniversite öğrencileri de turist sayısına ekleniyor mu?

Bu soruların sayısın inanın çokça artırabiliriz. 

Önemli olan bu soruların cevap bulması!

Bu sorulara cevap bulunmadığı sürece, paylaşılan veriler açıkça kamuoyuna izah edilmediği sürece bu tartışmalar devam edecektir. 

Eğer varsa! Rakamların yüksekliğini övünç vesikası olan kişiler haricinde şehrin bütünü yanlış istatistiklerden zarar görmeye devam edeceklerdir. (yanlış istatistiklerin şehir turizmine zararları uzun bir konu olduğu için bir yazıda bu konuya özellikle değineceğim)

Unutmamız gereken bir şey var ki oteller misafir ettikleri turist sayısın biliyor, seyahat acenteleri gezdirdiklerini, restoranlar yedirdiklerini(…)

Sonuç olarak yukarıdaki iki konu  ve buna benzer yapıcı eleştirileri fırsat görmeye başladığımızda muasır medeniyetler seviyesine ulaşım hızımızı artırmış olacağız,

Bu eleştirileri, kin ve düşmanlık, seçim sürecine müdahale, müteahhitlerin parasını kurtarma derdi, yatırımcının işinin alınıp başka bir firmaya verilmesi gayreti olarak nitelendirdiğimiz sürece işimiz zor.

Bizim derdimiz şehrimiz.

Bizim derdimiz şehrin menfaatleri.

Bizim derdimiz,  kendinin menfaatlerini şehrinin menfaatlerinin önünde görebilen zihniyetler.

Kalın sağlıcakla…