Muharrem Usta’nın Lucescu adını ortaya attığı andan itibarin Hekimoğlu ve Hacıosmanoğlu karargahlarında belirgin bir motivasyon bozukluğu hissettim.
Usta, Lucescu adı ile bir adım göre gecti.
O bir adımın sonunda tek rakamlı oy üstünlüğü olduğu ortaya çıktı.
Seçimi farkla kazanmak için Lucescu’yu gündeme getiren Usta, anca kıl payı ile başkan olabildi.
***
Yine söz konusu başkanların seçim karargahlarını gezerken hem Hekimoğlu, hem de Hacıosmanoğlu, Lucescu’nun Trabzonspor’a gelmeyeceğin söylediler. Hatta, Hacıosmanoğlu’nun listesinde yer alan Dünya Göz Hastaneleri ortağı dostumuz, yanımızda Lucescu’nun oğlunu aradı. Kendilerini hastanelerinde tedavi ettiği gibi Lucescu’nun da peryodik göz muayenelerini ediyorlarmış.
Oğul, Lucescu; babasının Türkiye defterini kapattığını söyledi. Bizzat telefon konuşmasına şahit oldum. Hatta bunu ilk kez burada açıklıyorum, Türkiye de duysun, Lucescu’nun oğlu, babasının Türkiye’ye bir tek F.Bahçe’ye gelebileceğini ancak kulüp Başkanı Aziz Yıldırım olmamak kaydı ile
***
O gün bu duyduklarımı, Usta’nın Lucescu’su seçim vaati diye yazacak. Ve hatta yukarıda yaşadıklarımı haberleştirecektim.
Ancak o günkü şartları gözünüzün önüne getirin.
Herkes havadan nem kapıyor. Bir yarışta, önemli bir argüman olarak kullanılan Lucescu yalan vaat diye yazsam, genel kurulu yönlendirmekle suçlanacaktık.
Bildiğim gerçekleri kamuoyundan sakladım. Yazmadım.
Hata yaptım.
Gazetecilikle bunlar var.
O konuşmaların daha derin detaylarını kitabımda anlatacağım.
Şimdi gelelim saadete.
Hami Mandıralı o gün genel kurul şartlarında bizim teknik adamamızdır denseydi, Lucescu kadar gündem oluşturur muydu?
Cevabı siz verin.
***
Trabzonspor’un bir gerçeği vardır.
Olumsuzluklardan zaferlere tırmanılmıştır.
Durum tam bu zaferler öncesi koşullarla benzerlik gösteriyor.
Hami Mandıralı tercihi doğru tercihtir.
Güzel tercihtir.
İyi tercihtir.
***
Kimse Hami’den başarı beklemiyor.
Bu dönem onarım dönemidir.
Kendine buna motive etmelidir.
***
Hayırlı, uğurlu olsun
***
Son bir not; bu yönetim dahil, yönetime aday olan diğer başkanlar da göreve geldiklerinde “Enkazla” karşılaşacaklarını biliyorlardı. Hatta daha ağırını.
O nedenle yakınmalarına gerek yok.
Her türlü operasyonu yapacak opsiyonları var. Kamuoyu desteği de.
O halde hiç acıma vur neşteri.
Dök ne kadar kirli çamaşır varsa.
