Sivasspor ile oynanan kupa maçı Trabzonspor için Avrupa’da olmak ya da olmamak anlamına geliyordu. Bu kadar önemli bir maça Trabzonspor hiç iyi başlamadı. “Eyvah, kupada final hayal mi oluyor?” derken Trabzonspor maçın önemini 25. dakikada hatırladı. Bundan sonra oynadığı futbol ise parmak ısırtacak cinstendi. 

TRABZONSPOR İLK 25 DAKİKA SONRASI CANLANDI

İlk 25 dakika adeta uyuyan Trabzonspor bu dakikadan sonra canlanmaya başladı. Bu canlanma ilk meyvesini 36. dakikada verdi. Bu dakikada Volkan kendine göre sağ taraftan ceza alanına girdiği anda faul ile durduruldu, ancak Tolga Özkalfa penaltı düdüğünü çalmadı. Bu olaydan sadece 1 dakika sonra (37. Dakika) yine Volkan’a ceza alanı içinde yapılan faule bu kez Trabzonspor adına sezonun ilk penaltı düdüğünü çalmak zorunda kaldı. Penaltı vuruşunu kullanan Adrian çok kötü bir vuruş yaptı ve topu kaleciye nişanladı, neyse ki kaleciden dönen topu iyi takip edip golü attı. Diğer bir deyişle ilk gol penaltıdan değil de normal vuruştan olmuş oldu. Daha sonraki dakikalarda da üstün oynayan Trabzonspor ilk devreyi 1-0 önde kapattı.

ADRİAN KİLİDİ ÇÖZDÜ

İlk devrenin ilk dakikasında golü kaçıran ve penaltıyı kötü kullanan Adrian, ikinci devrenin ilk dakikasında (46. dakika) Halil’in harika pasına güzel bir vuruş yaparak ikinci golü attı. 2-0 öne geçmenin morali ile ataklarına devam eden Trabzonspor 53. dakikada yine Adrian’ın şık vuruşu ile 3-0 öne geçti ve Trabzonspor’da ilk kez Hat Trick ile tanıştı (bir maçta 3 gol attı).  

TRABZONSPOR RUHU GERİ GELDİ

Aslında 53. dakikada maç nerede ise bitmişti. Roller değişmiş ve Trabzonspor’daki uyurgezerlik hastalığı Sivasspor’a bulaşmıştı. Bu sezon taraftarına çok acı çektiren Trabzonspor bir maçta kendini affettirmek istercesine rakibine gol yağdırdı. Nitekim, Trabzonspor skoru 64’te Olcan ile 4-0, 73’te Volkan ile 5-0, 77’de Aykut ile 6-0 yaptı.

Bu sahada daha önce yine kupada Bursasopr’a da benzer tarifeyi uygulayan Trabzonspor, en azından KUPA BEYİ ÜNVANINI korumuş oldu.

SÖZÜN ÖZÜ

·      Bence Trabzonspor takımının bu başarısında yönetimin değişme ihtimalinin de payı vardır. Her zaman kan değişiminde yara vardır. Daha önceki yazılarımda değindiğim gibi Sadece Şenol Güneş değil, yönetim de birlikte gitmeli idi.  Keşke inat etmeyip geçen genel kurulda görevi bıraksalardı.

·      Yabancı oyunculardaki isabetsizlik bir kez daha fark edildi. Birkaç haftadır az sayıda yabancı oyuncu oynatılmasına rağmen Adrian ve Sapara haricindekiler vasatı geçemedi. Gelecek olan yeni yönetimin ilk işi birkaçı dışında bütün yabancılardan kurtulmak olmalıdır (seçimlerde İbrahim Hacıosmanoğlu’nun listesinde yer alacak olmam nedeni ile isim zikretmem doğru olmaz).

·      Umarım 25-26 Mayıs tarihlerinde yapılacak Seçimli Genel Kurul; demokratik, siyasilerin etkisinden uzak ve centilmen bir yarışa sahne olur ve kulübe en iyi katkıyı sağlayacak olan ekip kazanır.