Şehrim şehrim güzel! Şehrim…
Her yurt dışı seyahatimden sonra Trabzon'a gelir. Boztepe'nin en yüksek yerinde bulunan evimin 10. Katından muhteşem (!) güzel Trabzon manzarasını izlerim.
Bir şehir bu kadar mı güzel olabilir (!)
Bir şehir bu kadar mı düzenli olabilir (!)
Bir şehir gerçekten bu kadar mı yapılaşma şartlarına uygun, nizami planlaması yapılabilir (!)
Gerçekten bu güzelliğe baktıkça, yurt dışından gelen meslektaşlarıma ve misafirlerime Trabzon'un güzelliğiyle ilgili bir şey söylememe gerek kalmadan şehir kendini ifade edebiliyor (!)
Sevgili dostlarım,
Nasıl bir ironi ile giriş yaptığımın hepiniz farkına vardı.
Trabzon'umuzun tarihiyle ve Trabzon dışında ki “ Trabzon Kimliğine” hiçte yakışmayacak bir şekilde bina kirliliği içinde olduğunun hepimiz farkındayız.
Bunda başta tasarımla uğraşan biz mimarlar, sonra müteahhitler, arazi sahipleri, belediyeler, kanunlar, devlet politikası v.s. gibi tüm kurumların ve kişilerin birebir hatası mevcuttur.
Bizler mimar olarak kalkıp şehircilik ve binalar konusunda yeterli direnişi gösteremiyoruz.
Müteahhitler arazi sahipleri ile sıkıntı içinde,
Arazi sahipleri kaç daire (!) alacağının peşinde,
Belediyeler her kesimi mutlu edip , hizmet verme kaygısı içinde,
Genel mevzuatlarda çelişkiler var.
Yani anlayacağınız bir kurumun veya kişinin demesiyle yada direnmesiyle Trabzon'umuz yakın zamanda da bu bina kirliliğinden kurtulabilir gibi gözükmüyor.
Fakat güzel örnekler olmakta;
Yiğidi öldür hakkını ver demişler…
TOKİ'nin çok eleştirilen kimilerine göre çok yanlış, kimilerine göre doğru kararlarının yanında,
Her kesimin saygısını ve “ Evet Bu olması gerekendi ” dediği güzel uygulamaları da bulunmaktadır. Mesela zağanos vadisinin bina çöplüğünden kurtarılması, ikinci etap çalışması, aynı çalışmanın tabakanı vadisi içinde yapılacak olması.
Veya
Trabzon belediyesinin meydan parkı projesi, kim ne derse desin, öncekinden iyi bir halde şu an meydan parkımız. Şu an en azından bir “ Meydan Alanı “ var diyebiliyoruz. İlerleyen zamanda bu alanın genişleyerek Maraş caddesinin'de bir kısmını içine almasıyla daha güzel olacağı görüşündeyim.
İnanın dışarıdan insanlar Trabzon'a geldiğinde gösterebileceğimiz güzel alanlar sıkıntısı çekmekteyiz. Yıllardır yurtdışı ile işler yaparım. Trabzon'da tatil maksimum 4 gündür derim. 5. Gün her şeyi tekrarlamak zorunda kalırsınız. Misafirlerinizi bu 4 günün 3 günü şehrin dışına tarihi ve turistlik yerlerine götürürsünüz. Böylece aslında şehirden uzak tutma çabası içine girersiniz.
Tabi ki boztepe'ye gece çıkartırsınız. Çünkü karanlık tüm çirkinlikleri örter! Şehrin ışıkları şehrin güzelliğini bir nebze olsun gösterir.
Peki ne yapılması gerekiyor,
Bunlara uzun uzun ilerleyen zamanlarda değineceğim.
Fakat özellikle bir konunun eksikliğini çok gördüm;
Tarihi olarak anıt niteliğinde, simge niteliğinde pek çok bina ve tarihi eser var. (Hatta bazı yıkılmış olmasına rağmen “ opera binası gibi “) Neden Trabzon'unumuz her yerden görünebilecek güzel modern bir simgesel yapısı yok ???
Pek çok büyük marka şehrin, simgesel yapıları mevcut, Ankara'nın Ata Kulesi, İstanbul'un Ayasofya Müzesi, Paris'in Eiffel kulesi varsa bizim de bir simgesel yapımız şehrin merkezinde herkesin görebileceği bir yerde olması gerekiyor diye düşünüyorum.
Şimdi bazıları Sümela manastırımız var diyecektir, fakat neden simgesel olarak kullanamıyoruz onu. Yeterince tanıtamıyoruz. Şehrin her yerinde, logo olarak yada resimlerle vurgulamıyoruz.
Aslında bunu düşünmek lazım…
Saygılarımla...