Trabzon'un en güzel yılları 50'li ve 80'li yıllar aralığıdır.

Trabzonda o yıllarda ikamet edilen evlerin yüzde sekseni, tek katlı bahçeli, taşlıklı, şımalı, müstakil evlerdi.

Tek katlı evlerin, girişinde bir ahşap kapısı, bir kapı tokmağı ve dışarıdan kolay açılması için, bir ucu kilide içeriden bağlanmış, bir ucu dışarıda bırakılan ipler vardı.

bc17ae5c-b412-4b95-922f-41a352d64ba6

İpi çekip, kapıyı açıp içeriye girdiğinizde sizi geniş bir şımalı taşlık karşılardı.

Taşlık etrafında, oturmak için bir köşeye dizilmiş hasır sedirler ve kenarlarında, genellikle bir üzüm asması, bir nar ağacı, birde incir ağacı üçlemesi vardıki, bu hemen hemen Trabzon'daki her taşlıklı, şımalı evlerin vazgeçilmez üçlü konseptiydi.

Devamında duvarların ve pencerelerin kenarlarına sıra sıra dizilmiş Vita yağı, zeytinyağı ve zeytin tenekelerine dikilmiş karanfiller, güller ve sardunyalarla doluydu.

Ahh ahhh bu taşlıkların dilleri olsada konuşsa diyenimiz çoktur.

Ne hikayeleri ne hatıraları ve ne yaşanmışlıkları vardır bu taşlıkların.

07365db4-97bf-4e08-a848-816ee08522d6

Sabahın ilk ışıklarında evin erkekleri çalışmaya gittikten sonra, komşulardan ipi çeken kapıyı açıp selam vererek içeri girer, O gün yapılması gerekenler varsa ortaya serilirdi.

Börekler açılacaksa, önce gıylılar çıkarılır yağlanır, hamurlar yoğrulur, yumruk gibi topaç yapılarak sinilere dizilirdi.

Sonrasında oklavalarla açılan hamurlar
kazanlarda kaynatılırak gıylılara serilirdi.

Kazanların altındaki gaybana odunlarda bazen innat eder hemen tutuşmazdı.

Dolma sarılacaksa, asma yapraklarından tüysüz ve damarsız olanları seçilir, fıstık, üzüm ve pirinçle harmanlanıp zeytinyağlı dolmalar sarılırdı.

Karalahana'dan da sarılan dolmalardan ziyade, makbül olanı ekşi asma yaprağından olanı idi.

Bu zahmetleri işleri yapanlara halk dilinde godesbana derlerdi.

Zor işlerdi zor, çok zor.

İşler yapılırken bir yandan da çaylar demlenir sohbetler yapılırdı!! ama ne sohbetler. 

Halk dilinde kısaca dedikodu dediğimiz sohbetler, taşlıklı, şımalı evlerin vazgeçilmeziydi.

Ramazan ayı yaklaşıp, üç aylara girince taşlıklarda kurulan sinilerde ve yer ocaklarında yapılan yufkalarıda unutmayalım.

500 adet aslıya 500 adet Fadime'ye 500 adet Haticeye 500 adet karşı komşuya, v.s.v.s. 
aç babam aç, sohbet bitmez hamurlar bitmez, muhabbetler bitmezdi.

Bu hengameler bazen gece yarılarına kadarda sürerdi.

d0726e06-2879-475a-9e39-b0888a5a5c74

Etrafdan , kenardan, köşeden duyup gelen komşularda, bir yerden sonra işin ucundan tutarak yardımcı olurdu.

Karşıkı komşunun kızı kocaya gidecek, çeyizinin hazırlığından, damadın ne iş yaptığına kadar tut'unda, her perşembe günü kadınlara açık olan hamamlara kimlerle gidileceğine kadar, her şey konuşulurdu.

Başlara sarılan çemberlerin üstüne atılan düğümlerin üstüne, tekrar lazım olur diye yapıştırılan çiğnenmiş sakızlar, ne günlerdi o günler.

Turşular kurulacak, salçalar yapılacak, hamsiler tuzlanacak, lakerdalar yapılacak, el emeği göz nuru ile yapılacak olan bu işler, şimdilerde yok olan bu taşlıklı, şımalı bahçeli evlerde bin bir zahmetlede olsa zevkle muhabbetle yapılırdı.

Evin küçük çocuklarıda taşlıkda oynardı, oynarken altına işeyen çocukların amerikan bezinden yapılan bezleride taşlığın baş tarafında kurnalı çeşmede yıkanılır, çitilenir, kurutmak için hemen taşlığın başına asılırdı, 

Z kuşağı bunları bilmez o yıllar hazır pamuklu, parfümlü bezler yoktu.

Erkek çocuklarda, genellikle yedek çamaşır olmayınca alt tarafları çıplak dolaşırlardı.

Bunlar o zaman hayatın içinde var olanlardı.

Mahalle kültürü, birliktelik ve paylaşımcılık vardı.

Trabzon'da her mahallenin yaşayan gizli bir hafızası vardır.

Genelde yapılanlar her mahallede, her evde hemen hemen aynıydı.

Ne güzel günlerdi o günler, börek açarken, dolma sararken, turşu kurarken, yufka açarken, hamsi tuzlarken, şimdiki gibi akıllı telefonlar yoktuki o yaşanmışlıkları çekip ilerde hatıra olur diye saklayalım.

Watsap yoktuki guruplar kurarak yaptıklarımızı komşularımızla paylaşalım.

f9064003-d5df-4a0a-be0c-3b931afc7788

Kuşaklar arası teknolojik farklar çok olsada bizim yaşadığımız kuşak çok şanslıydı çoooook.

Bir önceki kuşağımız ve bizim kuşağımız, çoğumuz bu evlerde doğduk bu evlerde büyüdük, bu güzellikleri doyasıya yaşadık, iyikide yaşamışız.

Sadece yemek içmekle alakalı değil, müstakil evlerin taşlıklarında, ne söz kesmeler ne kınalar ve ne eğlenceler yapılırdı.

Selam olsun o güzelim yıllara,ve o güzel insanların yaşamış oldukları o canım taşlıklı, şımalı evlere.

Kalın sağlıcakla...

768df850-7371-444f-ba1f-d5b8e681d542fee00759-bb21-4456-a106-c69ab0364602d0726e06-2879-475a-9e39-b0888a5a5c7435af39be-8f69-45b3-bb95-4c22bf796cfc81689418-7fad-4889-8d46-cd7f4e217f5568b1e3d1-033d-46b0-97c7-44eeee30ebbdbfaa569c-ae60-40a7-b2f1-c3e4b11ae423122ca157-5e1f-4c3e-addc-75f845ddaf09cebc5ec9-5927-4034-a4ed-4b366a0f774fa453edc9-1caa-473c-8216-73ee8560c019321596d8-3804-4481-9294-4a822ba9732a