Trabzonspor, Antalya’da sezonun son maçına çıktı. Günahıyla sevabıyla bir sezonu daha geride bıraktık. Fatih Tekke takımın başına geçtiğinden bu yana sistem konusunda cesur davrandı; farklı dizilimlerle sahaya çıkmaktan çekinmedi. Bu kez takım 3-5-2 formasyonuyla sahadaydı.

Pedro ve Eskihellaç’ın kanat bek performansları, hem dinamizm hem de görev bilinci açısından tatmin ediciydi. Savunmada Salih Malkoçoğlu ve Ali Şahin Yılmaz güven verdi. Boran Başkan ve Taha Emre siftah yaptı. Allah bahtlarını açık eylesin. Orta sahada ise Tim Jabol, sezon boyunca sadece idare eden ruhsuz oyuncuların arasından sıyrılıp, kafaya koymuş tek bir oyuncunun bile ne kadar fark yaratabileceğini bize gösterdi!

Geçmiş sezonlardan ders alabildik mi, bilmiyorum. Yeni sezon planlamasında gündeme gelen bazı isimleri hayretle takip ediyorum . Yine yalnızca “yüksek profilli” diye, antrenman metodlarını beğenmeyip sahaya çıkmaya bile tenezzül etmeyecek, meslek ahlakı şüpheli oyuncuların peşinden koşuyoruz. Sezonun en kritik maçında, bir kupa finalinde “Turist Ömer” gibi dolaşabilecek kadar özsaygısı eksik futbolculara artık tahammülümüz yok. Taraftarın aklıyla alay eden, günü kurtarma derdinde olan “potansiyelli (!)” orta saha oyuncularına da…

Trabzonspor’un orta sahasında, gerektiğinde 80 metre rakibini kovalayacak, teri toprağa karışmış 8 numaralara ihtiyacı var. Kimseye futbol oynamayı yeniden hatırlatmaya çalışacak zamanımız yok. Gerekirse Özkan Sümer Akademisi’nden özevlat kimliğini adanmışlığıyla kazanmış kardeşlerimizi sahaya çıkartırız.

Trabzonspor taraftarı, sahada mücadele, kenarda ise vizyon ister. Geçmişte kazanılan şampiyonluklar, alınan kupalar, Avrupa’da yazılan destanlar birer tesadüf değil; büyük bir iradenin eseridir. Bugün o iradenin yerini “idare eder” anlayışı alırsa şayet, bu Trabzonspor ruhuna ihanettir. Trabzonspor vasata tamah etmez!