Dünya kanlı bir savaşı izlerken kalkıp;

Trabzon'daki saçma sapan kavgaları,

kaldırım taşlarını,

seviyesiz insanların olmayacak makamların huzuruna getirilip şehrimizi nasıl rezil ettiğini,

buna kimlerin nasıl müsaade ettiğini,

şehrimizin şehir dışındaki tanıtım faaliyetleri adı altında nasıl rezil edildiğini yazmak olmazdı… Bunlara da değineceğiz ama şimdi sırası değil!

Çünkü çocuklar, anneler, babalar, yani kısaca insanlık ağlıyor!

Çocukların ağladığı bir dünyada, bütün kahkahalar zalimdir.

Bütün konular boştur,

bütün tartışmalar yersiz gereksizdir.

Çünkü çocuklar ağlıyor ve dünya seyrediyor.

Şimdi çocukların gözyaşını dindirmek için gayret göstermelidir herkes…  Tüm sözcükler bu savaşı durdurmak için kurulmalı, tüm klavyeler bu savaşa son vermek için çalışmalıdır.

Belki çok takıntılı, belki de çok paranoyak biri olduğumu söyleyeceksiniz ama içimde bir şüphe bu 3. dünya savaşı provasında Türkiye'nin kapana çekilmek istendiği gibi bir his var.

Yazımın sonunda bu işi bugüne bırakmayanlara duyduğum minneti ayrıca belirteceğim.

Savaşın sosyo ekonomik yansımaları ve ülkemize taşıyacağı sorunları yazmayacağım çünkü şu anda Ukrayna'da çocuklar ölüyor, insanlık ölüyor.

Anneler, çocuklarının, eşlerinin peşinden göz yaşı döküyor.

Kadınlar çocuklarını sığınaklarda tanımadıkları insanlara teslim edip savaşa gidiyor.

SSCB'nin kurulduğu bazı kendini bilmezlerin “sarışın kadınlarından” başka bir şey bilmediği bu stratejik eski başkentte büyük bir işgal, kanlı bir savaş var…

Putin kontrolden çıktı, 48 saatte sonlandırmayı korkutmayı, püskürtmeyi masaya oturtmayı düşündüğü Ukrayna'da, asker ve halk kendisine hiç ummadığı kayıplar verdi.

Halk büyük bir direniş gösteriyor.

Putin'in hesap edemediği bu direniş, operasyonu uzatınca ve SİHA’lar lojistik konvoyları vurunca Rusya'nın hurda denilecek en eski savaş aletleri Ukrayna sokaklarına dekor oldu.

Rusya öfkelendikçe daha ağır, daha teknolojik, daha acımasız savaş gereçleriyle savaşı sürdürmeye devam edecek.

Nükleer silahlarını kullanmaktan da artık bu kayıplardan sonra çekinmeyecektir…

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Oleksandroviç Zelenski, henüz 44 yaşında ama dünyaya öyle bir ders verdi ki herkes bir anda hayranı oluverdi.

Sığınağa girmedi, milletini kalkan etmedi, silahını alıp miğferini takıp savaşa bizzat dahil oldu. Ordusu'nun başına geçti…

Putin takım elbisesi ile ekranlardan savaşa haklı bahaneler üretmeye çalışırken, Zelenski askeri kıyafetiyle basının karşısına geçip, ‘Bir parça toprak vermeyiz’ dedi.

Zaten halkının yüzde 73'lük oyu ile büyük bir destekle başa gelmiş bir isimdi. En çok da göreve geldiğinde mecliste yaptığı konuşmada şu sözleri beni çok etkilemişti, “Odalarınızda benim fotoğrafımın olmasını istemiyorum. Devlet başkanı ikona değildir, idol değildir. Oraya benimki yerine çocuklarınızın fotoğraflarını asın ve ne zaman bir karar alacak olsanız onların gözlerine bakın.”

Savaş gerekçesi ne olursa olsun kötüdür, acımasızdır, kanlıdır…

O esir alınan askerler, komutanlar, aileleri, çocukları sosyal medyadan babalarına yapılan eziyeti izleyen evlatlar…

Toprağınız, ideolojiniz, diliniz batsın diyesi geliyor insanın içinden.

Dünya bir olmuş, elinde kumanda adeta bahis oynarcasına bu kanlı savaşı izliyor.

Burada Türkiye'nin tutumu Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın durduğu yer ve söyledikleri tek kelimeyle yerinde ve ders alınacak nitelikte fakat Avrupa ve Ortadoğu yine aynı şekilde ABD yani gücü elinde bulunduran karteller maalesef kendi çıkarları uğruna çocukların ölmesine göz yummaktadırlar.

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'IN AÇIKLAMALARINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN

Yine mazlum ezilmekte dünya seyretmektedir.

Böyle bir dünya düzeni olmaz…

Uluslararası hukuka aykırı bu işgale göz yumup izleyenler, Ukraynalı çocukların annelerin gözyaşlarına sebep olanlar Rusya kadar bu kanlı işgalden sorumludur.

Öylesine şaşkınım ki, böylesine bir çağda dünyanın sahte gözyaşlarına etkisiz tepkilerine hiçbir anlam veremiyorum.

Dileğim yapılacak müzakerelerle bir an önce koşulsuz, şartsız savaşa son verilmesi ateşkes sonrası tüm dünyanın el ele verip yaraları sarmasıdır.

Tüm kalbimle 'Savaşa hayır' diyor bugün bizi savaşın en stratejik ülkesi haline getiren 1936 yılında imzalanan ve Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün diplomatik dehası olarak bilinen, savaşan iki ülke savaş gemilerine Türkiye'deki boğazları kapatan Montrö 19. maddesine vesile olanları minnetle saygıyla anıyorum.