Son günlerde sosyal medyada denk gelmişsinizdir; İYİ Parti Trabzon İl Başkanı Muhammet Erkan bir paylaşım yaptı ve dedi ki:
“İYİ Parti’nin iktidarında devletin valisi siyasetin önünde, il başkanı valinin arkasında yürüyecektir.”
Aslında bu cümle, üzerinde düşünülmesi gereken bir uyarı niteliğinde. Çünkü sık sık görüyoruz; açılışlarda, resmi programlarda, hatta protokol yürüyüşlerinde siyasetçiler öne çıkma telaşında, vali ise arkada kalmış… Hatta bazen öyle anlar oluyor ki, Cumhurbaşkanını temsilen şehirde bulunan vali, fotoğraf karesinde zor seçiliyor.
Peki neden bu kadar önemli?
Vali kimdir, kimi temsil eder?
Kısaca hatırlatalım: Vali, illerde Cumhurbaşkanını temsil eder. Yani Trabzon’da Sayın Aziz Yıldırım, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın temsilcisidir. Devleti, tarafsızlığı ve hukuku simgeler.
O yüzden valinin önde olması sadece bir “protokol kuralı” değil, devletin tarafsızlığının bir göstergesidir. Çünkü devlet, siyaset üstüdür. Bürokrasi; siyasi partilerin değil, milletin ve kanunların hizmetindedir.
Ama gelin görün ki, bizde alışkanlık hâline gelmiş bir durum var: Siyasetçiler, organizasyonlarda önde olmayı bir güç göstergesi gibi görüyor. Açılışlarda, programlarda “en görünür ben olayım” yarışı sürüyor. Geçmişte bir açılışta valiye makas bile zor bulunduğunu hatırlıyoruz. Komik mi? Evet. Ama bir o kadar da düşündürücü.
Muhammet Erkan’ın bu çıkışı işte bu yüzden değerli. Çünkü asıl mesele şu: Devleti temsil eden makam, siyasetin gölgesinde kalmamalı.
Siyaset gelir, geçer. Ama devlet baki kalır.
Bu yüzden diyoruz ki; valinin önde olması, kişisel bir mesele değil, bir devlet geleneğidir.
O geleneği korumak hepimizin sorumluluğu.
Dileriz, bundan sonra bu konu “bilinçli olarak” ihmal edilmez. Çünkü devlet her zaman siyasetin önünde olmalıdır.