Bir şehrin en önemli Mihenk taşlarıdır fuarlar,
İlk fuar alanımız Sotka Mahallesi'nin içinde bulunan şimdiki Valilik ve Emniyet binalarının olduğu yerdeydi.
Trabzon'da sur dışında Sotka Mahallesi'nde başlayan fuar ve lunapark kültürü, daha sonraları sur içinde Pazarkapı Mahallesi'ndeki Doğu Karadeniz fuarı ve Moloz'daki lunapark ile devam etmiştir.
Trabzon'un sosyalitesinin en güzel yılları 60'lı ve 70'li yılların başında Sotka Mahallesi'ndeki fuar alanıyla başlamıştır.
O yıllar televizyon, cep telefonları yok, internet yok, WhatsApp gurupları yok.
Tek eğlence ve buluşma yerimiz Sotka'daki fuar alanıydı.
Neler vardı neler, çocuktuk bize öyle gelirdi herhaldeki gez gez bitiremezdik, devasa bir fuar alanıydı sanki.
Fuarcılıkla yakın ilgimiz olmuştur sotkadaki fuarda Karagöz Hacivat reyonuyla başlayan fuar serüvenimiz, Pazarkapı'dakı Doğu Karadeniz fuarında fuar gazinosu ve molozdaki lunapark işletmeciliğiyle devam etmiştir.
Kuruluşlarından itibaren her üç fuar alanında da işletmeci ve müessese sahibi olduğumuzdan fuar çalışanları ve iştiracikleriyle iç içeydik,
Hepsini birebir tanımışlığımız ve sohbetliğimiz vardır.
İçlerinden ikisi vardıki, aman Allah'ım unutmak ne mümkün.
Çocukluk hatıralarımızda kalan hayallerimizin kahramanlarıydı onlar.
Bizler büyüdük, hayallerimizde büyüdü ama onları hiç unutmadık.
Karı koca Yılancı Naciye ve Yılancı Mustafa.
Naciye ablayla, Mustafa ağabey şopar (çingene) olsalarda içimizden biri gibiydiler.
Yılancı Mustafa ve yılancı Naciye isimleri bizim jenarasyonunun hafızalarına kazınmıştır desem abartmış sayılmam herhalde.
Fuar alanlarında hayvanat bahçesi iştirakçilerine kısacası, hayvanatçı derlerdi
O kadar tanınmış ve ünlüydülerki,
fuar alanına giren genci, çoluk,çocuğu, yaşlısı, hayvanatçı reyonunda gösteri yapan bu insanların çağırışlarına davetlerine dayanamayıp içeri girmişler.
Meşhur dişi aslan yıldızı, erkek aslan Ali'yi ve Amerikan lamasına benzeyen zürafa Kadir'i seyretmişlerdir.
Bir de giriş kapısının önünde büyük bir camekanlı havuz içerisinde deniz kızı eftalya var derlerdi.
Sanki canlı gibiydi gözlerimiz faltaşı gibi açılmış merakla bakar içeriye girmek için heyacanla beklerdik.
Naciye abla hafızalarımızda yer edinen meşhur anonsunu yapardı, anonsun sonucunda yılancı Mustafa, yılancı Mustafa al gelenleri içeri diye başlar, Aslan dillere destan diye bitirirdi.
Şimdiki emniyet binalarının olduğu yerden girdiğinizde sizi kaptan Swing ve meşhur ontario kalesiyle birlikte,
Hemen yanında Hayvanatçılar, Yılancı Mustafa ve Yılancı Naciye'nin meşhur reyonları karşılardı.
Fuar alanı bu emektarlarla birlikte o kadar şenlikli ve muhteşemdi bizler için.
Güzel insanlardı, parası olup bilet alanlar dışında parası olmayıp da merak eden çocuklarıda gösterilerine davet edip içeri alırlardı.
Dişi aslan yıldız fuar alanının yıldızıydı, erkek aslan Ali'yle birlikte yıllarca Mustafa ağabey ve Naciye ablayla birlikte çalışmışlardı.
Yıldız ve Ali zararsız ve eğitimliydiler. sahipleri için birer evlat gibiydiler.
O yıllarda fuar alanında gezgin fotoğrafçılarda olmasına rağmen, elimizde günümüzde gösterebileceğimiz bir fotoğrafları bile yok maalesef.
Herkes bilmeyebilir belki Yılancı Mustafa ağabey mesleğe ilk başlarken bir boğa yılanı vardı, ismini yılmaz koymuştu. Hayvanatçılık mesleğine boğa yılmazla başlamıştı, gösterilerinde boğa yılmazı boynuna sarar elinde tutar onunla bir çoçuk gibi oynardı, tehlikeli gösteri yapıyor diye bir şikayet üzerine yılmazı Mustafa ağabeyen koparıp aldılar, evladı gibi sevdiği boğa yılmaz'ı Mustafa ağabey hiç unutmadı,
Fuarcılıkta, reyonlarda herkesin bir lakabı vardır. Mustafa ağabeyin de o günden bu güne lakabı yılancı Mustafa olarak kalmıştır.
Öyleki Naciye ablayla çok sonraları evlenmelerine rağmen evlendikten sonrada Naciye ablayada yılancı Naciye ismini o takmıştır.
Her ikisi de rahmetli oldu.
Çocukluk hatıralarımızda derin izler bırakan güzel insanlardı.
Fuarcılık ve lunaparkçılığa neredeyse ömrünü vermiş.
Mustafa ağabey ve Naciye ablayı da yakınen tanıyan hala daha bu mesleği Malatya'da sürdüren pazarkapıdan çocukluk arkadaşım fuar emekçisi Şahap Sağlam'ı da bu vesileyle hatırlatmak isterim selam olsun o günlere ve bu mesleğe ömrünü vermiş bu güzel insanlara...
Kulaklarımızda yer edinen o meşhur daveti aradan on yıllar geçse de hiç unutmadık.
Yılancı Mustafa, Yılancı Mustafa al gelenleri içeri, aslan dillere destan...
Kalın sağlıcakla...
