Haksız mı..?

Sağcısı, solcusu.. Dincisi, muhafazakarı.. Liberali, sosyal demokratı.. Milliyetçisi, ulusalcısı.. Hükümete yakını, uzağı.. Gazetecisi, yazarı, çizeri çok uzun bir aradan sonra bir fikirde buluştu.

AA muhabirinin iki bakana sorduğu sorunun, bir gazeteci sorusu olmadığı..

Evet, böyle bir soru olmaz.

Sorunun da adabı var.

Sen orda kamu görevi yapan birisisin.. Sokakta siyasileri tepki koyan bir vatandaş değil.

O soruya, tanıdığımız, kişiliğini bildiğimiz Mazhar Yıldırımhan koyduğu tepkisinde de yeren göğe kadar haklı.. Bir duyarlı insan olarak tepkisi, tam yerinde.. Doğru bir tepki. Ben de aynen katılıyorum..

……………………..

Tanıdığım Ali Faik

Ülkenin gündemine bir mafya liderinin kaseti ile gelen tanıdığım Ali Faik Hacıoğlu’na yönelen suçlamalar ile ilgili olarak benim de payıma düşen birkaç lafım olmalı.

Ali Faik’i, Ak Parti’nin teşkilatlarında ilk görev aldığında tanıdım..Kıpır kıpırdı. Bir dava sevdalısıydı. Teşkilatlarda sıfırdan başladı.. Araç kullandı, süsleme yaptı, miting hazırlıklarında bulundu. Bunu dava uğruna icra etti..

Tıpkı 1980 öncesi, hiçbir çıkar beklemeden davasına sahip çıkanlar gibiydi.

Dava adamı olmaktan başka hiçbir gücü yoktu.. Ne ailesinden biri ne de Trabzon’da Ak Parti’de siyaseten önde olanların adamıydı. Partide kendi asaletini kendi emeği ile kazandı.

Süleyman Soylu ile tanışıklığı da Soylu’nun Trabzon’dan aday olması ile başladı. Zamanın il yönetiminde, yöneticiydi. Soylu’nun seçim ekibinde Soylu’ya önerilerek yer aldı..Zamanın il yönetimi birkaç isimle Ali Faik’i de önerdi. Süreç içinde Soylu, Ali Faik’in özverisini gördü. Davaya bağlılığını da. Hiçbir çıkar beklemeden cansiperane çalışmasına şahit oldu.. Teşkilatın her bireyine tanıdığına şahit oldu. Halk ile temasındaki başarısını da gözlemledi.. Soylu, bakan olunca, Trabzonla ilişkilerine sağlamak için yanına aldı.. Yani, tırnakları ile tırmanarak o mevkie geldi.. Danışman olduktan sonra, burnu büyümedi. Alçak gönüllükle görevini yürüttü. Trabzon’dan gelen talepleri takip etti. Herkese yardım etti.. Bakanlıkta, Trabzonluları el üstünde misafir etti..Bakan ile görüştürdü.. Yani görevi bakanlık ile Trabzon arasında köprü olmaktı, tam oldu. Ankara’nın siyasi entrikalarından uzak durdu..

Bakanın, Trabzon ayağında en güvendiği isim oldu.. Bu tür görevler yıpratıcıdır, Bakana vurmak isteyenler O’na vurdu. Yılmadı..

Bakana bağlılığında hiç gel git yaşamadı.

Tanıdığımız Ali Faik üzerinden Bakanı yıpratmak, çok da sonuç alınacak bir yol ve yöntem değil.. Ali Faik, bu anlamda yel kayadan ne alır konumunda..

…………………………………………………………………………….

Başın sağ olsun Albay’ım..

Ergenekon seri davalarının kumpas olduğu ortaya çıkmıştı. Haksız yere hücrelerde çürüyen milli,ulusalcı subaylar tek tek tahliye oluyordu.

Bunlardan biri de Beşikdüzülü hemşerimiz Mustafa Önsel’di..

Zorunlu emekliliğinden sonra çok kitap yazdı..Meydan Parkında bir dost buluşmasında Bellek adlı kitabını bana imzalamıştı..

Ergenekon kumpasına kurban edilen değerli insanların çocukları o ağır travmalar nedeni ile hayatlarını kaybetti.

Eski Deniz Kuvvetleri komutanı Özden Örnek’in oğlu, Burak Önder, kahrından kanser oldu öldü.

İnönü Üniversitesi rektörü Fatih Haliloğlu’nun oğlu, Emir Haliloğlu trafik kazasında yaşamını yitirdi.

Yarbay Mustafa Dönmez’in oğlu, Alp Kaan Dönmez, Bakü’de suikast kokan bir trafik kazasında öldürüldü.

Ve şimdi yeni acı..

Mustafa Sönmez’in oğlu, Manas Önsel, genç yaşta kalp krizinden yaşamını yitirdi.

FETÖ denilen alçak terör örgütünün kumpasları ile babalarının ızdırabını yaşayan oğulları acıları yüreklerine gömerek gittiler.

Mustafa Albay, başın sağ olsun.. Evlat acısı en büyük acıdır.. Allah sabırlık versin.. Vatan sağ olsun.

……………………………………………..

Siyasi gaf..!

Meral Akşener’in R.Tayyip Erdoğan’ı ne sebeple olursa olsun, Netenyahu’ya benzetmesi siyasi bir gaftır.

Yıllar önce, rahmetli Süleyman Demirel, Rize’de ANAP ve Mesut Yılmaz için “Hamsi kavağa çıkarsa, bunlarda iktidar olur” demiş kıyamet kopmuştu..

Başta Rize olmak üzere bütün Karadeniz bu benzetmenin kendilerine hakaret olduğunu algıladı, kabullendi..

Demirel’in en çok albesini olduğu dönemde, Karadeniz’de yıldızı söndü.. O dönem seçimlerin son mitingini ikinci kez Rize’ye gelerek yapan Demirel bölgede umduğunu bulamadı.. Sırf, o benzetme yüzünden.

Akşener de bu anlamda hata yaptı.

Ancak, Rize’de Akşener’e yapılanların da kabul edilebilecek bir yanı yok..Tepkini Fair-Play kuralları çerçevesinde yaparsın.. Hakarete hiç gerek yok.

Tüm bu olaylardan sonra bölge halkı şunu bekliyor.

Akşener’in özür dilemesi.

Akşener’e de yapılanlardan sonra da özür dilenmesi.

Aziz Üstel denilen herifin benzetmesine de diyecek bir çift sözüm var; Rezil adam.. Seviyesiz..

Rize'de protesto edilen Meral Akşener: Ne Çayeli'ne ne İkizdere'ye yakıştı  - Son Dakika

………………………………………………………………………………..

Altınordu ve Trabzonspor..!

Altınordu’nun tamamı yerli milli Türk futbolcularla elde ettiği başarıyı, Trabzonspor camiası olarak kıskanıyoruz.

Oysa, tarih tekerrürden ibaret.

Altınordu’nun yaptığını Trabzonspor yıllar önce yaptı.

Yerlinin yerlisi ile yerli futbolcuların kaynaşması aynı teknede yoğrulması ile Trabzonspor şampiyonluklar kazandı.

Ne zamanki, küresel sermaye futbolu keşfetti, Trabzonspor da kurban oldu.

Oysa, Trabzonspor yeniden, yerlinin yerlisi ve yerli futbolcular ile milli bir takım olabilir.

Bunun için taraftarın sabırlı olması gerekiyor.

Bakın U19 takımımız başarılı sonuçları ile göz doyduruyor.

1461 deneyimimiz, ağır sonuçlar doğurdu.

Bal ligine katılmama kararı almış.

Olabilir.

Trabzonspor, Altınordu’nun yaptığını yapamaz mı..?

Geçmişte yapmış.

O yaptığı ile Altınordu’ya örnek olmuş.

Aslımızı, yerli mantığımızı kaybettikçe, büyüdük sandık ama küçüldük.

………………………………………………………………………………………………..

TAKTİR EDİYORUM..!

Hep ifşa edecek değiliz ya.. Arada güzel hareketleri de taktir etmek gerek.

Fotoğrafta gördünüz soyunma odası Samsun’daki stada ait.. Maç oynandıktan sonra Altınordu takımı soyunma odasını pırıl pırıl bırakarak gitti.. İşte eğitim. İşte futbol.. İşte etik davranış…

Altınordu’yu taktir ediyorum..