Bu ne böyle kardeşim, giden deniyor, gelen deniyor güzelim kulübümüz adeta deneme tahtasına döndü.

Mübarek, sanki hocaların staj kulübü haline getirildi. Futbolcu yetiştiremiyoruz, ama bu gidişle hoca yetiştireceğiz gibi görünüyor.

Bakın, herkes gibi ben de sabredip bekleyelim diyenlerdenim. Önümüzde Fenerbahçe maçı var, hoca için ciddi bir sınav. Artık bu maçta yeni sezon için veriler verecektir.

Hırvat hoca da hatır etmedi, yaptı yapacağını bir kere.

Hoca, Fenerbahçe maçlarının Trabzonspor için ne anlam taşıdığını, ne kadar önemli olduğunu anlamamış olacak ki veya da kendini şapkadan tavşan çıkaracak kadar maharetli olduğunu görmüş olacak ki hiç kimsenin beklemediği, bir anlam veremediği bir 11'le sahaya çıktı.

Solu sağa, forveti beke, beki stopere gibi aşırıya benzer dizilişin yanında, aklın durduğu bir anlayışla takımda ne kadar kafası ayağı düzgün iş yapacak oyuncular varsa kulübeye çekerek al sana, gelecek sezonun yapılanması adına çokça önemli sinyaller verirken, rakip kaleye 70 dakika içerisinde tek şut atan, maçı da 3-1 kaybeden Trabzonspor'umuzun içler acısı hali.

Takımı şampiyon yaptık diye övünüp depar atarcasına bırakıp gidenler, bıraktığınız maddi manevi enkazdan övünüyor musunuz? Gelelim yönetime, taraftarlarımıza, kısacası camiamıza.

Önümüzdeki sezon, elimizi taşın altına koymak yetmeyecek, gövde koyulması gerekecek gibi geliyor bana. Zira, ben epeyce kuşkuluyum. Yol uzun olsa da yük çok ağır.

Başkan ve ekibi, gidene "ha" dediğinde, han yaptıkları gibi gelene de aynı şeyi yapmayın. Her şeye yabancı olan bu teknik adama, tek başına bu yükü yüklemeyiniz.

Bedeli ağır olur, ödeyemezsiniz. Son sözüm, yeni sezon için yeni yapılanma ile girecek kadroda dün akşamda görüldü ki Hamsik mutlaka olmalı.

Bunu bir kez daha yazma ihtiyacını duydum. Alırsınız, almazsınız...