BEREKET MESELESİ

Çalı çırpıyla harlanan dönemin kara ateşinde dem almış katran karası bir bardak çay... 

Halis tereyağında yumurta ile harmanlanarak kavrulmuş az buçuk ‘minzi’ tokluğunda girilirdi tütün tarlalarına. 

Hem de gün henüz aymadan, çiğ damlalarının topraktan evvel kirpiklere düştüğü vakitlerde. 

Bugün insan olmanın gerektirdiği… 

Kendimize hak bildiğimiz hâlihazırın tüm imkânları, yokluklar ortasına konuşlanmış hayatların en ağır imtihanlarıydı bir zamanlar. 

Mübalağa değil inanın.

Çok çileler çekmiştir Trabzonlu tütün üreticisi. 

571cc222e073f6bb9842225e210d0749

Hele ki, kadınlar. 

Misal benim annem… 

Amazon kadınıydı adeta desem, anca. 

Her sabah şafak sökmeden fırlardı yatağından. 

Önce inekler yemlenip, sağılacak… 

Devamında bizler okula, memur babam işine uğurlanacaktı.

Kadıncağızın sırtladığı sorumluluk bu kadarla mı sınırlıydı, tabi ki hayır. 

Neticede dişi kuş.

Bir yandan evimizin düzeni…

Diğer taraftan yapış yapış ziftiyle değdiği her eli kendine mecbur bırakan tütün mesaisi vardı. 

Dam yolunda ilerleyen devasa sepetlerin altında ezile ezile büyüyenler gayet iyi bilir. 

Emekçisi için düğün dernek, ekmek aş’tı omuzlardaki yükler.

Nitekim tohumdan paraya uzanan süreç hayli meşakkatliydi. 

Ekilen hasılatın bakımı yapılacak, toplanıp dizilecek, kurutulup istiflenecek hayatın idamesi için. 

Kurutmak demişken, aklıma düştü… 

Bir metre rayın olmadığı Trabzon’da trene binmişliğimiz () tee tütün vagonlarına dayanır bizim. 

“Yağmur geliyor, vagonları dama alın!” çığlıkları, müjde olurdu çocukluğumuzda. 

Can atardık telaşla ray üzerinde iteklenen tütün tezgâhlarına asılarak ayaklarımızı yerden kesmeye.

Hele ki, satış günlerinde ev reisinin getirdiği pide ile un helvası yok mu, tadı silip süpürürdü ellerimize yapışan tütün ziftini. 

O günlere şahitlik eden en son jenerasyon her ne kadar bizim ki de olsa, mazileri süsleyen mükemmel hatıralardan nasiplenme noktasında hakikaten şanslıyız. 

Demem o ki efendiler!

Nerden nereye…

Hülasa.

Bugün, her şeyi kendine hak bilen emek fakiri bir nesli geleceğe hazırlayan aklı başında, karnı tok insanlar olarak şu soruya cevap bulmamız lazım; 

Hayatın ağır işçiliğine vaktiyle ödül sayılan az-biraz helva ile lavaşa ulaşmak günümüzde bu kadar kolay ve bir o kadar da ucuzken…

Ağzımızın tadı, sofralarımızın bereketi bu denli neden kaçtı dersiniz?

YENİ YILDAN BEKLENTİLER 

2022 yılının son saatlerinde ben bu mısraları keleme alırken, sosyal medyada birçok kişi yeni yıldan beklentilerini sıralıyordu.

Kimi para istedi, kimi sağlık, kimiyse mutluluk…

Belli ki 2023, sırası gelmiş yeni bir takvim yılından ziyade, hemen herkes için keramet şifresi olmuş.

2023.JPG

Keşke öyle olsa lakin…

Bir önceki yıldan tecrübe edindik ki, değişen yalnızca sayılar.

Velhasıl, sözüm onlara;

- 2023 size sağlık getirmez değerli dostlar.

Sağlıklı olmak istiyorsanız sağlıklı beslenecek, fiziksel aktivitelere hız vereceksiniz.

- 2023 sizi mutlu edemez değerli dostlar.

Mutlu olmak istiyorsanız, öncelikle saçma hırslardan vazgeçecek ve her koşulda hatasız olduğunuz önyargısını beyninizden temizleyeceksiniz.

- 2023 size huzur veremez değerli dostlar.

Huzur bulmak istiyorsanız, aldığınız kararlar huzur vermeli. Hatta dahası, sizi huzursuz edenlere gerekli mesafeyi koymalısınız. 

- 2023 size para getirmez değerli dostlar.

Para kazanmak isteyen yerinde durmayacak. Doğru zamanda doğru işi yapacak ve çok çalışacak.

Demek istediğim, mademki geçen yıl yaşadığınız hayattan çok daha mükemmel bir hayat yaşamak istiyorsunuz…

Yılın değişmesine tanıklık etmeniz bir işe yaramayacak.

Zamanınız varken kendiniz değişmelisiniz.