Başta teknoloji olmak üzere dünyada yaşanan tüm gelişmeler sosyal ve ekonomik dengeleri değiştirip dönüştürürken küreselleşme süreciyle hareketlilik dahada hızlanmıştır.Bu hareketliliği elinde bir güç olarak bulunduran gelişmiş ülkeler gelişmekte olan ülkelerden nitelikli iş gücunu karşılamaya başlamışlardır.Sömürücü bu düzende ekonomik gelişmenin katalizatörü olan yüksek nitelikli iş gücü hem bilişim, hemde iletişim ve erişim teknolojilerindeki yaşanan üretimler önemli bir hız kazanmıştır. Bu süreç çerçevesinde yüksek niteliğe sahip gençler yeni, yeni konforlu yaşam alanları arayışı içerisinde başka ülkelere beyin göcü başlatmışlardır.

Aslında bu gençler göçe ihtiyaç duymadan kendi ülkelerinde verdikleri fiziksel güç ve emekten gerekli karşılığı alsmayınca yeni ve değişik çalışma alanları aramaya başlamışlardır.Bu eylemlerde kendi ülkesini bırakıp başka ülkelere yönelen beyin göçü zorunlu olarak ortaya çıkmakta/çıkarılmakta ve uluslararasılaştırılmaktadır.Yani sanayi devrimi ile başlayan bu dalga ikinci dünya harbinden sonra büyük ölçekli sermayenin artan devasa yatırımları insanları bu yatırımları yapan ülkelere doğru çekmeye başlamış, ilk edapta iş gücü üzerinden başlayan bu hareket zamanla değişen yaşam koşulları çerçevesinde beyin göçüne dönüşmüştür.İletişim teknolojisi geliştikçe bu süreç hızlanıp bireyler üzerinden bir role dönüşerek dünyayı bir köy haline getirmiştir.

Böyle bir ortamda birryler daha fazla gayret içine girerek yaşam kalitelerini artırma arayıßlarına girmektedirler.Burada temel olan ülkemiz gençlerinin yaşam planlarını değiştirerek verdikleri emek ve harcadıkları fiziksel güçten kaynaklı olup, geleceklerini gözden geçirerek kendilerine sağlıklı bir yön çizmek yani hedef belirleme zorunluluğundan kaynaklanmaktadır.İşin önemli bir tarafıda küreselleşme olup, özellikle gelişmiş ülkeler kendilerini bir merkezde konumlandırarak  kendi dışındakileri yani az gelişmiş ülkelerden çıkarları doğrultusunda her türlü imkanı bu merkezlere çekmektedirler.Bu süreçte mekan ve zaman kavramı yok olarak göç olayları gittikçe sorunlu hale gelmekte, kurumlar özelliklerini kaybetmekte, kültürler yok olmskta, asimilasyon hız kazanmakta hak, hukuk ve adalette eşitsizlikler derinleşmekte neticede ise  insanlar ürkütücü gelişmelerden aşırı detirgin olmaktadırlar.

Yani savaşsız bir işgal gibi ETİ'lerin hazin sonuda bizi bekliyor psikolojisi yaygınlaşmaktadır.Daha açıkcası küreselleşmenin dünyayı bir köy haline getirmiş olması geri dönüşü olmayan ve herkesi aynı ölçüde etkileyen bir süreç gazap halinde devam etmektedir.Tüm bu olumsuzluklara rağmen bazı faydalar insanları kendi toprağından, komşusundan ve ailesinden kopararak başka ülkelere göç etmeye özendirmektedir.Son yıllarda ülkemizde özellikle pandemi salgını ve işsisliğin artması beyin göcünü önemli bir travma haline getirmiştir.Bu bağlamda beyin göçü bir çok bileşenli bir strateji olup,muhakkak bu gidişat durdurulmslıdır.İki kutuplu dünyanın dağılması küreselleşmeyi hortlatırken kocaman dünya bir merkez haline getirilerek sömürünün merkezkaç kuvveti oluşturulmuştur.

Küreselleşme kendi çeperinde merkezileşirken bu çepetin içine kimse sokulmayarak , gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkeler esir slınarak bu ülkelerin nitelikli insan kaynakları ellerinden alınıp gelecekleri yokedilmektedir.İşte tamda burada gençler ellerindeki teknolojik cihazlarla dünyayı gezerek kendileri için en cazip olan ülkelere gitmek için önemli zorluklar ve gayretler sarfetmektedirler.Beyin göçune etki eden faktörler içerisinde işsizlik önemli olurken bunu tetikleyen sorun ise nüfus, eğitim ve iş gücü piyasasindan kaynaklanan sorunlar yer almaktadır.Ülkemizde özellikle gençler ciddi anlamda gelecek korkusu yaşarken sorun giderilmeyincede ülkesini terk etmektede endişe duymamaktadır.Hatta beyin göçünün ülkenin geleceği ıçin çok önemli zararlara sebep olacağınıda bildiği halde bunuda önemsememektedir.

Zira gençler daha iyi çalışma koşulları,daha iyi hayat standartları iyi olan bir başka ülkede yaşamak istemektedirler. Burada ülkemiz gençlerinin duyduğu temel endişe gelecek için korku ve kaygı ile güven ve endişe olmaktadır.Ülkemizde bu hususları yaşayamadıkları için geleceklerini başka ülkelerde aramaktadırlar.Onun için bu gençler iletişim ve bilgi teknolojilerinde yaşanan gelişmeler sonucu fiziki olarak nerede oldukları pek önem taşımaktadır.Yani gençler ülkemizde kalarak beklentilerinin hayal kırıklıği ile sonlanmasını istememektedirler.
Netice olarak;

ülkemizin 68 ve 78 kuşakları çeşitli nedenlerle büyük olumsuzluklar yaşadı, onun içinde mevcut jenerasyonunda aynı kaderi yaşamaması ve ülkemizin geleceği açısından titizlikle korunmalıdır.Yani gençler ülkemizde gelecek göremedikleri için yabancı ülkeye gitmekten memnuniyet duymuyor olsalar bile şanslarını denemek için hayatları pahasınada olsa yaşam koşullarını yabancı ülkelerde aramaktadırlar.Bu şekilde beyin göcü devam ettiği sürece ülkemizin geleceği "ÇÖLLEŞSİN"' istemiyorsak temel sorun olan ÉKONOMİ EĞİTİM ve KÜLTÜREL problemlerin acilen Devlet eliyle ortadan kaldırılması gerekmektedir
GENÇLİK ÜLKEMİZİN GELECEĞİDİR SELAM OLSUN GENÇLERE .