“Pergel gibiyim bu aralar muhterem, kendi etrafımda döndükçe, adam diye geçinenlerin silüetini çiziyorum…”


Bildiğiniz üzere, kısa bir süre kendimi aramakla meşguldüm.
Kalemimi ceketimin iç cebine saklayıp, Zigana’da inzivaya çekildim.
Ve şahit olduğunuz üzere, döndüm!
Mesaiye yeniden başlıyorum…

***

Daha önce “Muhterem” karakterine can verdiğim Medyatrabzon.com haber sitesinden dertleşiyorduk…
Tarafıma tahsis edilen bu teknolojik sahada, desteklerini üzerimden esirgemeyen, başta Makine Mühendisi Hüseyin Azizoğlu’na, Av. Salih Cora’ya, Osman Cora’ya ve Ahmet Külekçi’ye teşekkür ederim.
Musallaya uzandığımda da, avluyu ihmal etmeyin.

***

Şimdi 61saat.com adresindeyim.
Her hafta, tümleçlerimi burada dolaylamaya devam edeceğim.
Bir pergel gibi kendi etrafımda dönüp, adam diye geçinenlerin silüetini çizerken, yine vicdanımdan ödün vermeyeceğim.
Her zamanki gibi o ne derse, kalemim onu yazacak.
Ötesini yazmaya ne hacet…

***

Baştan söyleyeyim!
Romantik bir adam değilimdir.
Çiçekten ve böcekten dem vurmamı bekleyen okurlarım için üzgünüm.
İlle de birilerine şirin görünmek adına yazılar yazacaksam, oturup kalemimle hamur açarım.
Yani anlayacağınız muhalifim…
Ama şapkamı çıkartmam gereken yerde de, bunu seve seve yaparım…
Refleks acizi değilim!

***

Gelelim neler yazacağıma…
Kendimi çarpanlarıma ayırdığımda, ortaya saçılan kelimelerden insanların ne anladığı, benim için önemli!
Ama bu hassas konuda, idrak sorunu yaşayanlarda yok değil…
Bu sorun karşısında, kimileri küfürde master yapıyor,
Kimileri de, adliye koridorlarında volta atıyor.
Cemiyetlerde, aleyhime basın açıklamaları yapanlar da işin cabası…
Ama gel gör ki, hiç kimseye kızgın değilim…
Ayıplarımı afişe eden dostuma çay söyleyeceğime, onları örten düşmanıma kahve söylerim.
Çünkü kırk yıl sürecek bir hatır, düşmanlığı da yok etmeye kadirdir.

***

Toparlarsak, bu köşeden vaat işportacılarını yazacağım.
Bazen icraat fukaralarını, bazen de kürsü tüccarlarını…
Yeri gelecek din garsonlarını, yeri gelecek vicdan posalarını…
Bazen kafam atacak felaket tellallarını yazacağım,
Bazen de, dürüstlük cellâtlarını…
Ferasetimin kılcal damarlarını kalemimle okşarken, siyasetçileri, emekçileri ve gurbetçileri de unutmayacağım…

***

Şunu da söylemeden kaçmayayım!
Eleştirilerimi hallaç pamuğuna çevirerek, kıçı ile dağ devirdiğini zanneden adamlar, sadece dünya ahiret bacımdır, öcüm değil…
Kelimelerle vuruyorsam, kelimelerle ölmeyi tercih ederim…
Ki zaten ölsem de üzülecek değilim!
Cesedime saygı duyan birileri, mutlaka çıkacaktır.