En baştan belirtmekte fayda var.

Trabzon sağlığının marka değerlerinden sayılabilecek Numune Hastanesi’nin Acil Servisinde yıllar önce başlayan tanışıklığımızın akabinde, 18 yıl boyunca gece gündüz biriktirdiğimiz sayısız hatıra, kendisini yakından tanıyabilme noktasında şahsıma fazlasıyla yeterli olmuştur kanaatindeyim.

O yüzden bugün…

28’inci Dönem Milliyetçi Hareket Partisi Trabzon Milletvekili Aday Adayı, genç akademisyen Prof. Dr. Süleyman Türedi’nin kişilik ve karakter yapısının yanı sıra, devletiyle milletine olan bağlılığını öyle silik ifadelerle değil;

Amasız, fakatsız, lakinsiz ve bilhassa şehrimizin kazanımlarının odağında, büyük bir gururla bu köşeye taşıyorum.

Dediğim gibi…

Bahsi geçen hastanede geride bıraktığımız son dört yıl başhekimlik yapmış Sayın Türedi’nin görev süresince gösterdiği özverili gayretlerine çok yakından şahidim.

Ne hasta ne de çalışan…

Kimseyi asla kırmadı.

Devasa kuruma ait sevk ve idarenin getirmiş olduğu o büyük yoğunluğa rağmen makam kapısı, hiç kimsenin önünde duvar olmadı.

Bırakın akçeli işlerle anılmayı, misafirlerine ikram ettiği çay kahveyi bile kendi kesesinden ödedi.

Tek imza ile milyarlık bütçeye yön verdiği halde, milyonluk makam araçlarına asla tenezzül etmedi. 

Hastaların hastaneye rahatça ulaşabilmesi için dolmuş, toplu taşıma gibi unsurların düzenleriyle ilgili açıkça fikir beyan etmekten geri durmadı.

Dahası, hem mesaisi hem de kurumu temsilen görev aldığı il içi ve dışındaki tüm programlara mütevazı kamyonetiyle gidip geldi.

Bürokrasinin bir ayağı tabi ki siyaset…

Hal böyleyken bile kendisine yönelen tüm taleplerde önceliği hep kurumun menfaatleri oldu.

Hatta mahkemede son bulan bir diyalogda tanıklığımız da vardır.

 “Sen benim kim olduğumu biliyor musun!” deyip kendini devletinin üzerinde gören bir kendini bilmeze karşı adliye koridorlarında sürdürdüğü yiğitçe mücadele takdire şayandır.

Öte yandan.

Biliyorsunuz.

Salgın hastalık henüz sona ermeden yüz yılın felaketiyle sarsıldık.

Tıpkı pandemiyle mücadelede ortaya koyduğu canhıraş performansta olduğu gibi, yaşadığımız bu büyük afette de kendine yakışanı yaptı.

Resmi görevi bulunmadığı halde, gecenin bir yarısı kamyonetini yükleyip bölgeye koştu.

Derme çatma çadırlarda günlerce doktorluk yaptı.

Bırakın reklamı, şunu bunu…

Yaraları sararken çekilmiş bir tek fotoğrafı yok kardeşim!

Çünkü.

Süleyman Hoca duracağı yeri hep bildi.

Her zaman devletinin yanında yer aldı.

Kendi deyimiyle bugün…

Hamuruyla harmanlandığı Trabzon şehrine bilgi, birikim, tecrübe ve donanımıyla daha fazla hizmet zamanı.

Yolunuz açık olsun.

Bu şehir, bu camia emeklerinizi katiyen karşılıksız bırakmaz doktorum.