Bir yılın geride kalacak olması, yeni bir yılın girecek olmasının aslında çok bir esprisi yok. Ancak yine de insanlarda gelecek umutlarının yeni yılda gerçekleşebileceği gibi bir duygu geliştiririz. Oysa 365 günün sona ermesinin ardından aslında yeni bir gün başlamıyor. 366’ınci günle devam ediyoruz hayata… Dün 29 Aralık’tı. 1 Ocak’a 2 gün kalmıştı. Yani ‘Araf’ diye tarif edilen gündeydik. Ve bugün mutlu olmak, yeni bir yıla umutla başlamak istiyorduk.

Ülkenin yolsuzluk skandalı, yargı darbesi, yargıya darbeleri tartıştığı bugünlerde bizler en azından yeşil çimler üzerinde sakin geçecek günler istiyorduk. Sakin olabilmenin yolu da 300 günü aşkın bir süredir kendi sahasında yenilmeyen Trabzonspor’un bir kez daha bu unvanını ortaya koyduğu maçtan başı dik, alnı açık çıkmasını istiyorduk.

Rakip Antalyaspor’un ne kadar zor durumda olduğunun bilinciyle, futbolcuların tatil havasına girmeden bu 90 dakikayı ciddiyetle oynaması halinde de kazanmaya çok yakın olacağını biliyorduk.

Maça da iyi başladı bordo-mavili ekip. Daha 3. Dakikada Henrique’nin kafa vuruşu gol olsaydı belki oyunun seyri değişirdi ama sonra topu daha net kullanan takım konuk Antalyaspor oldu. Bunda oyunu forse edebilecek orta alan oyuncusu olan eldeki tek isim Adrian’ın kenarda durması, Zokora ve Aykut Akgün gibi iki savunma ağırlıklı ismin sahada yer alması etkendi. Malouda’nın bir kafa vuruşu ve penaltı dışında ortalarda gözükmemesi, Olcan’ın silik futbolu da sıkıntıların önemli kaynağıydı. Takım sadece Yusuf’un bindirmeleri ve attığı enfes ortalarla rakip kalede korku anları yarattı.

Sol Bamba gibi Fildişi Sahili milli takımının stoperinin, ceza alanına gelen topu kafayla kenarlara atması gerektiğini hala öğrenememiş olması Trabzonspor’un mağlup duruma düşmesine neden oldu. Penaltının gol olmasıyla birlikte ilk yarıyı mağlup kapatma endişesinden kurtulduk.

İkinci yarının büyük bölümünde takım rakip alanda çoğalamadı bile… Emre’nin girişi, Aykut’un çıkışıyla birlikte çift forvete dönen Trabzonspor, daha sonra oyuna dahil olan Adrian’ın gayreti, Yusuf’un şandel ortası ve Olcan’ın pasıyla atılan golle öne geçti. Sonra da oyunu rölantiye alarak sonuca gitti.

Kazandık, mutluyuz…

Ama maçın özeti futbolu vasat, heyecanı alt düzeyde bir karşılaşmaydı. Mutluluk hapımız ise galibiyetti!

Umarım bu son olur.

İkinci yarı futbol işkence olmaktan çıkar ve Fırtına’yı keyifle izleriz!