Rakip Adana Demirspor'u etüt ettiğinde yıldız isimlerden kurulu, iyi pas yapan, deneyimli bir takım görünümünde idi.

İyi bir maç olacak dedim kendi kendime ama beklediğim gibi olmadı.

Balotelli'ye gol ümidini bağlayan konuk ekip kısa birkaç gol denemesinden başka bir varlık gösteremeyince, ilk yarı saman alevi gibi yanıp söndüler.

İkinci yarı da ilk yarının tekrarı gibi bir havada geçerken maçın sonlarında yakaladıkları iki önemli pozisyona her zaman olduğu gibi Uğurcan izin vermeyince sonuç kaçınılmaz oldu.

imdi; maçın ilk 20 dakikalık diliminde Trabzonspor'un oynadığı ürkek oyundan, kısa da olsa verilen birkaç pozisyondan, Hamsik'in bilinen klasından, futbol ustalığından, profesyonel beyefendiliğinden Adana Demirspor'u tek başına yenebilecek performans Nwakaeme'den, Uğurcan'ın kadife eldiven içerisindeki demir parmaklarından bahsetmeyeceğim. Bu saydıklarımın çok daha önemlisi, değerlisini gördüğüm bir noktaya parmak basmak istiyorum.

Trabzonspor takımının, Trabzonlusu, Türkiyeli'si , Arjantinlisi, Brezilyalı'sı ve diğer ülkelileri kısacası yedeğe asılı et tırnak gibiler.

İşte budur başarının en büyük ilacı.

Buna bir de Bordo Mavili karnavalcılarını, şehir bütünlüğünü eklerseniz şampiyonluk kaçınılmaz olur.

Bakın birkaç yıl önce de olduğu gibi ligde öyle ahım şahım takımlar yok.

O nedenle her takım, her takımı yener de diyemiyoruz.

Eh 'hatırı sayılır da puanlarla da öndeyiz sorun ne?' diyebilirsiniz.

Ancak kazın ayağı öyle değil, gayem keyfinizi kaçırmak değildir.

Öncelikle şu rakiplere sevgi saygıyı bir bırakalım.

Zira sevgi saygı hak edene gösterilir, bunu da unutmayalım.

Dönelim meseleye; biz bu ülkede neleri gördük neleri. Uzatmadan, emir demiri kesiyor. Sayısını sayamadığım şampiyonluk özlemini çeken başta taraftarlarımıza, yönetime, basına çok büyük sorumluluklar yüklüyor ve düşüyor. Neden mi yazıyorum sanki gelinen nokta da şampiyonluk havası estiriliyor. Daha erken, olmaz demiyorum ayağımızı biraz gazdan çekelim diyorum. Bu aşamada eğlenmek her Trabzonsporlu'nun hakkıdır. Doğrudur da yarın üzülebilecek hareketlerden kaçınıp tedbiri elden bırakmayalım diyorum.

Her Trabzonsporlu'nun acısını hâlâ hissettiği 2011'i, gasp edilip Başakşehir'e ikram verilen şampiyonluğumuzu, dönen Ali Cengiz oyunlarını asla aklımızdan çıkarmayalım.