Trabzonspor ezilenlerin haksızlığa isyan edenlerin dahası bir devrim takımıdır.

Başarılarını da bu mantalitesine borçludur. Eskiden hakkı yenince haksızlığa mücadelesi ile hırsı ile başkaldırır, sistemi de hakemleri de yenerek arzu ettiğini alırlardı.
Şimdikiler ise sistemin kurbanıyız deyip haksızlığa boyun eğiyorlar mazeretimiz var diyerek neyse, geçelim.

Geçtiğimiz hafta Kayserispor maçından sonra MHK’yı maçın hakemini konuşmak istemiyorum.

Yine rezaleti oynuyorlar demiştim. Yalnız dün akşamki hakem demeyi bile zül hissettiğim zatın yaptıklarını görünce, gündemi yine bu konuya çevirmeyi görev saydım.
Trabzonspor’un verilmeyen verilen penaltı mağduru anormal kararlar mağduru olduğunu MHK dışında bilmeyen yoktur.

Trabzonsporluların canını yakan bu sisteme karşı isyanları da hala devam etmektedir. Ancak, lütfen yazımın başlığını bir kez daha okumanızı istiyorum. Trabzonspor camiası kendine yapılan haksızlığı asla başkasına yapılmasını istemez. Haksız penaltı kararları ile aldığı puanlar 7’den 70’e hiçbir Trabzonsporlunun içine sinemez. Bakın eskiden böylesi haksız penaltı kararları Trabzonspor lehine verildiğinde taraftarlar Avni Aker’de tepkilerini koyar tribünlerini ıslık yağmuruna tutarlardı.

Bu Trabzonsporlunun bana göre kimliğidir. Benim hakkımı hukukumu koruyun ama hiç kimsenin de hakkını yemeyin, yedirmeyin. Güzel bir atasözümüz vardır. “Ağlayanın malı gülene hayır etmez, hayır gelmez” diye.


Şimdi Kayseri’de Trabzon’da MHK piyonları Trabzonspor’a çaldıkları veya çalmadıkları düdüklerle “bak size de böyle düdükler çalıyoruz, tek sizin değil başkalarının da canını yakıyoruz. Bizde insanız. Hata yaparız” mı demek istiyorlar.

Ancak, Trabzonsporluları tanımıyorlar. Trabzonlular “gölge etmeyin başka ihsan istemeyiz” dediklerini duymuyorlar.
MHK ve piyonları vazgeçin bu adaletsizliğinizden biz ne diyoruz biliyor musunuz? “Ne Şam’ın şekeri ne arabın yüzü” diyoruz ve herkese adalet istiyoruz.

 Hepsi bu kadar.