Gerçekten ben böyle bir dönem daha yaşamadım görmedim... 

Tamam pandemi var, tüm dünya krizde, sorun küresel…

Ama sorunun çözümü milletin çektiği sıkıntılar üzerinden dinlenip, konuşulup tartışılıp hallolmaz mı? 

Çözüm üretmek için halkın yanında olmak gerekmez mi?

Halkı dinlemek, derdini Ankara’ya iletmek değil midir siyasetçinin idarecinin görevi….  

Millete yakın olmak için, milletin yanında olmak için, milletle dertleşmek için illa deprem, sel, heyelan, yangın veya benzeri afetler mi olmalıdır? 

Pandemi doğal afetlerden de beter bir küresel salgın değil midir?

Ülke zor durumda ve şehrimiz tekeri patlamış bir kamyon gibi, nereye gittiği belirsiz... 

Geceden sabaha yapılan operasyonlar milletin aklını aldı. 

Herkes şokta… Ne olduğunu anlamaya çalışıyor, 

İşsizlik her geçen gün artıyor, alım gücü düşmüş… 

Marketteki 5 kilo zeytinyağının fiyatına müdahale edemeyecek bir hal almışız…

Milyonlarca insan aylardır 1.000-1500 TL’lik kısa çalışma ödeneği ile adeta eziyet çekiyor. 

Evine ekmek getiremeyen aileler bunun yanında su, elektrik, doğalgaz faturalarını nasıl ödeyeceğim diye kara kara düşünüyor…

Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın açıkladığı rakamlara bakıyoruz, ‘Devletimize helal olsun, neler neler yapmış’ diyoruz, sonra dönüp Trabzon’a bakıyoruz herkes kan ağlıyor, borcu olanın borcu katlanıyor, işyerlerine haciz gidiyor… 

Tüm bunlar yaşanırken bakıyoruz siyasilere şehri yönetenlere, seçilmişlere, atanmışlara…

Sanki bir şey yokmuş gibi, Ankara gündemi üzerinden algı peşinde olanlar çoğunlukta. 

Birazcık çekinen utanan da kabuğuna çekilmiş izlemekle yetiniyor, ‘Ne diyelim ki her şey ortada yapacak bir şey yok’ diyor. 

Milletin derdinden bu kadar mı uzak durulur?

İşçinin, emekçinin, esnafın sesi bu kadar mı duyulmaz?

Göz göre göre yapılan pandemi adaletsizliğine bu kadar mı susulur?

Rakamlar ortada, 

harita ortada, 

hala Trabzon esnafı neden kapalı?

Neden kimse bunun cevabını veremiyor?

Bilim Kurulu'nun Trabzonlu üyeleri, Sağlık Bakanlığı'ndaki Trabzonlu bürokratlar… Bu şehre karşı hiç mi sorumluluğunuz yok? Hepiniz sus pus oldunuz. Gören gözleriniz görmez, duyan kulaklarınız duymaz oldu sanki…

Bu şehrin STK’ları, bu şehrin bu şehrin akil insanları nerede?

Herkes bir teşekkür yarışı içinde, yapılanlara teşekkür edeceğiz tabi ki ya yapılmayanlar, yapılamayanlar…

İlla bu halk kendisine yakışmayan şekilde mi tepki göstersin…

Millet açıkça batıyoruz, bitiyoruz diyor ama duyan yok.

Bir Allah’ın kulunun ‘Trabzon esnafının şu sorununa çare olduk, şunu önerdik de yapıldı, şu esnafın kapanmasının önüne geçtik’ dediğini gördünüz mü?

Muhalefet bir şeyler söylemeye çalışsa da zaten onu takan da yok…

Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın etrafında bir tane doğru dürüst bu konuyu açıklayacak bu yörenin bölgenin insanı yok mudur? Hadi diyelim yok, hani Cumhurbaşkanı Trabzon’a özel önem gösteriyordu, özel ilgi gösteriyordu?

Mükafatı bu mu olacaktı… 

Özel önem ve ilgi gösterdiğiniz şehir şu anda adaletsizliğin en ağır faturasını ödüyor.

Gelirinin yüzde 50’si turizm denilen şehirde tüm tesisler cezalandırılırcasına kapalı. 

Restoranlar kapalı orada çalışanlar boşta… 

Hem de açık olan şehirlere nazaran pandemi tablomuz onlara göre daha iyi seviyede olmasına rağmen…  

Evet millet sabrediyor sineye çekiyor ama birileri görsün duysun istiyor. 

Trabzon kırmızı dediniz kapattık, e şimdi Türkiye kıpkırmızı, günah keçisi Trabzon mu?

Yok mu haksızlığa, hukuksuzluğa, adaletsizliğe ses çıkaracak bir idareci.

Valiliklere kısıtlama konusunda yetkin veren irade neden gevşeme konusunda bu yetkiyi vermiyor?

Milletle alay edercesine Trabzon esnafını cezalandırmak göz göre göre haksızca hukuksuzca.. 

Trabzon esnafını kapatıp İstanbul ve benzeri diğer kırmızı bölgelerdeki işletmeleri açık tutmak tam anlamıyla bir adalet skandalı, tamamıyla bir BECEREMEMİZLİK, İŞ BİLMEZLİK, YÖNETEMEMEZLİKTİR.