Ülkemizde 2021 sonu itibariyle nüfusun 0/093.2'si il ve ilçelerde yaşarken 2022 yılı sonu itibariyle bu oran 0/093.4 olmuştur.Diğer yönden belde ve köylerde yaşayanların oranı ise 0/06.8'den 0/06.6'ya düşmüştür.Bu bağlamda 2022 yılı sonu itibariyle Türkiye genelinde kırsalda yaşayan 5628451 kişidir.Yanibir yıl içerisinde kentlere göç eden nüfus 511678 kişi olmuştur.Bu bağlamda ilimiz nüfusu 2022 verilerine göre 818023 olup, kilometre kare başına düşen nüfus ise 175 kişi olmakla birlikte nüfus artış hızı ise 0/0 0.16 olmuştur.Bu anlamda ilimiz 81 il içerisinde 13.sırada yer almaktadır.Trabzonda arazi sınırlı olduğu için nüfus arttıķça kişi başına düşen arazide azalmakta bu durumda geçim endeksini olumsuz kılmaktadır.Onun içindirki göç dolayısıyla düşen nüfus artış hızı ilimizin politik performansınıda etkilemiş ve 8 olan milletvekili sayısı 6 ya düşürülmüştür.

Bu bağğlamda geçinme sorunları toplumu göç yoluyla ayrıştırırken bu durum durdurulamazsa daha vahim kentsel yaşam sorunları ülkemizi tehdit edebilecek boyutlara tırmanabilir(Kira sorunu gibi).2022 yılı sonu itibariyle ilden 29914 kişi göç ederken 29442 kißidw göç alarak bölgenin en fazla göç alan ve göç veren ili olarak 81 il içerisinde 13.sırada yer almıştır.Bu husus ilin nüfus profilini etkilerken diğwr illerde de farkli bir durum söz konusu değildir.Ülke genelini Trabzondan bu anlamda ayrı tutma imkanı bulunmamakla birlikte kırsaldan kent'e göç neden sonuç itibariyle ülkemizin ekonomik ve sosyal sorunlarının ağırlaştığının bir ifadesidir.1950 yıllarında başlayan göç insanların kendilerine ekonomik bir geçim alanı bulmak için başlamış ve halada devam etmektedir.

Bununda temel nedenleri kentlerdeki iş alanlarının bir nabze olması ve asıl sorunun ise kırsala gerekli yatırım yapılmayarak köylerin ve köylülerin yoksullaşması olmuştur.Tüm bunlara rağmen kırsal hala sahipsiz ve kırsaldan kentlere göcü önlemek için bir yapılandırmaya gidilmemeside ayrı bir sorun olarak gittikçe kronikleşmektedir.Ülkemizde bu sorun giderek artarken Devletin insanları topraklarında tutmayı başaramazsa mevcut kırsal altyapı , geçim olanakları ve taşımalı eğitim seçenekleride daha zor şartlar altına girecektir.İşte tam bu nkotada tarım köylü ve toprağa bağlılık daha azalacak göç hızı dahada artacaktır.Tarım gıda ilişkileri ile tarım köylü sorunları bağlamında kapitalist neoliberal yapılanma süreconin olumsuz etkisi ayyuka çıkmış ve toplum ortasından yarılmaya doğru hızla gitmektedir.

Artık bu kavram daha güçlü reklam,politika söylem ve politikalar olayın öznesini oluşturmaya başlamıştır.Bu durum tarımdan geçimini sağlayan ve ülkemiz gıda ihtiyacını karşılamamaya çalışanlara somut bir olsymış gibi mum çevrelerce anlatılmaktadır.Yani kapitalist neoliberalleşme tarım gıda zinciri içerisinde tekelleşmeye doğru gidilirken bu sürecin topluma yerleştirilmeside hız kazanırken gerek siyasi, iktisadi ve gereksede tarım ve üretici sorunu yaklaşımları ötelenerek tekelci söylem çabaları sürdürülmektedir.Neticede insanların tarımdan kopartılarak uzaaştırılması projesi aşama, aşama hayata geçirilmektedir.

Bu durum ciddi bir fay hattı ve aynı zamanda üretimin el değiştirmesi anlsmında güncel ve yaşanan bir çelişki ve temel neoliberalleşme sorunudur.Bu anlamda önemli bir zaman dilimine damgasını vuran doymak bilmez proje holdingleri tarım gıda bağlantılı toplumsal ekonomik ve ekojik varlıkları önemli ölçude tahrip ederek geleceğimizide ipotek altına almaya çışmaktadırlar.Onun içindirki ülkemizde tarım çökerek kırsalda kendi kendine yeten köylü artık bu imkanlardan mahrum kalınca iç göç travması ülkemizi sarsmaya başlamıştır.Yani kapitalist neoliberalizm tarım toplumunu ayrıştırarak binlerce küçük üretici ve tüketiciyi hegomonyası altına alarak tarım gıda sisteminin çelişkilerini derinleşdirmektedir.

Netice olarak; Ülkemizin tarım gıda dış bağımlılığı artarken kırsaldan kentlere göç devam etmekte ve köylerimiz boşalmaktadır ve gelinen aşamada 85 milyon nüfusun sadece 5628451'i yıl onikiay köylerde yaşamakta bu durumda üretim toplumundan kopup tüketim toplumu olduğumuzun en büyük göstergesidir.Bu bilinçli bir proje olup acil bir şekilde tüketim toplumundan kurtulup üretim toplumu olmalıyız.Yoksa tüm hazine gelirleri gıda ihtiyacı ıçin kullanılsa belli bir aşamadan sonra yetersiz kalacaktır.Bu süreç geri evrilmediği takdirde kapitalist neoliberalleşme bize daha fazla zaman tanımayacaktır.

ÜRETMEYEN TOPLUMLAR BATARLAR BUNUN EN CANLI ŞAHİTİ TARİHTİR.ÜRETİM ÜRETİM YİNE ÜRETİM