KTÜ sınırları içinde bulunan Koru otel son günlerde gündemi meşgul etmektedir.

  • Kayıt dışı mı?
  • Resmi mi?
  • Misafirhane mi?
  • Acenteye kiralanabilir mi?
  • Ortadoğulu turist konaklayabilir mi?

Yukarıda belirttiğim başlıklar ile tartışılan konu KTÜ’nün kurumsal kimliğine zarar vermesinden, KTÜ’nün hedef gösterilmesine kadar birçok farklı açıdan yorumlandı.

Tartışma; Otelciler Birliği Derneğinin TÜRSAB ile birlikte yaptığı ortak açıklama ile alevlendi.

Açıklamada; kamu misafirhanelerinin amaçları dışında kullanılmasına dikkat çekilmiş ancak örneklendirme sadece Koru otel üzerinden yapıldığı için KTÜ’nün hedef gösterilmesi olarak yorumlanmıştır.

Bu algı; açıklamada imzası bulunan TÜRSAB’ı üç gün sonra “açıklama bilgimiz dışında yapıldı” şeklinde beyanat vermek durumunda bile bırakmıştır.

Trabzon’da doğmuş, Trabzon’da yaşamını sürdüren ve her daim şehrin menfaatlerini ön planda tutan bir birey olarak Trabzon’un marka değeri KTÜ’nün bu tartışmaya konu olacak bir unsurunun olmamasını isterdim.

Yüzbinlerce mezunu olan, ülkemizin ikinci teknik üniversitesi olma unvanına sahip, yine ülkeminiz dördüncü üniversitesi olan, tüm bölünmelere rağmen (çevre illerde KTÜ’ye bağlı olup sonradan ayrılan bölümler) kırk bine yaklaşan öğrenci sayısı ile şehir ekonomisine katkı sağlayan, bünyesinde birbirinden değerli akademisyenler barındıran, bölge hastanesi hizmeti veren tıp fakültesini bünyesinde bulunduran ve buna benzer çok farklı “en”leri olan bir kurumun böyle bir konu ile gündeme gelmemesi gerekmekteydi.

Ancak bu durum; açıklamanın konusunu haksız kılmaz. Çünkü konu; her yönü ile haklı, her yönü ile altına imza atılabilecek bir içeriktedir.

Peki konu nedir?

Konu: kurumların bünyesinde barındırdıkları, amaçları kurum mensuplarına hizmet etmek olan, mensuplarının haricinde kamu personelinin de yararlanabilmesine olanak sağlayan, iktisadi işletme veya ticari işletme vasfı taşısa dahi kamu kaynakları ile desteklenebilen ve piyasada haksız rekabet ortamı oluşturan konaklama tesislerinin turistlere de kullandırılmasıdır.

Oluşturduğu haksız rekabet ortamı ile özel sektöre güçlük yaşatan bu yapılar; turistlerle doldurulmak sureti ile kurum personellerini de mağdur etmektedir.

Seyahat ettiği şehirde misafirhanede konaklamak isteyen kurum çalışanları yer bulamadığı için yüksek fiyatlar ödeyerek otelde konaklamak zorunda kalmaktadırlar.

Kurum görevlendirmesi ile başka şehre giden kurum çalışanı gittiği şehirde misafirhanede yer bulamamakta ve harcırahı konaklama ücretini karşılamamaktadır. Böyle bir durumda aradaki fiyat farkı yine kamuya yük olmaktadır.

Kira ve personel giderleri başta olmak üzere tüm giderlerini karşılarken arkasında kamu gücünü hisseden bu kurumlar, satış fiyatını belirlerken özel sektördeki bir işletmeci kadar zorlanmadığı için piyasada haksız rekabete sebep olmaktadırlar.

Bunları yazarken bir turizmci olarak bazı şehirlerde hizmet kalitesi, konumu ve farklı sebeplerden dolayı bu tesislerde konaklamak istediğimi de vurgulayayım. Ama bazı şehirlerde!

Bünyesinde misafirhane bulunduran tüm kurumlar bu konunun muhatabı iken Trabzon’da neden sadece Koru otel konu edildi diye düşünebilirsiniz.

Çünkü Koru; otel ile misafirhane arasında sıkışmış bir yapıdadır.

-Tabelasında otel yazıyor ancak Kültür ve Turizm Bakanlığı kayıtlarında otel olarak görünmüyor. Vergisini ödüyor, emniyete kimlik bildirimi yapıyor, tabelasında otel yazıyor ancak Kültür ve Turizm Bakanlığında kaydı olmamasından dolayı literatürde “kayıt dışı otel” olarak nitelendiriliyor.

( https://www.ktb.gov.tr/genel/searchhotelgenel.aspx?lang=tr )

-KTÜ sınırları içinde bulunması üniversiteye ait bir misafirhane havası oluştursa da iktisadi bir işletme niteliğinde işletiliyor.

- Bünyesinde hem kamu personeli hem de özel sektör mantığında çalışan personeller bulunduruyor.

- Acenteler ile anlaşma yapıyor, online satış kanallarında yer alıyor.

Yapı o kadar karmaşık hale getirmiş ki!

Koru gibi güzel bir tesis, otel ile misafirhane arasında sıkışmış ve eleştirilere konu olmuştur.

Halbuki yönetimin yapması gereken çok basit.

Ya kendini misafirhane /sosyal tesis olarak adlandıracak, ya da Kültür ve Turizm Bakanlığa başvurarak kayıtlı resmi otel statüsü kazanacak.

Misafirhane olursa önceliği KTÜ personeli ve öğrencileri, KTÜ’de düzenlenen kongre, seminer, konferans ve çalıştaylar olacak.

Bakanlığa kayıtlı otel olursa tartışılmayacak, KTÜ’nün marka değeri “KORU”nacak, özel sektör mantığında çalışabilecek ve şehrimiz turizmine katma değer sağlayacaktır.

Bu tartışmanın fitili ateşlemesi, ülkemizde tüm sektörlerde kayıt dışının engellenmesi ve ülkemizin vergi kaybı yaşamaması dileği ile…

Kalın sağlıcakla