Başlığı okuduğunuzda, okuyabildiğinizde çoğunuzun ne demek istediğimi anlamadığınızı tahmin edebiliyorum. Anlamını söyleyeyim. Hadis-i Şerif'de diyor ki: “Siz nasıl olursanız yöneticileriniz de öyle olurlar. Amelleriniz yöneticilerinizdir, onlar sizlerin eseridir.”

Evet biz susmuyoruz, görmezden gelmiyoruz, bağırıyoruz, haykırıyoruz.

Ama ne fayda...

Halk sustukça, yöneten görmedikçe bu çirkinlikler şehrimize hançer gibi saplanmaya devam edecektir.

Şehri ihya etmesi gerekenlerin devletin paralarıyla şehri nasıl imha ettiğini hep birlikte seyrediyoruz.

Seçim kaygısı mı, oy kaygısı mı, basiretin bağlanması mı, körlük mü, sağırlık mı, hissizlik mi, yoksa bir hak ediş mi?

Ne derseniz deyin, Trabzon'da ısrarla yanlış üzerine yanlış yapılmaya, Trabzon'un tarihine, kültürüne, kimliğine saygısızlık yapılmaya devam ediyor.

Kahramanmaraş Caddesi, Mumhane önü mevkiinde yapılan bu taksi durağı ile ilgili yazılacak çok ağır şeyler var.

e67aa5ad-03b1-4616-becd-b5120172c311-1

Bu şehrin kimliğine ihanet edercesine, milletin gözüne sokarcasına, arkadaki iki güzelim binayı kapatacak şekilde yapılan bu yapıyı hadi diyelim birileri ısrarla, korkutarak, tehdit ederek veya ısrar ederek 'Oy vermeyiz haaaa’ diyerek buraya yaptırdı. 

Peki bu şehrin bir Kent konseyi yok mu?

TMMOB Trabzon İl Koordinasyon Kurulu yok mu?

Bu şehrin bir Mimarlar Odası yok mu? (Yapı bittikten sonra olaya yeni müdahil olmuş)

Bu şehrin bir anıtlar koruma kurulu yok mu? (Gelen şikayetler varmış değerlendiriliyormuş)

Bu şehrin Belediye Başkanları var, bir Valisi, birden çok Milletvekili var.

Bu şehrin yönetenleri var, bizler tarafından başımıza taç ettiğimiz...

Hiç mi rahatsız olmadınız. Nasıl içinize sindi de bu yapı sustunuz müsaade ettiniz.

Vallahi pes...

Diyecek söz, yazacak kelam bulamıyorum.

Yazık ki ne yazık.

Ama gelin görün ki halk da sessiz veya tepkisiz veya korkuyor, yönetilenler yönetenlerin bu durumundan memnun veya mecburiyetten susuyor.

Meydanı ikiye bölen köprüye,

Reşadiye'de surların önüne dikilen gereksiz üst geçide,

Boztepe'de şehrin kalbine saplanan viyadük direklerine sustuğu gibi…

İşte o zaman denilecek tek söz kalıyor.

Onu da Hadis-i Şerif diyor;

“Kemâ tekûnû

yuvella aleyküm”

“A’malüküm ummalükum”

Yani diyor ki: Siz nasıl olursanız yöneticileriniz de öyle olurlar. Amelleriniz yöneticilerinizdir, onlar sizlerin eseridir.

Ğ-2

ÜLKEMİZDE YABANCI MIYIZ?

Birkaç kelam da şu tabela meselesine, Arap turist konusuna değinmek isterim.

Turizm ise tercihimiz ve binlerce insan bundan ekmek yiyorsa,

Şehrin ekonomisi turizm olmadan çöküyorsa,

Ve ülkenin kanunlarının müsaade ettiği şekilde her şey ilerliyorsa…

Misafirperverliğinizi Türklüğün ve Müslümanlığı getirdiği şekilde yerine getirmeli ve bu işi fırsata çevirmelisiniz.

Bu şehrin ne 5000 istihdam sağlayacak bir tersanesi,

Ne binlerce insan çalıştıracak fabrikası,

Ne de istihdamı arttıracak yeni yatırımları vardır…

Turizme 4 elle sarılın.

Dün Rus turistleri ittik gönderdik bugün Arapları itip göndermeyelim.

Yarın açılacak başka kapıları şimdiden kapatmayalım.  

Peki ne yapalım?

Kurallarınızı koyun, yazın uygulayın, uygulatın.

Bunları yaptıktan sonra...

Susun.

Herkes işini yaparsa bu işte hiçbir aksama olmaz.

Onlarca ülkeye gittim yere tüküren sigara atan farklı milletler gördüm, kimse onlara ‘PİS’ demedi.

Ama cezası kesildi, uyarıldı, kanunlar ve şehrin kuralları uygulandı.

Bu şehirde böyle hareket edemezsiniz denildi. 

Tabelalar meselesine gelince.

Başka ülkelerde çekilmiş olan aşağıdaki fotoğraflara göz atmanızı rica edeceğim.

Hadi kalın sağlıcakla...

TLÖERLÖTÖLŞERLÖŞTERTlondddabdalam