2023 yılı turizm sezonunda beklentiler içinde bir haftayı daha geride bıraktık.

Bir önceki yazımda yaşadığımız sürecin kamu ile ilgili bölümlerine değinmeye çalışmıştım.

Bu hafta özel sektörün bu süreçteki rolünü değerlendirmeye çalışacağım.

Yazıma başlamadan önce bu sezonki gidişatta ülkemizde yaşanan depremim, geride bıraktığımız hararetli seçim sürecinin ve enflasyon kaynaklı turistin alım gücünün düşmesinin aktif rol oynadığını tekrardan hatırlatmak istiyorum.

Kıymetli okurlarım son on yıldır yoğunlaşan bir turizm hareketliliği yaşamaktayız.

İlk günlerini hatırladığımızda çok amatör ve hazırlıksız olduğumuzu kabul etmeyenimiz çıkmaz sanırım.

Tabiri caizse kervanı yolda dizdik.

Seyahat acenteleri, oteller, restoranlar açtık.

Fuarlara katıldık, yurt dışı seyahatler yaptık.

Turizm ile ilgili sivil toplum kuruluşları kurduk.

Turizm bilincimiz gelişti.

Yerel halk turist ile kaynaştı.

Derken bu günlere geldik.

OLGUNLAŞTIK!

UZMANLAŞTIK!

Bu olgunluğun özgüveni ve geçen yılın referansı ile bu yıl ilk olarak otellerimizde dinamik fiyat uygulaması ile tanıştık.

Nedir dinamik fiyat?

Dinamik fiyat; otel fiyatının ihtiyaç duyulduğu gün belli olmasıdır. Dinamik fiyat uygulamasında oda fiyatı sezonun hareketliliğine ve o tarihte otelin doluluğa göre belirlenir.

Yaşadığımız enflasyonist ortamda otellerin kendilerini koruyabilmeleri için kulağa mantıklı gibi gelse de işin aslı öyle değil.

Bu mantıkla geçen yıl 100 lira olan fiyat bu yıl %100 enflasyon ön görülerek 200 lira belirlenebilir. Ancak dinamik fiyat uygulamasında bu 200’ün sonu yok. Talep ne kadar artarsa fiyat o kadar artar! (belgeli otellerin bakanlığa ilettikleri üst limit oranında)

Bu sistemi havayolu firmalarından anımsarsınız. Bilet fiyatları 100 lirayla başlar değişik değişik rakamlarla kapanırdı.

Sonuç olarak dinamik fiyat uygulaması şehrimizde başarılı olmadı. Otellerle anlaşma yapan acentelerin getirdiği turistlerde sorun yaşanmadı ancak turistlerin bir bölümünün kayıt dışına yönlenmesine sebep oldu diyebiliriz.

*Seyahat acenteleri yönünden baktığımızda bazı acentelerin TURSAB plakalarını kiralamaları yıllardan beri süregelen bir sancı. Her ne kadar TURSAB genel merkez bu konuda aksiyon alsa bile bunun önüne tam manası ile geçemedi. Zaten geçemez de. Çünkü bunu yapması için her acenteye bir denetmen koyması lazım ki bu mümkün değil.

Bu bir şekilde mümkün. Acentenin mesleğine saygısı duyması ile..

Kimisi hatır gönül ilişkisi ile kimisi para karşılığında TURSAB plakalarını kişilere vererek sahada kendilerine rekabet edecekleri kayıt dışı acenteler oluşturmaktadırlar.

Bir arkadaşına yaptığı iyiliğin önce kendine sonra meslektaşlarına kötülük olduğunu düşünmeyen veya aldığı 3-5 bin lira paranın kendine kar olduğunu düşünen acentelerin yaptığı yanlış uygulama yaşadığımız günlerin müsebbipleri arasındadır.

J Plaka uygulaması da önemli bir faktör.

Plaka tahdidi uygulaması ile öğrenci servisi yapan araçlara nitelik kazandırdı. Servis taşımacılığı yapan firmalar ve çocuklarını o firmalara emanet eden biz ebeveynler için önemli bir hamleydi.

Bu uygulama herkesin servis taşımacılığı yapmasının önüne geçti ve sektörde rekabeti azalttı, firmalar belirlendiği için de ebeveynlerin gönüllerini rahatlattı.

Ancak bu araçlara yaz aylarında turizm sektöründe çalışma izini de verilince bu kez seyahat acentelerinin ve turizm taşımacılarının rekabete maruz kalmalarına sebep oldu.

2023 Haziran ayı itibari ile şehrimizde 3300 adet D2 belgeli araç bulunurken bunların yaklaşık 1000 tanesi J plakalı. J plakalı aracı bulunan seyahat acenteleri bu durumu desteklediğinde kar ettiğini düşünüyor ancak sektörde rekabetten dolayı oluşan düşük fiyatların kendilerini uğrattığı zararı hesaplayamıyorlar.

Komisyon yarışları.

Restoranlar hediyelik eşya satış yerleri ve benzeri perakende satış işletmelerinin bazılarının kendi aralarında girdiği komisyon yarışları.

Biri %10 verir diğeri %20 %25-%30-%35…

Yok mu artıran?

Komisyona alışanlar her oran yükselmesinde çalıştığı işletmeyi değiştirirler. Alan da veren de mutludur. Aynı zamanda suçlu; bir o kadar da günahkârdır.

Her oran artışı fiyatları şişirdi. Her fiyat artışı da karşımıza çıktı. Şimdi pirinci ayıklamaya çalışıyoruz.

İşinden farklı iş yapma gayretinde olanlar.

Sektörde herkes herkesin işini yapar oldu. Kayıtlı olması şartıyla herkes her işi yapabilir. Buna kimse engel koyamaz. Ancak otelinde kayıt dışı acentecilik yapanlar, hatta oteli varken kayıt dışı konaklama tesisi yapanlar, acentecilik yaparken kayıt dışı konaklama tesisi peşinde koşanlar, tüm bunları yaparken emlakçılık yapanlar diye artar gider bu örnekler.

Bunun en keskin örneğini kayıt dışı emlakçılık yapanlar ile ilgili söyleyebiliriz. Bugün sattığımız o emlakların birçoğu devre mülk olarak kullanılıyor. Biz de otellerimizin, restoranlarımızın boşluğundan yakınıyoruz.

Kıymetli okurlarım bu örnekleri çoğaltıp sayfalar dolusu yazılar yazabiliriz.

Umudumuz bu eksikliklerden ders alıp önümüzdeki yılları daha güzel planlayabilmemiz.

500 bin kişi değil isterse 5 milyon turist gelsin. Bu turistler turizmcilere katkı sağlamadığı sürece ne şehre bir faydası olur ne de devlete!

Bu yıldan erkeni yok. Gerek kamu gerekse özel sektör şapkayı önüne koyarak muhasebelerini yapmalıdırlar.

İşler yolundayken sorunları görmemezlikten gelip sektörde daralma yaşandığında isyan etmenin çözüme katkısı olmaz.

Whatsapp gruplarında evrene bolca mesaj gönderip olayın muhataplarının karşısında onay merciine dönmek bizi çözüme kavuşturmaz.

Bu şehrin geleceği turizmse, turizme yatırım yapanlar yatırımlarının karşılığını almak istiyorlarsa ve şehirde görev yapan kamu görevlileri tıpkı rahmetli Recep Kızılcık valimiz gibi isimlerinden bahsettirmek istiyorlarsa 365 gün boyunca bu sektörle ilgili mücadelelerini sürdürmeleri gerekmektedir.

Kalın sağlıcakla…