Tarihi çok eskilere dayanan Trabzon, binlerce yıl farklı uygarlıklara ev sahibi yapmıştır.
Kuzeyin en ucunda bir deniz ve liman kenti olan Trabzon, Anadolu'nun kadim şehirlerinin en önemlilerinden bir tanesidir.
Denize sıfır inen surlarla ve burçlarla çevrili TRABZON!
Tarihi çok eski yıllara dayanan Roma'nın en güçlü üç imparatorundan biri sayılan limana adını veren Roma İmparatoru Hadrian,
zamanında inşaa edilen Dünya'nın en büyük ve en önemli ulaşım limanlarından birisi olan Hadrian Limanı ile de meşhurdur.
Hadrian Limanı zamanının en modern ve en büyük limanlarından birisiydi.
Pazarkapı Mahallesi sınırları içerisinde, şimdiki kadınlar pazarının yerinde, eski kadınlar pazarının yıkılarak yeniden inşa edilmesine karar verildikten sonra inşaat çalışmaları için yıkımlar başlayınca bütün ihtişamıyla ortaya çıkan Hadrian limanı, aradan binlerce yıl geçmesine rağmen bütün güzelliğiyle ortaya çıkmış günümüze merhaba demişti.
Çıplak gözle bile görebileceğimiz netlikte yeni balıkhaneden başlayarak kadınlar pazarı ve hemen karşısındaki belediye otoparkı ve devamında kuzgundere mahallesinin içlerine kadar devam eden Hadrian limanı maalesef binlerce yıl sonra gün ışığına çıkmasına rağmen, günümüzdeki yetkililer tarafından yine üzerine betonlar dökülüp inşaatlar yapılarak kapatılmıştır.
Trabzon'un göbekli tepesi diye tabir edilen HADRİAN LİMANI ve çevresinde bulunan antik kent kalıntıları, düzenlemerle tarihe ve turizme kazandırılabilseydi, Trabzon maküs talihini yenebilecek yerli ve yabancı binlerce turisti buralarda ağırlayabilecekti.
Aslen Yunanlı makedon bir ailenin kızı olan tarihin tanık olduğu en ünlü Mısır kraliçesi olan Kleopatra'nın yolu Hadrian limanı sayesinde Trabzon'dan da geçmiştir.
Hayatı çalkantılarla ve entrikalarla dolu olan meşhur ve güzel Kraliçe Kleopatra, aşık olduğu adam Roma imparatoru Jül Sezar'ın ölümünden sonra oldukça zor günler geçirdi.
Sezar'ın ölümünün ardından Roma İmparatorluğu da Doğu-Batı olarak ikiye bölündü.
Roma’nın bölünmesiyle beraber Kleopatra’nın hayatı tamamen değişti ve Sezar’a duyduğu aşkın kat ve kat fazlasını duyacağı hayatının aşkı Marcus Antonius ile tanıştı.
Roma imparatorluğunun doğu tarafının Kralı Marcus Antonius oldu. Romalı komutan Marcus Antonius Mısır'ı ziyareti sırasında Kleopatra’yı gördü.
Birbirlerine görür görmez aşık olmuş olan bu çiftin M.Ö. 40 yılında ikiz çocukları oldu. Antonius ve Kleopatra aradan 4 sene geçtikten sonra M.Ö. 36 yılında da evlendi.
Antonius, eşi Kleopatra'ya o kadar âşık olmuştu ki Kleopatra'yı Mısır, Kıbrıs, Girit ve Suriye valisi tayin etti.
Fakat Antonius'un kendi gücünü bu şekilde kullanması Roma Senatosunu karıştırdı ve Marcus Antonius vatan hain ilan edildi.
Bu olaydan sonra M.Ö. 31 yılında Antonius ve Kleopatra Mısır'a kaçmak zorunda kaldı.
Bu çiftin aşkı ne yazık ki Kleopatra’nın şüpheli ölümü (intihar veya zehirlenme) ile sonlandı. Bu acıya dayanamayan Marc Antonius de kendini bıçaklayarak öldürdü.
Roma imparatorluğu çok geniş topraklara sahipti.
Büyük Biritanya'dan Anadolu'nun en kuzeyine kadar Trabzon sınırlarına kadar dayanmıştı.
İmparatorluk toprakları çok büyüdüğünden zaman içinde ikiye bölünmüş Trabzon Doğu Roma imparatorluğu tarafında kalmıştı.
Çalkantılı ve efsanelere konu olan hayatıyle Klepotra Roma imparatoru Jul sezarın sevgilisi, Marcus Antoniosun da eşiydi.
Her ikisinden de çocukları vardı.
Klopetra aslen makedon (Yunanlı)olması nedeniyle Yunanistan'dan Roma'nın doğudaki en önemli şehri Trabzon'a, Hadrian Limanı'na gelmiş oradanda Tarsus'a geçmiştir.
Kleopatra'nın o dönem Roma'nın, Jül sezardan sonra en güçlü üç imparatorundan biri sayılan Roma imparatoru Hadrianla Trabzon'da buluştuğu ve sonradan eşi olacak olan Marcus Antonios ile de Tarsus'ta buluşup İskenderiye'ye geçtiği söylenilir.
Yıllarca süren taht kavgaları sonucunda tarihin gördüğü en büyük ve şöhretli kadın imparatoriçe Kleopatra yanında taşıdığı zehirli yılanın ısırmasıyla, çok genç yaşta 39 yaşında hayata veda etmiştir.
Doğu Roma imparatorluğu'nun Anadolu'nun kuzeyindeki en işlek liman kenti Trabzon'dur.
Tarihin şekillenmesinde çok önemli roller üstlenmiştir.
Roma, Bizans,Mısır, Osmanlı ve Cumhuriyet tarihinin en kudretli imparatorları,komutanları, Büyük İskender, Kleopatra, Yavuz Sultan Selim,
Kanuni Sultan Süleyman, Fatih Sultan Mehmet ve Mustafa Kemal Atatürk'ün yolları bir şekilde tarihin derinliklerindeki gizemli şehir Trabzon'dan geçmiştir.
Tabiatın bütün güzelliklerini bahşettiği, aziz şehir Trabzon'un kıymetini binlerce yıl öncesinde yaşayanlar bilmişse de günümüzde maalesef bizler bilememişiz...
O eski Trabzon'dan elimizde kala kala çok az şey kalmıştır.
Trabzon, dünyada belki de terk edildiği andan itibaren özlem duyulan tek şehirdir.
Adına şiirler şarkılar yazılmıştır.
Osmanlı İmparatorluğu'nun en kudretli padişahı Fatih Sultan Mehmet bile Constantine'yi fetih ettiği zaman paşaları ona sorar;
Padişahım ulu hünkarım...
Constantine artık bizim neden mutlu değilsiniz?
Fatih ise paşalarına dönerek doğuda kuzeyin en ucundaki, Bizansın Anadolu'daki son kalesi olan Trabesuz'u almadıktan sonra Constantine'nin fethi bitmiş sayılmaz diye cevap vermiştir.
Trabzon o kadar önemliydi onun için...
Nitekim Constantine'yi aldıktan sekiz sene sonra 1461 yılında Bizansın Anadolu'daki en son kalesi Trabzon'u fetih etmiştir.
İlginçtir fetihin olduğu tarihin son iki numarası bugün bizim plaka numaramızdır.
Tarihin gizli ve tozlu sayfalarında unutulmaya yüz tutmuş bilinmeyenlerle dolu olan gizemli şehir Trabzon'un geçmişinden bugüne anlatacak çok yaşanmış hikayeleri vardır.
Sayfalar dolusu yazsak da bu gizemli tarihi bitiremeyiz.
Uzun bir süre yazılarıma ara vermiştim.
Sağ olsunlar okurlarımdan çok telefon aldım.
61saat'in sahibi Erhan Esaspehlian; ''Ağabey neredesin herkes seni ve yazılarını merak ediyor'' deyince güzel bir tarihi yazıyla bugünden itibaren tarihin derinliklerindeki ve ilginç ve gizemli şehir Trabzon'un bilinmeyen yaşanmışlıklarıyla yeniden başlıyorum.
Kalın sağlıcakla...
