Günümüzde yoksulluk bütün dünyada büyük bir sorun haline gelmiş olmakla birlikte hem gelişmiş ve hemde gelişmemiş olan ülkelerde yaşamsal savaş haline gelmiştir.

Yoksulluk üzerine net bir tanım olmamakla birlikte genel olarak insanların yaşamlarını sürdürebilmek için gerekli olan mal ve hizmetlere sahip olamamalarıdır.

Dünya nüfusunun yarıya yakını iki(2) dolarlık sınırın altında yaşarken bu durum ülkemizdede gözardı edilemeyecek ağır bir sorundur.

Bu durumunun ülkemizdeki temel nedeni ise gelir dağılımının eşit olmaması sonucu yoksulluk artarken daha geniş kitleleri yoğun bir şekilde etkiliyor olması ve yoksullukla mücadele politikalarının radikalizmden uzak dolayılı yapılıyor olmasıdır.

Süreç bu mecrada derinleşirken insanlarda yaşamlarını belli bir refah seviyesinin altında sürdürmeye direnerek devam ettirmektedirler.

Asıl tehlike bu sosyal sıkıntının yanında büyüme hızı ve gelir dağılımının adaletsiz olması nüfus artış sonucu hane halklarında ortaya çıkan büyüklük, kırdan kent'e göç, ayrımcılık temelli toplumsal dışlama gibi kavramların yaşanıyor olmasıdır.

Diğer bir husus ise yoksulluğun belli bir aşamadan sonra direncin kırılarak yoksunluğa dönüşmesi olayıdır.

Zira aynı ortamda (Mahalle, Kent Vs.) yaşayan insanlardan bazıları refah içinde hayatını sürdürürken bazılarının kıt imkanlar içinde yarını belli olmadan yaşaması bu çağda tarifi mümkün olmayan çok acı bir durumdur.

Yani gelir kaynaklarının hane hakları tarafından eşit olmasa bile eşite yakın bir şekilde paylaşılamaması hem tüketim ve hemde harcama dinamiği bakımından ayrımcı bir eşitsizlik oluşturmaktadır.İşte tamda burda radikalizmin devreye girmesi sorunu önemli ölçüde çözecektir.

Diger bir ifadeyle radikalizm(Gerçekçilik) yani ayrımsız bir politika ile gün ışığına kesin çizgilerle çıkarılması ve insanların güncel ihtiyaçları yeni bir anlayışla hayata geçirilmelidir.

Bunun için her şey insanlara ayan beyan ve adilce anlatılmalı alınacak önlemler toplumun bütün bileşenlerinin uzlaşma içinde olmalarıda temin edilmelidir.

Yani Tarımdan Eğitime, Sağlıktan İstihdama, Üretimden Tüketime, Ötekileştirmeden Kapsayıcılığa,Yerinde doymaktan Göçün engellenmesine, Fırsat eşitliğinden Özgürlüğe ve Adalete kadar daha birçok sektörde yeni yapılanmalara gidilirse sorunlar önemli ölçüde çözülecek insanlarda gece gündüz geçim travmasına direnmekten kurtulmuş olacaktır.

Artık gelinen aşamada kır- kent arasındaki yaşam kalitesi makası heriki kesimdede açılarak durum dahada ağırlaşmakta ve insanlar belli ölçüde köylere dönmeye başlamışlardır.

Bu gelişme iyi değerlendirilirse kentlere göç akışını frenleyeceği gibi insanların yeniden üretime yönelmelerinide olumlu etkiliyecektir.

Onun için bu anlamda yeni ve insan yaşam kalitesini artırıcı yapısal değişimi içeren politikaların özellikle kırsal kesimde radikal bir anlayışla devreye sokulması acilen gerçekleştirilmelidir.

Yoksa bugün 85 milyon olan Ülke nüfusumuzun yaklaşılık 5.5 milyonu sürekli köylerde yaşarken zaman içinde önlemler alınmazsa köylerde daha ciddi sıkıntılar yaşanabilir ve insanlar mücadele gücünüde kaybedebilir.

SONUÇ OLARAK;

1-Yoksullukla ilgili kapsamlı bir çışmanın yapılması,

2-Çalışmalar her bölgenin kendi iç dinamiklerine bağlı esnek politikalarla yapılmalı,

3-Gelir dağılımın düzeltilmesi ve iyeştirilmesi,

4-İstihdamı artırıcı yapısal değişimlerin bir an önce devreye sokulması,

5-İşgücünün yerinde değerlendirilmesi,

6-Kırsalda girişimci oluşturma ve kalkınmanın sağlanması,

7-Eğitim,Sağlık ve diğer sektörlere daha fazla yatırım yapılması,

8-Tarımsal verimliliğin ve üretim çeşitliliğinin artırılması,

9-Kırdan kent'e göcü engellemek için kırsal yaşam kalitesinin gelişmiş ülkelerde olduğu gibi artırılması,

10-Kırsalda çocuklar ve yaşlılar gibi dezavantajlı kesime yönelik yatırımların artırılması,

11-Konut sahipliği çeken insanların bir fiziki mekana kavuşması için ucuz kredi olanaklarının devreye sokulması,

12-Konut kiralama işlemlemlerinin yasal bir değişiklik yapılarak imar sınıflarına göre belediyeler tarafından belirlenmesi,

13-Sivil toplum kuruluşlarının siyaset üstü konumlarını muhafaza edip kendi aralarında koordine olarak üzerlerine düşen bu konudaki görevlerini yerine getirmeleri,

14-Kamu hizmetlerindeki savurganlık minimize edilerek burdan oluşacak finansal değerin toplumsal yaşam kalitesinin düzeltilmesi için kullanılması,

15 Etkili ve verimli olacak bir bakanlık kurularak  bu konudaki tüm işlerin bu bakanlık tarafından sağlanması,

16-Kaynak dağılımlarının adil ve hiç bir tasarruf gözetmeden yapılması.