Trabzon’da yaşayan herkese sesleniyorum.  Sokaktaki Ahmet amcadan, pazardaki Fatma teyzeye. Şehrin siyasi ve ekonomik   kulvarında ileri gelenlere. Sağcısına, solcusunu, sporcusu ve futbolcusuna, muhafazakarına, milliyetçisine, Ulusalcısına, Milli Görüşçüsüne, Demokratına, ateistine, köylüsüne, şehirlisine, ağasına, marabasına,  akademik ünvanlısını, öğrencisine, hocasına, velisine, esnafına, tüccarına ve iş adamına, dolmuşçusuna, taksicisine;

Yani bütün bir Trabzon’da yaşayan herkese sesleniyorum.
Hepimiz, hiç ayırım gözetmeden şu sıralar Trabzon’un iç işleri Bakanı Süleyman Soylu’ya sahip çıkmalıyız.
Çünkü, O yüreklice çıktı dedi ki; 15 Temmuz’un arkasında ABD var. Yetmedi dedi ki, AB, terörün yuvası sonra hedefini belirledi; Kandili de başlarına yıkacağız, o zaman AB’nin büyükelçileri de oraya gider. Dahası, bir çok bakanın sin küllahım dediği darbe gecesi TRT’yi geri aldı.
Şimdi, iç işleri bakanı olarak deyim yerindeyse kelle koltukta savaşıyor. Ve Türkiye üzerine hesapları olan ülkeler O’nun direncini kırmak için her türlü kahpeliği yapıyor.
Yıldırmak istiyor, algı oluşturuyor. Diyorlar ki, İran da ABD karşıtı ama bir bomba patlamıyor. Bakın nasıl karşılaştırma yapıyorlar.
O halde, bunlara evladımızı yedirmeyeceğiz.
Sahip çıkacağız. Sahip çıkmalıyız. Ülke için vatan için bayrak için Trabzon için.


 

Sakın ha bu algıya kanmayın, inanmayın!
Dedik ya, Trabzonlu top yekûn iç işleri bakanı, evladı Süleyman Soylu’ya sahip çıkacak.
Şu sıralar; Soylu, eskisi gibi Trabzon’a gelemeyebilir. Gecesi gündüzüne, gündüzü gecesine karışmış durumda. Telefonlarınıza cevap vermeyebilir. Danışmanlarının geri dönüşleri gecikebilir. Bireysel talepleriniz gerçekleşmeyebilir . Trabzon’la ilgili takip ettiği yatırımlar için gözden kaçmalar olabilir. Daha önce sık sık aradığı dostlarını arayamayabilir. Ankara’ya gidip görüşemeyebilirsiniz. Trabzon’un beklentilerini ikinci plana attı diye oluşturulan algı bombardımanı altında kalabilirsiniz.
Bakın söylüyorum, bunun için küsmeyin, darılmayın, etkilenmeyin.



Yeter ki, Soylu; terörün kökünü kazsın. Kandile Türk bayrağını diksin. Teröre karşı mücadele edenlerin yanına, Trabzon’a geldiğinden daha çok gitsin. Şehitlerimizin kanı yerde kalmasın.
 Bunları yaptıkça bilin ki uzun vadede Trabzon’da kazanacak. Trabzon’a vereceği sözleri yerine getirecek.
O nedenle; Trabzon’u unuttu, artık gelmiyor laflarına inanarak algı oluşmasına zemin hazırlamayın. Bu hainlerin ekmeğine, yağ sürmeyin.
Bir vatan evladına kahpe tuzak kurulmasın, şehit olmasın da Soylu; Trabzon’a hiç gelmesin.


 

Atatürk’ün gençliğe hitabesi ve 18 yaş!
Yeni anayasa taslağında 18 yaşa da seçilme hakkı veriliyor. Bu maddeyi yutturmaca diye kökten ret edenler var. Bu görüşte olan arkadaşlarla dost  sohbetlerinde tartışıyoruz. Çok radikal bir tavır sergiliyorlar, 18 yaşında milletvekili olur mu diyorlar?
Ben de niye olmaz diyorum.
Eğer bir insan gerçekten Atatürkçüyse, onun gençliğe hitabesinden hareketle 18 yaşa verilecek olan seçilme hakkını savunmalıdır. Atatürk, gençliğe hitabesinde bu denli önemli görevler verdiği gençliğin TBMM’sinde yer almasının ne sakıncası var.
Sözde değil özde Atatürkçü olmak gerekiyor.
İşine geldiğinde Gençliğe hitabeyi bayraklaştır, işine gelmediğinde 18 yaşında milletvekili olur mu de?
Oysa Atatürk, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler derken, gençliğe önemli sorumluluklar yüklüyordu. Ve muhtaç olduğu kudretin, damarlarındaki asil kanda olduğunu söylüyordu. Şimdi  o gençlikte,  asil kan yok mu?
ZAYTUNG