Geçen yazımda; dünyayı değiştirmeyi başaranların değişikliğe kendilerinden başladığını ifade etmiştim.Kendimizdeki ufak bir değişim aslında tüm yaşamımıza yansıyan ve geleceğimize ışık tutan bir enerji yayar.

Bunun için öncelikle yaşama baktığımız penceremizi değiştirmeye niyet edebiliriz.Bununla ilgili güzel bir hikaye var sizinle paylaşmak istediğim; genç bir kız sürekli hayatın
 zorluklarından ve sıkıntılarından  şikayet edip duruyormuş. Bir problemi çözer çözmez karşısına bir başka problem çıkıyor ve sürekli mücadele etmek zorunda kaldığından yakınıyormuş.

Genç kızın aşçı olan babası ona bir hayat dersi vermek için  bir gün onu mutfağına  götürdü ve üç ayrı cezveyi su ile doldurup ocağa yerleştirdi. Cezvelerden birinin içine kahve, diğerine patates en sonuncusuna da yumurta  koydu ve kızıyla birlikte beklemeye başladılar. Bir müddet sonra cezvelerin altını kapattı ve kahveyi bir fincana koydu.

Patates ve yumurtayı da bir tabağa yerleştirdi. Ve kızına onları incelemesini söyledi.Genç kızın gördüğü ezilebilen bir patetes,katılaşmış bir yumurta,ve lezzetli bir fincan kahveydi.Babası kızına patatesin ,kahvenin ve yumurtanın aynı sıkıntıyı yaşadıklarını yani kaynar suyun içinde kaldıklarını söyledi.Ama her birinin bu sıkıntı karşısında farklı tepki verdiğini anlatmaya çalıştı.Patates ilk başta çok sert ve tavizsiz gözükürken, sıkıntı karşısında yumuşamıştı ve güçten düşmüştü. Yumurta kırılgandı ama sıkıntı karşısında kaskatı kesilmişti. Ama kahve  başkaydı ;kaynar suda kalınca kendisini değiştirdiği gibi suyun lezzetini de değiştirmişti ve ortaya tamamen bambaşka bir  lezzet çıkmıştı.

Ve baba kızına şunu sordu;’’Bundan sonra sen bir sıkıntıyla karşılaştığında nasıl tepki vereceksin?Sen hangisisin?Patates gibi ezilecek misin?Yumurta gibi kalbini mi katılaştıracaksın?Yoksa kahve gibi başına gelen her olayda duygularının olgunlaşmasına ve hayatına lezzet katmasına izin mi vereceksin?

İşte maalesef yaşama  hazırlarken ;çocuklarımıza kahve olmayı öğretemediğimizden başarısızlık kapılarını çalıyor.Hedeflerinin önüne en ufak bir engel çıktığında ya patates gibi eziliyorlar,ya da agresifleşip yumurta gibi kaskatı oluyorlar.

En büyük görev burada biz anne ve babalara düşüyor.Bunun en önemli anahtarı da EMPATİ kurmaktır.Bizlerin çocuk yada genç  olduğu dönemle, şu an arasında dağlar kadar fark var.O yüzden değişime ilk olarak kendinizden başlayın ve çocuklarımızın yaşadıkları deneyimleri asla kendinizinkilerle karşılaştırıp sonuca varmayın. Empati kurun.Tarihten onunda rol model alabileceği hayallerine ve hedeflerine ulaşmayı başarmış kişilerden bahsedin.

Unutmayın ki hedefi olmayan insan asla başarılı olmaz.

Sevgilerle…

Ayşe Acun ERKULOĞLU

YAŞAM VE ÖĞRENCİ KOÇU