Gelin en başa gidelim..

Sezon başı kampına...

Yer Slovenya..

Savunma da fizyoterapist Gökhan, orta sahada Uğurcan..

Gençler doluşmuş takıma..

Takımın ağabeyleri denilen isimler sorumluluktan uzak farklı bir ruhta..

Karaman var gücüyle çalışıyor ama ortada ne transfer var ne de bir düzen.

Sesini çıkarmıyor belki ama içinde fırtınaların koptuğu o kadar belli ki..

Biz bile kendimize acaba diye sorarken onun düşünceleri yüzüne vuruyordu..

Tüm bu yaşananlar arasında aradan Abdülkadir Parmak, Yusuf Yazıcı, Abdülkadir Ömür, Hüseyin Türkmen ve Uğurcan Çakır gibi genç fidanlar parıl parıl parlıyor..

**

Geçmiş yılların aksine öze dönüş isteyen, maliyeti düşürmek isteyen bir yönetim ile karşı karşıyaydık..

“Çoluk çocuk doldurdular takıma” dediler..

“İngilizlerin güldüğü adamı aldık” dediler..

“İsrail’in ne başarsı var oradan futbolcu mu alınır” dediler..

Yorumlarla hep küçümsendi takım hem de futbolcuları daha izlemeden…

**

1 milyarı aşan borcun altına elini değil kafasını sokmuş bir yönetim kurulu ve zar zor maaş olan oyuncu grubu..

3-4 sende yapılacak düzenlemeler 1 yılda apar topar yapıldı. Eksiklik aksalıklar da olmadı değil.

Böyle bir şey daha önce yaşadı mı Trabzonspor?

Bu şartlar altında takımda ne hoca kalırdı ne de oyuncu…

Tüm bu yaşananlara rağmen başta Ağaoğlu, yönetim kurulu üyeleri ve Karaman dirençlerini kırmadı.

Bazen sinirden tırnaklarını kemirdiler, bazen de kan kusup kızılcık şerbeti içtiler.

**

Stadyumunda bile kiracı olan aylık 1 milyon lirasını buraya veren Bordo Mavililer ülkedeki ekonomik krizin patlamasıyla beraber daha da fakirleşti. Sezon başı kampında biz şahittik, hemen hemen herkes “bu takım düşer abi ya” diyordu.

Devre arasını 2. olarak tamamlayan takıma transfer yasağı bir kroşe vurdu.

Abandone olan takım yine kendi evlatları ve en az Trabzonlular kadar Trabzonlu ruhuna sahip olan yabancıları ile bu darbeleri atlattı. Kıt kanat geçinen kulübün oyuncuları önlerine çıkan yüzlerce engeli sahada aldıkları sonuçlarla gösterdikleri tevazuyla yıktı geçtiler.

Şimdi Avrupa kupaları garanti hale geldi. Nereden nereye diye bakacak olursak seçim oldu, ardından bir seçim daha, sonra tüzük seçimi, daha sonra kadro dışılar, hakem kararları vs. vs. vs…

**

Neresinden bakarsanız bakın bu sezon Trabzonspor’un yaptığı bu başarı tarihi bir başarıdır ve hakkı verilip yöneticisinden hocasına futbolcusuna, personeline kadar takdir edilmelidir. Diyeceksiniz ki hatalar olmadı mı?

Yine ezilen camia Trabzonspor oldu, idari personellerin hataları oldu, yöneticilerin hataları oldu ancak bu yönetimin arzusu belli çalışmaktı, doğru strateji ile doğru sonuçlar alındı. Şimdi önümüzde Avrupa Ligi var, yeniden ait olunan arenaya çıkılıyor.

Bu Trabzonspor, sezon başındaki Trabzonspor, devre arası sakatlıklarıyla transfer yasaklarıyla cebelleşen bu Trabzonspor şayet Avrupa Kupası’nda guruplara kalırsa çok büyük bir başarı elde etmiş olacak. Keza saha içerisinde göstereceği bu başarı kulübün kasasına da yansıyacak.

Yaklaşık 10 milyon Euro’ya kadar bir kazanç elde edilmiş olacak. Tabi bu sahne sponsorluklara da gebe olacak.

Yani neresinden bakarsan bak kardır.

Oyuncunun değeri kulübün prestiji yeniden artacak. En azından UEFA kulüp sıralamasındaki yeri değişecek. 126. sırada bulunan bir takıma haliyle global şirketler sponsor olmaz..

Trabzonspor’un bir altında Osmanlı, Limasol, Lech Poznan, Hajduk Split, Rosenborg gibi takımlar var.

**

Akşam evinde güzel bir yemek yiyerek ziyafet çekmek istiyorsan önce malzemelerini iyi seçeceksin..

Malzemelerin kötüyse o ziyafet olmaktan çıkar eziyete girer..

Sonra aşçılığına güveneceksin..

Ne kadar iyi malzeme getirsen getir onu harmanlayacak olan yetersizse o ziyafet yine eziyet olur..

Ee bakıyoruz malzeme iyi..

Ee bakıyoruz, aşçı olan malzemeleri iyi harmanlıyor.

Malzeme kötü olduğu zaman da dahi elinin ayarı iyi..

Bazen bu durumda tuz fazla kaçıyor da olsa malzeme yetersizliği karşısına çıkıyor..

Her şeye rağmen, yemek yapma vakti için şuan erken..

Ancak Avrupa Kupası’na matematiksel olarak kesinleştiği noktada eksiklikler giderildiğinde, mali açıdan biraz da rahatladığımızda Trabzon usulü eşiz bir lezzet tadacağımızdan kuşkum yok..