Bugün değişik bir yazı ile huzurlarınızdayım.

Çünkü genellikle yazıyı yazdıktan sonra başlığı bulmaya çalışırdım. Bu kez önce başlık çıktı devamında yazıyı şekillendirdim.

Bir meslektaşımla sohbet ederken çıkan başlığı sosyal medyadan paylaştım, altına gelen yorumlarda yazımın konusunu belirledim.

 Turist dağın arkasında mı? Başlıklı yazımın devam niteliğinde olan yazıda Trabzon turizminin gerçekleri ile yüzleşmeyi ve yüzleştirmeyi hedefliyorum.

Amacına ulaşan bir yazı olması umudu ile vira bismillah…

İLK OLARAK SEZONUN KISALIĞI İLE BAŞLAYALIM.

Şehrimizde sezon çok kısa.

Bilinenden, söylenenden, konuşulandan yazılandan ve çizilenden çok kısa.

Sadece 45 gün.

Algıda sezonumuz Mayıs ayında başlıyor gibi görünse bile, plansız büyümemizden dolayı turizm dinamiklerinin turistle verimli bir biçimde buluşması 45 günlük dilimde gerçekleşiyor.

Bu 45 günlük turizm sezonumuz; kurban bayramı sonrasındaki hafta ile başlıyor ve Ağustos ayının 15. günü bitiyor.

Sizler bu 45 günün haricindeki günlerde de turist görürsünüz ancak gördüğünüz o turistlerin sayısı; yatak sayısı 50-60 binlerle ifade edilen konaklama tesislerine, resmi sayısı 300’e yaklaşan ancak kayıt dışı ile sayısı tahmin edilemeyen seyahat acentelerine, sayılarını bilemediğimiz araç kiralama firmaları, restoranlar ve hediyelik eşya satış işletmelerine fayda sağlamıyor.

An itibari ile Haziran ayının 15. Gününü geride bıraktığımıza göre Ağustos’un 15’ne yani sezonun bitmesine sadece iki ay kaldı.

İKİNCİ DERDİMİZ PLANSIZ BÜYÜMEMİZ.

Araştırmadan, hesaplamadan, bilmeden yapılan yatırımlar.

Şehrimizde turizm yatırımlarını turizm master planı değil adeta şehir efsaneleri yönlendiriyor.

Unutmadan birde makam efsaneleri var! Onların da hakkını teslim edelim.

Biraz yoğunluk gördüğünde Trabzon’da tüm oteller dolu açıklaması yapanlar, turist sayılarını bol keseden sallayanlar ve turizm gelirlerini ülke bütçesi ile yarıştıranların katkılarını unutmamalıyız.

Hal böyle olunca;

Tüm oteller dolu, bir milyon turist gelmiş, 1,5 milyar dolar ciro yapmışız düşüncesine;

  • Falanca kişi dairesini kiraya vermiş bir ayda beş yüz bin lira kazanmış,
  • Falanca kişi bir araba almış parasını bir sezonda ödemiş,
  • Falanca kişi mısır satmış daire almış efsaneleri de eklenince yapılsın konaklama yerleri, kiralansın villalar, kurulsun bal-mısır tezgahları, açılsın hediyelik eşya mağazaları, açılsın acenteler ve alınsın arabalar!

Ya arkadaş yapılsın yatırımlar ama Allah rızası için biraz biraz bilinci yapılsın.

2022 yılında D2 yetki belgeli araç sayımız 1458 iken 2023 yılında bu sayı 3302’e ulaşmış. 

Araç sayısı iki kat artmış. 

WhatsApp Image 2023-06-17 at 09.40.09 (1)

Geçen yıl 220 olan seyahat acentesi sayımız bu yıl 300’lere yaklaşmış. 

WhatsApp Image 2023-06-17 at 09.40.08

2022 yılında 88 olan D2 yetki belgeli firma sayısı 88 iken 2023 yılında bu sayı 139’a çıkmış.

WhatsApp Image 2023-06-17 at 09.40.09 (2)

Paylaştığım verilerde 2022 ile 2023 yılları arasındaki artışın diğer yıllara göre orantısız olduğunu gözlemleyebiliyoruz.

Neden biliyor musunuz?

Bir önceki yazımda da paylaştığım gibi geçen yıl pandemiden çıkmıştık ve Suudi kapısı kapalıydı.

Suudi kapısı Temmuz ayında açıldı, bu durum talebi artırdı ve fiyatları yükseltti.

Bunu gören herkes yatırım kararı aldı.

Belli ki özellikle de arabaya yatırmışlar.

Bu yıl geçen yılın iki katı fazla aracımız var. 

Açılımı şu ki; bu yıl,  geçen yıl gelen turist sayısının iki katı fazla turist gelmezse araç piyasasında hüsran var. Yoruma kapalı bir durum. 1+1=2 kadar basit bir hesap.

Depremin ölçülemeyen etkisi, doların yükselmesine rağmen enflasyonist ortamdan dolayı çekim gücümüzün azaldığı ortamda turist sayımızı geçen yılın iki katı oranında artıramayacağımıza göre ACİL AKSİYON almamız gerekmektedir.

Kamu ve özel sektörün bu manzara karşısında kaybedecek bir dakikası bile yoktur.

Kamu; denetimleri tüm kurumlarla koordineli ve etkin yapmalıdır.

Uzun vadede turizm master planını birinci önceliği yapmalı, yatırımları kontrol altına almalı ve en önemlisi veriye dayanmayan manipülatif açıklamalar ile sektöre zarar vermemelidir.

Yatırımcılar fizibiliteyi öğrenmeli, şehir efsaneleri ile hareket etmemeli ve turizm yatırımında ısrarcılarsa şehrin turizme yönelik ihtiyaçlarını tespit ederek o alanlara yatırım yapmalıdırlar.

Sektöre yıllarını vermiş konaklama tesisleri ve restoranlar panikten uzak, istikrarlı ve alacakları profesyonel kararlar ile sektörü sürüklemeli ve örnek olmalıdırlar.

Seyahat acenteleri belgelerine sahip çıkmalı, hatır ya da para karşılığında seyahat acenteliklerinin gücü olan belgelerini üçüncü kişililere vermemelidirler.

Umutlarımızın yeşil kalması dileği ile…

Kalın sağlıcakla.