Öncelikle ‘Terbiye’ kelimesinin anlamını yazalım da sonra ‘sen bizim genel başkanımıza nasıl terbiyesiz dersin, sen kimsin, hain’ gibi sözlerle muhatap kalmayalım…

Terbiye eşittir eğitimdir…

Terbiye eşittir görgüdür…

Siz hal ve hareketlerinizde davranış ve ifadelerinizde görgü kurallarına uymaz eğitimsiz sokak ağzı ifadeler kullanırsanız, size terbiyeden mahrum olan yani TERBİYE-SİZ tanımını kullanabilirler. 

İşte bizim siyasette de görgü ve eğitimden yoksun sokak ağzı bir üslup almış başını gidiyor…

Siyasette yanlış yapmak huy olmuş…

Millete örnek olacak insanlar, milletin ayıpladığı bir dil kullanıyor. 

Argo diliyle siyaset maalesef son 20 yıldır daha yaygın ve bu dil tabanda değil ülkenin tavanında hüküm sürüyor…

Ve sorunları konuşmak tartışmak, çözüm önerilerini dinlemek, doğru olana hak vermek, yanlış olanla ilgili doğrusunu söylemek yerine, herkes birbirini düşman ilan ediyor… 

Bir görüşteki insanlar; karşı görüşü dinsiz, Allahsız, kitapsız, Kur'an'sız, Osmanlı düşmanı görebilirken; 

Farklı bir görüşteki insanlar ise karşı görüşü; Laiksiz, Cumhuriyet rejimi karşıtı, Atatürk düşmanı, Osmanlı hayranı görebiliyor…

Derler ya al birini vur ötekine… Siyaset bu şekilde ilerliyor. 

Gelişen olayları konuşalım, yapılanları görelim alkışlayalım, eksikleri tartışalım yok. 

Sen dindarsın, sen ise alkoliksin... 

Ülkenin çivisi çıkmış sanki…

Bakın bugün gelinen duruma. 

Yahu #ölmüş diye açılan hashtagın altına yapılan yorumlara baktım. 

Yuh dedim, yazıklar olsun dedim… Ayıp az gelir, edepsizlik az gelir, şerefsizlik az gelir…

Adam alem masasını paylaşmış 'boşuna mı kurdum bu masayı' demiş…

Dinimiz düşmanının başına kötü bir şey geldiğinde 'oh oldu' demenin bile tövbe istiğfar gerektirdiğini emrediyorken bu nasıl bir kin, bu nasıl bir nefret, bu nasıl bir cehalettir…

Ben hep derim, insana dünyasında kıymet vermedikten sonra arkasında milyonlarca methiyeler dizsen nafile. Biri birinin ardından kötü konuştuğunda hep derim öldüğünde sakın arkasından göz yaşı döküp ona methiyeler dizme diye. Bu samimiyetsiz, bir pişkinlik geliyor bana…

Bakın ekonomide her geçen gün paramız değer kaybediyor, geri gidiyoruz hem de süratle… Bunun en büyük nedeni üretim toplumundan, tüketim toplumuna çok hızlı bir şekilde geçiş yapıp ilerlememizdir. 

Öylesine hunharca ve lüks tüketiyoruz ki yetmiyor ve aldıklarımız rağbet gördükçe fiyatı yükseliyor. Rağbet ettiklerimizin hepsi de ithal mal olunca döviz kuruna bağlı olarak durdurulamaz bir hale geliyor…

Dolar 10 TL'yi devirmiş, kimse nasıl oldu, niye oldu, nereye gidecek bu iş, ne yapmalıyızı konuşmuyor, tartışmıyor…

Eleştirenlere provokatör diyorlar, normal karşılayanlara yalaka!

Milletvekili kameraların önünde, bir vatandaşın, (bırakalım şehit yakını olmasını) bacısına yekten küfür ediyor hem de öyle böyle değil…

Bakıyorsunuz, parti grubu neredeyse adamı alkışlayacak. Kimisi, adamı eleştirenlere küfür edecek dereceye gelmiş.. 

Terbiyesizlik almış başını gidiyor. Bu adamın sokağa çıkamaması gerekirken çıkmış bir de açıklama yapıyor. YUH ki ne YUH…

Genel başkanların ağızları, liderlere yakışmayan sokak üsluplarıyla dolu… 

Duymadığımız nezaketsizlikte, işitmediğimiz lafları bir bayan siyasetçiden hem de genel başkandan duyuyoruz…

Aynı genel başkana başka bir partinin genel başkanı aynı nezaketsizlikle ‘Fosforlu cevriye' gibi ağır imada bulunan yakıştırma yapabiliyor. 

Başka bir genel başkan ise kameraların karşısında tüm Türkiye’nin gözüne baka baka “Erdoğan, milletin anasını belleyenlerin adayıdır” diyebilmektedir…

Bu siyasi söylem nezaketsizliğini kar topu gibi büyüdüğü bir ortamda birileri uyarmayı, sakinleştirmeyi değil yangına benzinle gitmeyi tercih ediyor…

Yanlışı eleştirmek yerine de 'Siz de sövdünüz, siz de ananı da al git dediniz' deniyor. 

Bunlar yaşanırken herkes sustu mu sanıyorsunuz, hayır Türkiye yine ayağa kalktı… 

Ananı da al git denildiğinde bu tavrın ne kadar yanlış olduğunu defalarca dile getirmedik mi? 

Ama yok, çirkinliğe çirkinlikle cevap vermek adet haline gelmiş. 

Kimin çirkini daha büyük yarışına girilmiş. 

Sosyal medya seviyesizliği de bu çirkinliğe, çirkefliğe çanak tutuyor…

EDEP YAHU…

Çocuğunuz söylediğinde sinirlenerek ‘ne diyorsun sen…’ diyeceğiniz şeyleri genel başkanlarınız söylediğinde tebessüm ediyor, alkışlıyorsunuz, savunuyorsunuz…

Ne kadar çirkinleşti bu siyaset 

Ne kadar nezaketsizleşti…

Bir partinin genel başkanı Cumhurbaşkanını ziyaret ediyor. Kimse ziyarette ne konuşulduğunu konuşmuyor, bir koltuk meselesi insanların 2-3 gününü alıyor ana haber bültenlerinde…

Kimi elini nasıl tuttuğuna bakıyor, kimi ayağını nere koyduğuna. 

Belli ki referandum ve seçimler yaklaştıkça bu terbiye-siz siyaset dili ağırlaşarak devam edecek…

İsteriz ki nezaketli olalım, tepede olmayacak belli, o zaman buna tabandan başlayıp tavandakine örnek olalım…

Bu milleti daha fazla germeyelim, dışarıda o kadar kuyumuzu kazan varken milleti içeride birbirine düşürmeyelim… 

Yanlışa, benim adamım onun adamı olarak bakmadan hep birlikte yanlış diyelim…

--------------------------------------------------

Berrak bir gönülden kirli su akmaz.

Güzel bir ruhtan kötü söz çıkmaz.

Hayatta her şey ters gidiyorsa, bil ki sen ters yöne girmişsin.

--------------------------------------------------

Şems-i Tebrizî