Fatih Sultan Mehmet İstanbulu feth ettiği zaman Tarihe not düşen şu ünlü söylemde bulunmuştur."Trabzon feth edilmedikçe İstanbulun fethi çok anlam taşımaz".Zira o dönemde pontus imparatorluğunun başkenti olan Trabzon ipek yolu ticaretinin geçtiği güzergah üzerinde bulunmakta ve Trabzonun bundan önemli ekonomik geliri olmakta ve aynı zamanda merkez üssü konumunda bulunmakta idi.Yani Trabzon bu anlamda ticari sirkülasyonun hinterlantını oluşturmakta ve İstanbul İğne adadan Artvin'e (Livane) kadar olan zonda güneye açılan tek ticaret kapısı bundan geçtiği için çok önemli bir konumda bulunmaktadır.Trabzonun ekonomik anlamdaki stratejik önemini daha 21 yaşında gören Fatih işte bu yüzden Trabzonda oluşan bu değeri Osmanlı topraklarına katmak için bugün yaşadığımız ilimizi 1461 yılında yani istanbulun fethinden 8 yıl sonra Osmanlı topraklarına kadarak buranın şehzadeler şehri yani kadim kent olmasını sağlayarak biz torunlarına bırakmıştır.

Şehir her yönüyle gelişmiş güçlenmiş ve bu süreç cumhuriyetin ilanından sonrada bir çok kazanımlar elde ederek Bölgesinde tüm kaynakları ile etki alanı oluşturmuş ve yerelden kaynaklı genelde de ciddi bir misyon kazanarak yıllar boyu bu ağırlığını hem hissettirmiş ve hemde gelişmeye devam etmiştir.İlk nüfus sayımı yapılan 1927 yılında il nüfusu 293055,ikinci nüfus sayımında (1935) 359791,üçüncü nüfus sayımı1945(395384) ve 1950 de ise nüfus 420279 olarak gerçekleşmiştir.Son nüfus sayımı baz alındığında aradan geçen 72 yıl içerisinde il nüfusumuz (816684-420279) sadece 396405 artmış olup, yıllık ortalama artış ise 5506 olarak gerçekleşmiştir.

Demografik açıdan aleyhimize olan bu durum aynı zamanda ilde bir kırılma noktasının da başlangıcı olmuş ve Trabzon yeni ,yeni kazanımlarda bulunamamış işte göç olgusuna böyle başlamıştır.Bu durum o günden bu zamana ilde fakirleşme gittikçe artarak oransal manada 0/0 60'ların üzerine çıkarak derinleşen bir mağduriyet yaşanmaktadır.Trabzon halkı bunu hak etmediği halde sektörel bazda üretimler genele yapılmadığı gibi yıllık gayrisafi milli hasılanın önemli bir kısmıda çeşitli kanallardan il dışına çıkmakta katma bütçeden gelen paralarında nerelere harcandığı da bilinmemektedir.İşsizliğin arttığı ilimizde genç jenerasyonun artık Trabzonda durmak istememesi gibi çok önemli bir riskte gittikçe artmakta bu durum ilin geleceği açısından kabullenilecek bir manzara olmadığı gibi iç dinamiklerin yani insan kaynaklarının azalması açısındanda ciddi bir tehlikedir.

Bunların ötesinde ilin birikimleri üzerine kenarına hiç bir yatırım konulmadan satılmış bu kurum ve kuruluşlarda çalışanlarda azami derecede mağdur olmuş ve işsiz kalmışlardır.İstihdama yönelik bir faaliyet olmadığı gibi fındık ve çay üreticisi de sınırlı gelir kaynakları ile geçinmekte ciddi sorunlar yaşamakta ancak kimsede bu konulara ses çıkarmamaktadır.Yani Trabzon osmanlıdan cumhuriyete geçip insanlarını uzun yıllar mutlu yaşatmayı başarmış ancak Fatihin 1453 yılındaki öngörüsü aradan 568 yıl geçmiş olmasına rağmen hala kendi yönünü bulmada pusulasını kaybetmiştir.

Açıkcası bugün Trabzon sahipsiz olup,bu yüzden yüz yılını boşa harcamış umarım ikinci yüz yılını sanal tartışma çıkmalazlarına girmeden akılcı projeksiyonlarla İlimizin geleceği refah,mutluluk ,göç olgusu yaşamadan ve en önemlisi yerel ekonomik imkanların kendini hissettirdiği dönemin başlaması sağlanmış olur. Bunun içinde ileriye doğru uzanan yılları planlarken kaybedilen yüz yıldan ders alınmazsa yeni bir yüz yılada telafisi mümkün olmayan zararlarla başlamış olur.

SONUÇ OLARAK TRABZON ŞİMDİDEN YENİ BÎR YÜZ YILI HAYATA GEÇECEK ŞEKİLDE ACİLEN PLANLAMALIDIR.