Trabzonspor zorunlu olarak farklı oyun kimliğiyle çıktığı mücadelelerden Abdullah Avcı önderliğinde puanlar çıkarmaya devam ediyor. Avcı’nın en başarılı olduğu savunma futbolu meyve veriyor ama ekran başındaki Trabzonsporlunun da adeta canı çıkıyor. 

Trabzonspor’u abluka altına alan Hatayspor’un maçı tek kaleye çevirmesi, neredeyse topu hiç Trabzonspor’a vermemesi akıllara “Ligin yeni takımını nasıl böylesine futbol oynarken, şampiyonluğu kaçıran takım nasıl bu kadar kötü” yorumlarını beraberinde getirdi.

Burada bizim en başından beri vurguladığımız kadro mühendisliği göz önüne çevrildi. Futbolda kalıcı kaliteyi belirleyen en önemli unsur oyuncu kalitesidir. Altyapınız dünyanın en üretken fabrikası bile olsa verebileceği katkı bellidir. Bu sebeple bu oyuncu kalitenizi en üst düzeyde tutabilmenin yolu oyuncu transferinden geçmektedir.  Bu noktada doğru bir planlama özellikle Trabzonspor ölçeğindeki takımlar için olmazsa olmaz ihtiyaçtır. Oyuncu seçimi ihtiyaçların belirlenmesi ihtiyaçlara uygun oyuncu seçimi araştırma süreci ve hızlı hareket transferde başarının kağıt üzerindeki sırlarından…

Uygulama noktasında operasyonel hız yani belirleyen oyuncuları doğru zamanda hızlı bir şekilde kadroya katmak bu işin can alıcı kısımlarından biri… Trabzonspor bu kağıt üstünde hangisini doğru yaptı bu sorunun cevabını sizlerin takdirine bırakıyorum. 

Hatay’ın nerede doğru yaptığını inceleyelim…

Lige yükselen ilk takım olan Hatayspor’un başlıca tercihi ligin yapısına uygun transferler oldu. Nedir bu ligin yapısına uygun transferler. Fizik gücü yüksek, dayanıklı oyuncular. Ayrıca belli ölçüde temposu olan belli bir noktaya kadar getirebilecek isimler. Tabi bu isimlerden üst düzey beklentiler yok. Bakıldığında üst düzey isim olarak Diouf göze çarpıyor. Premier Lig ve Bundesliga görmüş üst düzey isim, kadro dışıları da olmuş.  Bu riski alabiliyorlar. Orta saha oyuncularını ligin profiline uygun seçip fizikli isimler tercih edilmiş.  

Belli ki bir plan programlama dahilinde bu tercihler yapılmış. Alınan oyuncuların tamamına yakını 10 maç bandını geçmiş durumda. Bakıldığında somut bir şekilde doğru iletişimin sonucunda böylesine bir ekibin kurulduğunu görüyoruz. Bu oyuncuların bedellerinin yok denecek kadar az olması da yönetim, teknik heyet ve scout ekibinin ne denli doğru politika izlediğini bize sunuyor. Hedefleri ve kimliğini bilen bir takıma şahit olduk.

Trabzonspor’un ise baş sorunu olan orta sahaya gelindiğinde ise asıl sorun patlak verdiğini görüyoruz . Taraftar, medya baskı üstüne baskı yapmasına rağmen orta sahada sadece Parmak, Flavio ve Baker’ın ve sezonu kapatan Trdonsen’in olduğunu görüyoruz. Onun da dönmesinin oldukça zor bir ihtimal olduğunu ifade edelim.  Sadece 3 isim. Totalde 40 maç ve sadece 3 isim. Hiçbirisi net bir orta saha değil. 3’ü de orta saha yan parçaları… Yani direnci düşük, net bir orta saha değiller, merkezdeki oyuncuyu tamamlayan yan parçalar… Buraya kalite katmadığın sürece eskiksin ve olmaya devam edeceksin. Burada da Abdullah hocanın bahsettiği “kadro mühendisliği” açıklaması doğru planlama ve oyuncu tercihi konuları ortaya çıkıyor. 

Trabzonspor’un devre arasında bu tercihlerini iyi belirlemesi gerekiyor. Sezon başındaki gibi herkesin kafasına göre yapılan ahbap-çavuş ilişkilerini bir kenara bırakıp adımlar atılması gerekiyor.

Çok iyi oyuncu alabilirsin, ama oynayacağın formatta, takımın yapısına uygun doğru isimler olmadıktan sonra hiçbir anlam ifade etmiyor. Stoper alınırken diğer stoperlerin hesabını yapmak lazım, bek açık ikilisi, 10 numara santrfor ikisi birbirlerinin eksiklerini tamamlayabiliyor mu bunu göz ardı etmemek gerekiyor. 

3’ün 5’in hesabının yapıldığı bu günlerde “şu ucuzmuş, bu bedavaya getirdi, ya bu 2. Sörloth olacak” mantığından bir an önce kopmak gerekiyor.