Ateş  düştüğü  yeri  yakar !

Engelli bir çocuğa sahip olmak suç değildir. Toplumda  engelli oranı %10 -20 civarındadır. Dolayısıyla  toplumun  yaklaşık yarıya yakınını oluşturan engelli  aileler  bulunmaktadır.  Engelli  ailelerin  yaşadıkları zorluklar  psikolojik  durumları aynı zamanda toplumun ruhsal yapısını etkilemektedir.
Engelli Aile:
Toplumun en küçük birimidir aile. Çocuk ailenin bireyi, anne ve baba için gelecekteki hayali, inşa ettiği eseridir. Hayatın anlamıdır,  ülke için geleceğin yöneticileri, kurtarıcıları, güvencesidir. Ailenin umutları, hayalleri, beklentileri gebelikle başlayan yeşeren tohum gibidir. Filizlenip büyümesi beklenirken  alınan bir haberle susuz kalır ekilen tohumlar  kurumaya yüz tutar gönül bahçeleri, planları değişir ailenin, anne işinden ayrılır, baba evi terk eder, boşanmalar , şehir değişiklikleri olur,, maddi ve sosyal destek aranır, kaygı ve stres artmaya başlar.
Engelli Olma Sebepleri:
Bilgi eksikliği
İrsi, genetik yatkınlık
Doğum öncesi(gebelik süreci) ,doğum esnası ve doğum sonrası sebepler.
Sebep neyse odur ! Olan olmuştur! Suçu kendinde aramak kişiyi yapılacaklar noktasında harekete geçirmektense yerinde saymaya hatta ruhsal açıdan geriye itecektir. Gerçekçi beklentilerle engellinin yararına olacak faaliyetlere geçmek gerekir.
 Yaşanan Engeller:
Psikolojik engeller: Kendisi, ailesi ve toplumdaki sorunlarla değişkenlik göstermekle öfke, kaygı ve depresyon meydana gelir.
Maddi engeller: Devlet, aile ve akrabalar açısından maddi engeller.
Fiziksel engeller: Yaşam alanındaki yollar, kaldırımlar,parklar, bahçeler ,meydanlar, merdivenler, otobüsler, alt-üst geçitler, binalar, hastaneler, okullar, devlet daireleri  vs…
Sosyal engeller: İş bulma ve iş yerinde istenmeme, insanlar tarafından isteneme
,yetersiz görülme, acınma vs.
Engelli Çocuk ve Annesi:
  Anne ve baba engelli bir bebeğe  sahip olduğunda olumsuz duygular  içinde  suçluluk , reddetme ve kabullenme zorlukları yaşarlar, anne bebek arasında bağlılık kurma güçleşir. Bebek için önemli olmakla beraber 0-2 yaş arasında bağlanma anne için daha da önemli olmakta ve annenin de ihtiyaçlarının giderilmesi gerekmektedir. Yani engelli çocuk  ve annenin  ilgiye  okşanmaya sevilmeye desteklenmeye ihtiyaçları artar.
Annenin kafasındaki sorular olumsuzluğu daha da derinleştirebilir. Nasıl büyüyebilir? Evlenebilecek mi? Benden sonra ne olacak? Süreçte anneye yalnız olmadığını hissettirmek  gerekir. Burada babaya kardeşlere akrabalara toplumdaki insanlara ve sosyal devlete görevler düşmektedir
Engelli Bir Kardeşe Sahip Olmanın Getirdiği Psikolojik Durumlar:  
 
Engelli bir evlada sahip ailelerde ve kardeşlerde süreç içinde öfke hayal kırıklıkları beraberinde gelir. Kardeşlerin engelli kardeşlerine geliştirdiği durumlar olumlu ve olumsuz olarak görülür.
Olumsuz olanlar: Kızgınlık, kıskançlık, düşmanlık, suçluluk, üzgün olma, korku, utanma, sıkıntı ve inkar etme.
Olumlu olanlar: Bireysel farklılıklara ilişkin anlayışlı olma, duyarlı olma, sorumluluk, yeterlilik gelişimi daha iyi ve hoşgörülü olma hali gelişmektedir.
Ailenin Yaşadığı Psikolojik  Aşamalar :
     1.Aşama: Şok ,inkar, depresyon
     2.Aşama: Öfke kafa karışıklığı suçluluk
     3.Aşama: Pazarlık kabullenme uyum sağlama
 
Şok : Ağlama, etrafa tepkisiz kalma, konuşmak istememe, çaresizlik  
İnkar: Birçok uzmana gidilerek çocuğunun normal olduğuna ilişkin kanıtlar aramaya çalışır, gerçeklikten kaçar.
Depresyon :Artık hiçbirşeyi anlamı yok şeklinde düşünmeye başlanır. Gelişen yas duygusuyla etrafıyla olan ilişkilerinde içe kapanma başlar.
Öfke-kafa karışıklığı: Herşeyiyle ilgilenirken yorgunluk , çaresizlik, bazen ’ keşke hiç olmasaydım’ düşünceleri diğer yandan en iyisini yapmak için gayret içinde olurlar.
Öfke öncelikle neden ben? Şeklinde kendisine sonrasında ilgili olmayan kişilere doktorlara, eğitmenlere, yöneticilere yöneltilir.
Suçluluk: Neden bizi buldu? Allah tarafından cezalandırıldık? kendilerini ya  da eşlerini hatta onların ailelerini suçlayabilirler.
Pazarlık: Çocuğun iyileşmesi  karşılığında  veriler  vaadleri  kapsamaktadır.
Kabullenme : Engelli çocuğu artık ailenin bir bireyi olarak görmeye başlanır. Sağlıklı iş birlikçi yaklaşımlar ve çözümler aranır.
Uyum :Eyleme dönüşen kabullenme sürecidir.
NOT: Aileler genellikle inkar aşamasında takılmakta, kabullenme olan son aşamaya gelememektedir.
Zihinsel Engelli Çocuğa Sahip Annelerin Sorunları:
Zihinsel engellilik, yaşam  boyu süren, sürekli bakım tedavi ve rehabilitasyon gerektiren aileyi maddi, manevi ve psikolojik etkileyen sağlık sorunudur. Ailede maddi sorunlar, ilişki sorunları, çatışmalar, gelecekle ilgili kaygılar, suçluluk, çevreden  kaçınmalar, depresyon gibi sorunlar gelişebilmektedir. Engelli çocuğa sahip annelerde, engelli çocuğa sahip olmayan annelere göre depresyon, anksiyete ve stres düzeyinin daha yüksek olduğu bulunmuştur. ZEÇ sahip annelerdeki sorunlar sıklık sırasına göre şöyledir:
1. Çocuğun tedavisinde zorluklar 
2. Toplumun bakış açısından rahatsızlık duyma
3. Sosyal çevresiyle iletişiminde zorluklar 
4. Sosyal çevresinden destek görmüyor.
5. Kendini suçlu hissediyor
6. Kendini yalnız hissediyor
Baş etme ve çözüm önerileri:
1. Engelli durumuyla ilgili hastaya ve aileye bilgilenme verilmeli en önemli aşamalardır.
2. En önemli destek kişinin kendisidir. Güçlü, sabırlı, gerektiğinde yardım isteyen, gerçeği değerlendiren, yaşama dair her şeyin olasılık içinde olduğunu bilen, suçluluk geliştirmeyen, kendini önemli gören kişiler  olmak önemlidir.
3. Birbirini anlayan suçlamayan zaman ayıran duygu ve düşünceleri paylaşan birbirine destek olan eşlerin olması önemlidir.
4. Yakın ya da uzak akraba desteği önemlidir.
5. Devletin engelliler için kreş, okul, bakımevleri, sokak, mahalle, caddeler, otobüsler taksiler, park yerleri, araçlar, bahçeler yaşanan evlerde desteği önemlidir.
6. Engelli kardeşlerinin sahip oldukları becerileri yüreklendirmeli, cesaretlendirmeli, hatta buna öncelikle inanmalıyız. Örn ;Top oynamak isteyen engelliye  ama senin ayağın yok dememeli, yine de onunla top oynamaya çalışmak.
7. Engelli aileleri kendilerini sorumlu, köşeye sıkışmış, çaresiz görmektense, çözüm yolları arayan bireyler olarak görmelidir.
8. Umutlarınız, hayalleriniz olmalı, ancak gerçekçi olmalı! Unutmayalım ki çocuklar kendi hızında öğreniyor, sevgiyle büyüyor, makasla kesmeyi öğreniyor, yemeğin istemeyi öğreniyor bunlara konsantre olmalı kişi!
9. Eşler hayatın devam ettiğini, kendilerinin değerli olduklarını unutmamalı sosyal faaliyetler içinde bulunmalı hobiler geliştirmeli yaşamdan kopmamalıdır.
10. Anne ve babalar engelli çocuklarına fazla koruyan ve ayrıcalıklı tutum sergilememeli diğer evlatlarını ihmal etmemeli, kardeş bağlarının, ilişkilerinin gelişmesine yardımcı olmalıdırlar.
11. Aile çocuğu kabullendiğinde (sadece kabullenmek engel ortadan kaldırmaz)çocuğun eğitimle beraber göstereceği gelişme zenginleşir.
12. Okullarda devletin ve eğitimcilerin desteğiyle her sınıfta engelli çocuk bulundurulmalı ve bu şeklide engelliler hayatımıza girmiş olur. Engelli arkadaşımızı anlar, kanıksar ve onlara acımak yerine arkadaşlık kurmaya çalışırız 
13.Her çocuğun bir engelli arkadaşı olsa ne olur?
14.Engellileri hayatımıza televizyon dizileri, filmler, tiyatro, çizgi roman, kitaplar vs. beraber yerleştirmeliyiz. Onları yaşamın içinde görmeli, tanımalı, anlamalıyız. Ancak sonrasında süreç içinde  kabullenerek devam edebiliriz.
15.Çok önemli bir hususta; toplumun engellilere karşı davranışları konusunda bilgilendirme toplantıları, afişler, broşürler, gazete, internet, televizyon, radyo programları hazırlanmalı ve yayınlanmalıdır.
16.Babalar engelli çocuklarıyla ilgilendiğinde eğitim ve rehabilitasyon da daha başarılı oldukları görülmüş.
17.Engelli kardeşinin sorumluluğunu almak, normal gelişim gösteren kardeş için önemli sosyalleşme imkanı sağladığı görülmüştür.
SON SÖZLER
Engelli kardeşlerimize acımaktansa onların varlığına saygı göstermeliyiz.
Engelli vatandaşlarımızı ve ailelerinin sadece engelli haftalarında değil yılın 52 haftasında  hatırlamalı, yaşadıkları sorunları dinlemeli ve birlikte çözüm yolları üretmeliyiz.
Engelime engel olma.