Şimdilerde yeniden inşa edilen, kadınlar pazarının yapıldığı yerde, eski sebze ve meyve  halinin olduğu yıllarda,  Trabzon’un kalbinin attığı yerdi; Pazarkapı Mahallesi.

Pazarkapı’da ve sebze ve meyve halinde sabahın en erken saatlerinde gün ışımadan önce ticaret ve hareketlilik başlar. Esnaf ve esnafa hizmet edecek sektör, sabahın 03.00'nda dükkanlarını bismillah der açar işe başlar.

***

Saat 05.00’de alışverişin yüzde doksanı hemen hemen bitirir, bitirdikten sonrada alçak hasır sandalyelerde ne var ne yok muhabbetine başlarlardı.Sabahın 05.00'den sonra gelen esnafa da şaka yollu espirili bir dille, uyanda balığa gidelim denirdi.

***

Sebze ve meyve halinin girişindeki dükkanlar bizimdi.

Sülükçüoğlu Kolektif Şirketi.

Temel ve Sami Kandaz adı altındaki işletmemizde, rahmetli babam

Temel Kandaz ve Rahmetli Amcam Sami Kandaz.

Trabzon’daki hemen hemen bütün kamu kurumlarına ihale usulüyle, sebze ve meyve kuru gıda ve taahhüt işi yaparlardı.

Büyük dedem Temel Kandaz ve Dedem Celal Kandaz'dan beri, Pazarkapı’nın hemen hemen en eski esnaflarından biriydik.

Babam Temel Kandaz'da aynı zamanda Pazarkapı mahallesi muhtarlığını en uzun süre yapanlardan bir tanesiydi(20 yıl)

Resmen Pazarkapı’yla özdeşleşmiş bir aileydik. Bütün Trabzon’la her gün yüz yüze gelip konuşma tanışma imkanımız olurdu.

Nikah kıydıracaklara, şahitlik edileceklere, sünnet olacaklara, askere gideceklere, ikametgah çıkaracak olanlara ve hastanelerde hastası olup çare arayanlara,yurt dışına çalışmak için gideceklere, Pazarkapı mahallesi muhtarı rahmetli babam Temel Kandaz elinden geldiğince yardımcı olmaya çalışırdı.

***

Tanımadığımız bakkal esnaf ve üretici hemen hemen yok gibiydi. Sabahın ilk ışıklarında alışverişe gelen misafirlere, Pazarkapı’nın meşhur çöplü çayı ve yanında Erzurum kıtlama şekerini ikram etmek en çok tercih edilenlerdendi(Çayımız bile eski çay değil artık ) Çocukluğumuzun ve gençliğimizin en güzel yılları buralarda geçti.

İnanılmaz güzel insanlar tanıdık, tadına doyulmayacak güzellikler yaşadık.

Yüzlerce hatıralar ve anılar biriktirdik.

***

Trabzon’un dört bir yanından, çevre il ve ilçelerden gelen esnafların alışverişlerini yapmak için geldikleri sebze ve meyve halinde sabahın ilk ışıklarıyla birlikte alışverişteki o pazarlıkları ve bir an önce malımı alıp da gideyim dükkanıma yerleştireyim düşüncesi ve  alışverişlerdeki, saygıyı sevgiyi, hatırı, vefayı görmeyen yaşamayan bilmez, bilemez. Herkesin bir an önce malını alıp evine işine köyüne mağazasına götürme telaşını ve o curcunaları o dönemi yaşayanlar iyi bilir.

***

Ne günlerdi o günler.

***

Bütün köylerden gelen sebze, meyve, tereyağı peynir süt ve süt ürünleri (v.b.) üreten üretici pazara gelirken bize, mağazamıza uğramadan çayımızı içmeden geçmezdi.

Ne sebzeler,ne meyveler, ne süt ürünleri, aklımıza hayalimize şimdilerde sığdıramayacağımız muhteşem güzellikler.Şimdikilerle kıyaslama bile kıyaslayamazsınız.

Hele bir Holamana bostanı vardı ki,

Aman Allah’ım kabuğunu soysak, abartmıyorum kokusu 200 metre öteden hissederdin.

***

Trabzon’un köylerindeki üreticilerin, suni gübre kullanmadığı, tamamıyla sığır kemresinden yapılan gübrelemeyle ekilen tarım arazilerinden yetiştirdikleri, sebze ve meyvelerin tatlarını lezzetlerini, şimdilerde arasak da bulamayız.

***

Çevre köylerden pazara satışa gelen, o yıllardan aklımda kalan efsane sebze ve meyve süt ürünleri;

1-) Holamana Bostanı

2-) Hos Bostanı

3-) Zafanoz çileği

4-) Yalıncak karpuz ve kavunu

5-) Holamanadan gelen Mor patlıcan

6-) Holamanadan gelen çiçeği burnunda yemeklik yeşil kabak

7-) Bütün köylerden gelen çekirdekli hafif yeşilli köy domatesi(kokusu insanın burnunu kırar derler ya)

8-) Kireçhaneden gelen sarı domates

9-) Bütün köylerden gelen yeşil sivri biber

10-)Erzurum teneke koyun peyniri (bu peyniri yeni nesil hiç bilmez, üçgen dilimleriyle inanılmaz yağlı ve lezzetli bir peynirdi şimdilerde bulunması çok zorlaşsa da meraklılarına özel siparişle getirilebiliyor)

11-) Akçaabat ve Tonya Tereyağı( bu bölgenin tartışmasız en iyileridir)

12-) Çarşıbaşı’ndan gelen Amofta (minik çilek) kokusu insana mutluluk hormonu salgılatacak başka bir meyve yoktur herhalde.

13-) Argaliyadan Kestane kabağı(üreticisi o kadar iddialıydı ki en az 20 kg’dan aşağı olursa almayın derdi. İçi nar gibi kıpkırmızı çıkar tatlısı mükemmel olurdu.)

14-) Soğuksu'dan Al kiraz (Kiraz bütün mevsimlerin kraliçesidir. Soğuksudaki kendi bahçemizdeki al kirazlarımızı da tek geçerim)

15-) Yerli imansız peynir(Genelde bütün köylerde yapılır, yağlı olanlarından kuymak ve kaz kaldıran yapılır, özellikle imansız peynirden yapılan maydanozlu pidelerin tadına doyum olmazdı)

16-) Yazılı buzuli Mor patlıcan inciri (Bu inciri bulup da yiyebiyenler çok şanslı olmalı.Şimdilerde incirlerin kimyasını bile değiştirdiler)

17-) Torasan inciri (Genelde reçellik yapılır)

18-) Yomra elması(Elma deyip de geçmeyin bu elmanın eşi benzeri yeryüzünde henüz üretilmedi)

19-) Roma güzeli (Ekşi mayhoş kırmızı benekli şeker hastalarına şifa kaynağı mor elma)

20-) Kokulu siyah üzüm (Çok çeşitleri olmasına rağmen makbul olanı kabuğu kendiliğinden çıkan, kokulu olanıdır.)

21-) Ayşe kadın fasulye (Turşu yap,kavurmasını yap,zeytinyağlısını yap, yemeğini yap.ne yaparsan yap her şeye uyar)

22-) Hacı Hamza armudu(Muhtemelen o dönemlerde yaşayan kişi diktiği armuda adını vermiştir)

24-) Eğri sap Armut(Dişinizi vurduğunuz zaman suyunun bir metreye fışkırması garantili)

25-) Siyah(kara)erik. (Diğer çokça bilinen ismi, Amasya eriği, reçeli ve kompostosu en güzel olanıdır)

26-) Karayemiş (Trabzonumuzun çok özel bir meyvesidir. Salgıladığı özel rengiyle kurt girmeyen nadir meyvelerdendir, yedikçe ağzınızı ve dilinizi simsiyah yapmama gibi bir şansınız olamaz, her derde devadır. Özellikle şeker hastaları için bulunmaz bir nimettir)

***

Yazarsak daha onlarcasını yazabiliriz, benim aklıma gelenler şimdilik bunlar, diğerlerini de siz hayalinizde canlandırınız. Anılarınızı tazeleyiniz, yazımı okuyarak, unuttuğunuz bir çok şeyi hafızanızda güncelleyebilirsiniz

***

Bölgemizde yetişen endemik bitkileri ve meyvelerin çoğunu koruyamadık, elimizde kalanların bir kısmını kendimize ait arazide yaşatmaya ve diğer yok olmak üzere olanları da  inşallah koruyup gelecek nesillere aktarabilmek için uğraş veriyoruz.(Toprak, emek ister, yürek ister, sevgi ister. Toprağa ne kadar emek verirsen sana çok daha fazlasını görsel güzellikleriyle geri verebiliyor. Yeter ki bu işi severek ve isteyerek yapabilmeli insanlar.)

Yukarda ki saydığım sebze, meyve, süt ve süt ürünleri listesinin tamamının, meraklı alıcıları vardı ve hiçbiri elde kalmazdı.

İş bitti esnaf aç oldu öğleden sonra saat üç gibi, Rüştünün fırınında ve Erbaş fırınında fırınlanmış mis gibi nar gibi, kuzu kelleler,bütün Trabzon’un etini temin eden, Kasaplar kralı diye tabir edilen Kenan Kakışım'ın kadınlar pazarının ön tarafındaki sakatatçı dükkanında, Camekanlı tezgahlarda yardımcısı Halil Ağbi tarafından satışa sunulurdu. Kuzu kelleleri, Erzurum peyniri ve Holamana bostanıyla katık yapıp yemenin güzelliğini tarif edebilecek kelime henüz icat edilmedi desek abartmış sayılmam.

Kuzu kelleler meraklıları tarafından, çok kısa bir süre içersinde tükenirdi yiyemeyenler bir sonraki günü beklerdi.

***

Pazarkapı tam bir Trabzon mozaiğiydi.

Trabzon’un hiç bir mahallesinde ve hiç bir ilçesinde bulunmayan bütün güzellikleri ve sosyal yaşam birimlerini bünyesinde barındırırdı.

1-) Hanları

2-) Hamamları

3-) Fırınlarıyla

4-) Ünlü Pilavcısıyla

5-) Camileriyle

6-) Sebze meyve haliyle

7-) Toptancı ve perakendeci balık haliyle

8-) Kantariyecileri

9-) Şarkütecileri

10-) Meşhur Kelle paça ve ayak paça pişiren sabahçı çorbacıları ile

11-)Tavukçuları ve yemcileriyle

12-)Zahirecileriyle

13-)Hırdavatçılarıyle

14-)Binek hayvanlarının nallandığı hanlarıyla

15-)Süpürgecileriyle

16-)Fındık alım satım merkezleriyle

17-)Ticaret odası

18-)Ticaret borsası ile

19-)Köftecileriyle

20-)Şekerci ve lokumcularıyle,

Trabzon’un hiç bir mahallesine nasip olmayan birleştirici kavuşturucu mozaiğiydi Pazarkapı mahallesi.

+++

İstanbul'un Eminönü'sü neyse Trabzon'un Pazarkapı'sıda oydu. Ansiklopedilere sığmayacak inanılmaz güzellikler ve hatıralarımızı yaşadığımız Pazarkapı mahallemiz, şehrin imarından ve idaresinden sorumlu olanların yanlış tercihleri sonucunda zaman içinde yok olmakla yüz yüze kalmıştır.

Ne olursa olsun, koruyamadıklarımızı bireysel olarak,  yeniden yaşatabilme gayretinde olabilmemiz bizleri mutlu etmeye yetiyor.

O günler bir daha geri gelmeyecek,

Selamlar olsun,

O dönemin güzel ve anlamlı, siyah beyaz yıllarına.