TELEVİZYON KANALLARININ KADROLU KONUKLARI

Son yıllarda ‘Daimi konuk’ şeklinde bir kavram yerleşti Türk televizyonlarına.

Bakıyorsun her yerde aynı yüzler.

Haber kanallarında, ‘Keşke emekli olmasaydım!’ isyanıyla ordulara taktik veren, M.Ö. bilmem kaçta emekli olmuş askerler mi ararsınız, mesaisini üniversite kampüslerinden ziyade ekranlarda harcamış çakma profesörler mi?

Hamdolsun, bizde hepsi mevcut.

Her konuda fikir sahibi olan bu tecrübe abidelerine bir de gazete okumadan gazeteci olmuş ‘gazteciler’ eklenince, üzerimize güneş doğmuyor yeminle.

İşin esprisi şöyle dursun…

Memlekette bir işin, ehli ile yan yana hiçbir surette gelemeyişinin en bariz göstergesi olmuş televizyon ekranları. 

‘Herbişeyolog’ olarak adlandırılabilecek aynı dar kadroların diplomasi, siyaset, sosyoloji, ekonomi, psikoloji, tıp, hukuk, eğitim, savunma, uzay bilimleri, mühendislik, genetik ve din misali sayamadığımız birçok alanda adeta malumatfuruşluk yapmalarının en büyük zararı esasında yine bu alanlarda ilim yapmış değerlere olsa gerek.

Velhasılıkelam.

Belli ki Türk televizyonları bugün sadece ve sadece hakikatin tahrif edilmesine hizmet etmeyi kendine görev edinmiş, popilizm amigolarına teslim...

Ne zaman ki ekranlarımız bu aklı evvel ve işgüzarların safsatalarından kurtulur…

İşte o vakit toplumumuzda, bozuk pusula ile doğru adrese varılamayacağı bilinci hâkim olacaktır.

YENİ NESİL…

‘Bizim yoktu, onların olsun.’

‘Biz çektik, onlar çekmesin’, diyerek varımızı yoğumuzu altın tepsilerde kendilerine sunduğumuz…

Dahası, sırf rahatlıkları bozulmasın düşüncesiyle ha bire yırtındığımız yeni nesli şöyle bir gözlemliyoruz…

Yoksunluk duygusunu tatmamış olmaları, esasında önlerindeki en büyük engel olmuş.

Sırf bu duygudan mahrum kalmalarından mütevellit, sahip olduklarıyla bile bir hayli doyumsuz ve geçimsizler.

Üstüne, her şeyi kendilerine hak gören anlaşılması zor anlayışlarıyla birlikte, hiçbir şeylerini paylaşamaz haldeler.

Kendilerine sağlanan imkânlar için ebeveynlerce ödenen bedellere gelince…

Bu durum yeni nesil için zaten hayatın olağan akışından…

Hatta mecburi.

Ortaya çıkan bu ahvalde;

Sırf eldekilerin kıymetinin bilinmesi gayesiyle geçmişin imkânsızlıklarından söz edilmesinin dahi hiçbir surette kabul görmeyip, faturanın yine dönemin ebeveynlerine kesilmesi, herhalde hayata olan sorunlu bakış acısının en belirgin fotoğrafı olsa gerek.

Hulasa.

Geleceğin şekillenmesinde galiba ipin ucu kaçtı.

Belli ki, toplumun inşasında üstlenilen sorumlulukla emeksiz ekmeğe uzanan çabalar arasındaki o ince çizgiyi bir şekilde ortadan kaldırmışız! 

Sağlıcakla…