Bizim memlekette gündem çok çabuk değişir.

Öyle ki.

Ağrı ve sancılarımızın asıl odağı...

En derin yaralarımızı unutturacak bi' şeyler mutlaka buluruz.

Üstüne...

Bugün konuştuğumuz meseleye, yarın da tenezzül edip bakmayız.

Sorun şu ki;

Toplum olarak neyi büyütüp, neyi küçümsememiz gerektiğine dair bir kanaatimiz yok.

Velhasıl, şimdiki gündemimizi de bir çocuğa çocuk diyememek, yani onu küçümseyememek oluşturmakta.

Bu bağlamda…

Yaşına başına bakmadan.

Sırf ruhsal ve fiziksel gelişimiyle alakasız kitapları kısa sürede okumasıyla adeta filozof yaptığımız Atakan'ı konuşuyoruz günlerdir.

Büyüttükçe büyüttük Atakan’ı.

Kitap okuma hızı ve düşkünlüğüne odaklanıp, O’nu bu yönde alkışlamamız gerekirken, kapasitesine uygun olmayan kitapları kendisine kimlik yaptık.

Madem durum böyle.

Madem ilimde sadece kitap okumak kıstas?

O zaman sormakta fayda var.

Atakan, bugüne kadar basılmış tüm psikoloji kitaplarını okusa, uyku sorununuz için ona danışır mısınız?

-Hayır, çünkü Atakan 10 yaşında!

Atakan, İslâm tarihini şu haliyle yese yutsa, O'ndan fetva alır mısınız?

-Hayır, çünkü Atakan 10 yaşında!

 Atakan, 19'uncu yüzyılda ismi verilen biyolojiye bodoslama dalıp, bu bilimi yeniden keşfetse, alayımızın yedi göbekten dinozor olduğuna inanır mısınız?

-Hayır, çünkü Atakan 10 yaşında!

Atakan, kardiyoloji kitaplarıyla uyuyup, bu alanda yazılmış tezlerle uyansa, tansiyon ilacınızı değiştirebilir mi?

-Hayır, çünkü Atakan 10 yaşında!

Atakan, cilt cilt astronomi okusa, büyük büyük dedesinin UFO olduğuna inanır mısınız?

-Hayır, çünkü Atakan 10 yaşında!

Şimdi.

Hal böyleyken, bizim ufaklık...

İlköğretim beşinci sınıf öğrencisi aynı Atakan, 5 aya 250 kitap sığdırmış...

Ne bekliyorsunuz kardeşim, memleketi mi uçursun?

ŞAŞKINLIK ATAKAN'A DEĞİL!

Bence hayret sebebimiz bu çocuğun kitap okumasına değil, biz yetişkinlerin bu kadar kitap okuyamamasına.

Zira alışkın değiliz.

İstatistikler belli.

Dünyada en fazla kitap okuyan ülkelerin başında yüzde 21’lik oranla İngiltere ve Fransa bulunurken, Türkiye bu sıralamada yüzde 0,1’lik dilimle 86’ıncı sırada.

Daha derine inersek…

Ülkemizde kitap okuyan her 100 kişinin 43’ü namaz hocası/dua içeriğine sahip din kitabı, 45 kişisi aşk kitabı, 12 kişisi de siyasi, fıkra ve kişisel gelişim kitapları okumakta.

Hal bu olunca 10 yaşında küçük bir çocuğun, psikoloji ve felsefe ağırlıklı 250 kitabı 5 aya sığdırması toplumumuzda infial yarattı.

Yadırgamıyoruz.

Yani şu hususta hemfikiriz.

Atakan zehir gibi çocuk.

Okuma alışkanlığı doğru yön ve şekilde işlendiğinde, ailesiyle birlikte memleketine de faydalı olacağı kuvvetle muhtemel.

Ancak.

O’nu, yaşına ve henüz tamamlanmamış gelişimine aykırı kitaplarla yetiştirip, o yönde değerlendirmek…

Ailesi ve memleketi şöyle dursun, kendisine yapılacak en büyük kötülüktür.

Katılırsınız katılmazsınız.

Lakin meseleye şu dipnotu düşmek isterim.

Tıpkı bugün yaşadıklarımız misali…

Başımıza ne geliyorsa, ezber ile öğrenmek arasındaki o ince çizgiyi görememekten geliyor.