Ne demişler bir musibet, bin nasihatten iyidir.

Yani ne kadar dersek diyelim, uyarırsak uyaralım, olmadı, bu ülke tüketim toplumu haline getirilerek büyük bir uçuruma doğru sürükleniyordu. Belki yönetim olarak sömürge altına girmedik ama, kullandığımız ürünlerle, tükettiğimiz mallarla, tam sömürülen bir millet halini almıştık.  

İyi bir tokat yedik, hem de çok iyi.

Tabi ki iyi olmadı, ülkede devalüasyonun alası yaşandı.

Sektörler şaşkın, yayınlanan önlem paketleri şimdilik tatmin edici değil. Herkes önce vatan diyor, öyle de olması gerekir. Helal olsun. Böyle bir milletin ferdi olmak gerçekten gurur verici.

Ama dediğim gibi, sıkıntı büyük.

Sadece bir örnek vereyim.

Dün demiri 1 liraya alıp 200 liradan ev satan müteahhit bugün demiri 4 liradan alıyor evi kaça satacak.

Satmasın diyeceksiniz, mesele vatan diyeceksiniz, eyvallah, tabi ki söz konusu vatan ise gerisi teferruattır.

Ama bir müteahhit deyip geçmeyin tam 400 esnafı doğrudan etkiliyor. Ve bu ülkenin ekonomisi maalesef betona dayalı.  Bu sadece bir tane örnek, tükettiğimiz ürünlerin yüzde 70’i bu şekilde. Henüz tabana inen bir etkileşim yok zamanla göreceğiz.   

Evet tek vatanımız var, gerekirse öleceğiz, sonuna kadar gideceğiz, soğan ekmek yiyeceğiz ama bu ülkenin onurunu gururunu ayaklar altına aldırmayacağız.

Ama uyanık olacağız. Anında alternatifler tedbirler üreteceğiz.  Ne lazım ki bize yaşamak için, hava, su ekmek, ilaç. Gerisi hallolur bir şekilde Elhemdülillah.

XxX

İnanın insanın çıldırıyor.

Göz göre göre olur mu diyor.

Oluyormuş demek ki!

Böyle olacağı belli değil miydi Allah aşkına?

Dünyanın şımarık çocuğu ABD ile ilgili kaç kez uyarıldık, kaç kez tokatlandık, başımıza çuval mı geçirmediler, şehitlerimizi katledenlere tırlar dolusu silah yardımı mı göndermediler gözümüze baka baka, kendi değerlerimizi rezil mi etmediler dünyanın gözü önünde.

Sustuk, sustuk, sustuk, sonunda ne oldu, gizli bir ajan, ABD’nin her ülkede barındırdığı o provokasyon amaçlı kullandığı sözde dini öğretici, özde ABD’nin Türkiye üzerinde gerek politik, gerek stratejik, gerek jeopolitik hamlelerini kontrol etmek için ülkeye gelmiş misyoner faaliyetler güttüğü apaçık görülen, sınır ötesinde PKK yandaşlarıyla poz veren bir hain BRUNSON vakası.

Ne kadar önemliymiş papazları onlar için. Yoksa amaç mı farklı, yoksa Türkiye’ye iki tokat daha atası mı geldi şımarık ABD’nin. Yoksa Akdeniz’deki petroller mi, yoksa Türkiye’nin başarılı terör operasyonları nedeniyle Ortadoğu’da kontrolü kaybetme korkusu mu?

Artık uyanmamız gerekiyordu, bu tokatla uyandık sanırım.   

Batı’ya söve söve Batı’nın uşağı haline geldi ülke.

Yediğimiz, içtiğimiz, yattığımız, kalktığımız, bindiğimiz, indiğimiz, sürdüğümüz, temizlendiğimiz, uçtuğumuz, düşündüğümüz, düşünmediğimiz, her şeyimiz ABD-Avrupa-Çin malı oldu.

Bu bugün olmadı ha. Özelleştirmeler, en önemli gıda ürünlerimizin üretiminin bitme noktasına gelmesini izleyip hazıra alıştırıla alıştırıla bu hale geldi ülkemiz. Balık tutmak yerine balık yemeyi öğrettik ve çok büyük bir yanlış yaptık biz.

Geç kaldık geç.

Mavi Marmara olayında biz F-16’ları kaldırıp tepesine inmeliydik ABD beslemesi İsrail’in .

Yedikçe yedik tokatları, yuttukça yuttuk kahpelerin yüzümüze gülüp arkadan hançerlemelerini.

1894 yılını hatırlatayım, Cennetmekan Abdülhamit’in ABD’deki büyük yangın sonrası gönderdiği 300 Osmanlı lirasını. Şimdi gözünüze küçük gelebilir fakat bu para ile İstanbul’un en değerli yerinde 60 tane ev satın alabiliyordunuz o zamanlar.

İşte nereden nereye geldik artık siz düşünün.

Dedim ya geç oldu ama iyi oldu.

Şimdi birlik olma vaktidir ey ahali, bu ülke küllerinden doğan, 7 düvele karşı zaferler kazanmış bir ecdadın bize mirasıdır.

3 gün aç susuz bir tas hoşafla kazanılmış bu ülkeyi, öyle dolarla, zamla, şımarık Trump’ın gerzek çıkışlarıyla kimseye yedirtmeyiz.

Yemezler beyler yemezler.

Tez vakit, ciddi yaptırımlar başlatılmalıdır ki bunların başında ABD’nin Adana’daki İncirlik üssünün kapatılmasıdır.

Efendim bu uluslararası anlaşmalara aykırı imiş, orası NATO üssü imiş, sadece ABD askeri yok imiş.

Geçin bunları beyler, ilk yapacağınız iş budur.

Nasıl 1974/75’te kapattıysak, kovduysak ABD askerlerini yine kapatalım. ABD’nin 2000 askerini sınır dışı edelim, ama oradaki 50 savaş uçağının kontrolünü de radar sistemini de, uçuş imkanlarını da kısıtlayarak. Yeni bir kaosa meydan vermeyerek.

Sonra bakın tıpış tıpış gelecekler.  

Ardından göçmenlere Avrupa kapılarını açalım, görsünler Türkiye’nin kıymetini anlasınlar. Bırakın 3-5 milyar vermesinler.

Ardından tüm ülke genelinde ABD mallarını boykot çağrısı yapalım, ama yaparken bunların muadillerini hemen ama hemen devreye sokarak.

Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın IPHONE çıkışı bir örnek, Samsung önerisi etkili. Bunlar arttırılmalı.

Tüm bu yaptırımları öyle ha deyince değil, geceden sektör temsilcilerini bir araya toplayıp önlemlerini alarak. Kademe kademe yapalım.

En başta futbol kulüpleri, kamu kurumları ve STK’ların anlaşmaları olmak üzere dolar ile ilgili tüm ticari anlaşmaları yasaklayalım.

Halkı ABD ve menşei malların kullanılmaması ve alternatifleri yönünde hızlıca bilgilendirelim.

Yurt dışında, bizden çok çok zayıf ülkelerde yerlerde sürünen TL’nin değerini yükseltmek için o ülkelerle işbirliği ve ticaret anlaşmalarını hızlandırıp, ekonomistlerle ile yapılacak hamleleri bir bir planlayalım.

Ve en önemlisi, kamuda milyarların döndüğü kamuda, ABD üretimi tüm araç gereç ürün ve benzeri ne var ise yasaklayalım. Bunlara makam ve koruma araçları dahil, korumaların kullandığı cihazlar silahlar dahil.

Akla gelen birçok şey var ama, dünya arkamızda, ve en önemlisi her tokatta yerden daha güçlü kalkan, ABD’nin restine rest diyebilen, el pençe divan durmayan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu aslan yürekli tavrını sonuna kadar destekleyelim. Bu arada konuyla ilgili gerek CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun, gerek MHP Lideri Bahçeli’nin ve İYİ Parti Lideri Meral Akşener’in siyaseti bir kenara bırakıp devlet yanlısı açıklamalarını da yürekten tebrik ediyorum.

Başka Türkiye YOK.

Her ülke vatandaşının gideceği, kaçacağı bir ülke sığınacağı bir toprak var, ama biz Türklerin Türklerden başka dostu, Türkiye’den başka vatan toprağı yok sığınacağı.

Biz Vatan deyince evladımızı gözümüzden bir damla yaş gelmeden feda edebilecek bir neslin torunlarıyız. Kınalı kuzularımızı vatan uğruna ölmeye gönderen anaların evlatlarıyız.

Şükür ki içimizdeki bir hain hariç bazıları geçte olsa, tüm parti lider ve milletvekilleri aynı mahalde, ülkesinin arkasında, ‘Söz konusu vatan ise gerisi teferruattır’ diyerek durmaktadır.

İşte kurtuluşumuz buradadır, dimdik duracağız, yerli malı üreteceğiz, tüketeceğiz kimseye muhtaç olmadan Onurlu bir şekilde el ele bu savaştan anlımızın akıyla çıkıp Türk’ün gücünü tüm dünyaya göstereceğiz.

Şimdi bizim yapmamız gereken önce onların mallarını kullanmamak.  

Boykot’a evinizden başlayın, Coca Cola’dan başlayın, Marlboro’dan başlayın, Nescafe’den başlayın, Arial’den başlayın, Danone’den başlayın, Nike’den başlayın, sokağa çıktığınızda MC Dolans’dan ilerleyin Sturbucks’u terk edin.

İşimiz zor ama biz Türkler zoru severiz.

Allah yar ve yardımcımız olsun.