Bütün iyi niyetli yaklaşımlarına rağmen..!

Bölgenin en büyük hastanelerinden biri Trabzon Farabi Hastanesi’dir. 

Rektör Hamdullah Çuvalcı’nın iyi niyetli gayretlerine rağmen, özellikle öğretim üyesi, elemanı hariç diğer çalışanlar çok mutlu değil.

Çalışma koşulları ağır. Bu ağırlığı rağmen ücretleri az. Mesai uygulamasında ciddi serzenişler var. Bilim kadrosu ile çalışanlar arasındaki diyalog çok iyi değil. Sendika ile üyeleri arasında karşılıklı güven duyguları sarsılmış. Çalışanlar sendikalarının hak ve hukuk mücadelesinde dik durmadıklarına inanıyor. 

Sözleşmeli sağlık personeli, eleman sıkıntısı nedeni ile bire üç çalışıyor. Mesailer, gecikmeli ödeniyor. Hastane bünyesi içinde çalışanlar için sosyal alanlar yok. Çalışanların otoparklardan yararlanmaları bile kısıtlı.

Bilim adına, bilime katkı sunan, bilim insanlarının özverili çalışmaları Farabi’yi marka yapsa da diğer sağlık çalışanlarının mutlu olmadığı bir hastaneden verim almak çok zor.

Şehir, Farabi’ye bilim insanlarının yaptıkları ile bakıyor. Oysa arka planda o insanları her anlamda hizmet eden çalışanların mutsuzluğu, hasta mutluluğunun önüne geçiyor.

Rektör Bey’in bence Farabi’de her kademe çalışan emekçilerle bir araya gelse, dertleşe, sorunlarını dinlese. Bilmediği ne gerçeklerle karşılaşacak.

Hemşiresinden, hasta bakıcısına, memurundan işçisine, güvenlik görevlisinden, hizmetlisine, laboratuvarlardaki teknik personele, devası bir yapıya sahip Farabi Hastanesi, şehrimiz için büyük bir kazanç.

Arzumuz ve beklentimiz odur ki, Farabi’nin gizli gücü, emekçilerinin de yüzünün gülmesi. 

Ana, bu ne..?

Trabzon’un göbeğinde, şehrin ortasında Gazipaşa’nın başında inşaat halinde yükselen bu bina görüntüsü ile herkesi şaşırtıyor.

İllaki, yapan da yaptıranın da bu görüntü için  haklı gerekçeleri vardır.

Diyecek bir şeyimiz yok ama, emsal örnek alındığında Gazipaşa yakında Manhattan’ı da sollar. 

En’ler.

Trabzon Mimarlık ve Mühendislik adı altında birkaç yıldan bu yana ödüller veriliyor. 

Güzel ve hoş bir uygulama.

Ödül verilen eserler de alkışlık.

Ancak benim bir önerim var.

En güzelliklere ödül verilirken, en rezilliklere de verilmeli.

Mesela; Boztepe viyadükleri.

Mustafa Hacıkerimoğlu, neyi başardı?

40 yıldır Trabzonspor’u takip ederim. Trabzonspor’un futbol kurumlarında temsili ile ilgili, kurum içindeki mücadeleleri de bilirim.

TFF yönetimlerine Trabzonspor kontenjanından girmek için, camia içinde nasıl; çekişme olduğunu da.. Bire bir buna şahidim.

Camianın ağır ağabeylerinin bu kurullara verilecek, önerilecek isimlerle ilgili nasıl yönetimlere baskı yaptıklarını bizzat görmüş, yaşamışım.

Trabzonspor adına TFF’de üye olmak, kurullarda yer almak bir sosyal statü. Bu nedenle camia içi çekişmeler, kulübe de zarar vermiştir. 

İç çekişme nedeni ile çoğu zaman da TFF’de Trabzonspor güçlü temsil edilememiş. Edenler de yeri geldiğinde tavrını koyamamıştır. Öyle ki, zaman zaman yönetimler, Trabzonspor adına TFF’de olanların istifasını istemiş, o bile gerçekleşmemiştir.

TFF’de kulübün temsil edilmesinden zamanın ruhuna uygun kimin sözü geçiyorsa, kafa kol ilişkileri kimin iyiyse o yönetimlere önerilmiştir.

Elbette, TFF yönetimlerinde Trabzonspor’un hak ve hukukunu korumada dik duranlar olmuştur. Ama hem tabanda hem de tavanda hem fikir olunarak, TFF’ye önerilen isim hemen hemen hiç olmamıştır.

Son dönemde  Mustafa Hacıkerimoğlu adı gündemimizi meşgul ediyor.

TFF’ye Trabzonspor’un önerisi ile girmedi.

Kendi kişisel becerileri ve ilişkileri ile yönetimde yer aldı.

Ama, gelin görün ki Trabzonspor’un hakkını korumada demir yumruk gibi oldu.

Ve şimdi ilk kez camiada TFF üyeliği için herkesin üzerinde hemfikir olduğu bir şahsiyet olarak öne çıktı.

Önceleri TFF üyeliği camiada dar bir kadro içinde belirlenir, o dar kadroda kendi arasında kavga ederdi.

Şimdi öyle değil.

Hacıkerimoğlu, TFF’de çeteleri yerle bir ettiği gibi camiada da yeni bir çığır açtı.

Herkesin ortak fikri ile bir konsersüz oluşturdu.

Bunu başardı.

Kimse, perde arkasından oyun çevirmiyor.. Çeviremiyor. Hacıkerimoğlu adında ittifak etmiş, camia bütünleşmiş.

Bu kulüp tarihinde benim bildiğim kadarı ile ilk kez oluyor.

İFŞA EDİYORUM

Burası meydanın göbeği. Ve yok artık dedirtecek bir manzara. Kaldırımın üzerine tam park yapan bir araç. Yüksek kaldırımları zorlayarak bu parkı yapan araç şoförünün elbette kendini haklı gösterecek bir mazereti vardı. Ancak, bu mazeretin, modern şehircilik anlayışında yeri yoktur. Bize de bu manzarayı ifşa etmek görevi düştü.

ZAYTUNG

Trabzon Moloz’da geçirdiği kaza sonrası hafızasını yitiren kadın, doktorların ''şok geçirmesi lazım'' tavsiyesi sonrası üç harfli süpermarkete götürüldü...