‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ düsturunun yön verdiği… Ve uçmuş denilen birçok ülkenin gıpta ile baktığı sağlık sistemimizde, gün geçmiyor ki şiddet içerikli olumsuz bir olay manşetlerde yer bulmasın.

Özellikle içerisinde bulunduğumuz bu pandemi sürecinde, canhıraş mücadelelerine tanıklık ettiğimiz sağlık çalışanlarının tehdit edilme, aşağılanma, darp edilme ve sözlü tacize uğrama gibi karşılaştıkları haksız muamelelerin yanı sıra, ulu orta öldürülmelerini bile artık toplumca kaderle iltisaklı görmekteyiz.

Sıradan hale gelmiş mevcut algının değişmesine, yani başta doktorlarımız olmak üzere böylesine kutsal bir mesleğe ait miğferlerin giderek itibarsızlaşmasına yönelik kimsenin kendini pay sahibi görmediği bu düzende olan bitene kulak tıkamak, sorunlu güruhun eylemlerine kılıf uydurulmasına adeta zemin oluşturmakta.

Dolayısıyla şiddetten en fazla nasiplenen doktorlarımızın olur olmadık sebeplerle hayattan koparılmalarına kadar uzanan sağlıktaki şiddetin temelini sadece ve sadece bahse konu bu zihniyet oluşturmakta.

Düzensizliği düzen haline getirmiş bu iltihaplı cehalete örnek sunarsak…

Memlekette kendi branşıyla alakalı olmayan ilacı yazmadığı için sopayla dövülen profesörü de var, durumu ağırlaşan hasta ile ilgili umut verici bilgi aktaramadığı için bıçaklanan hekimi de…

Abartmıyoruz inanın.

Zira aktif mesleğimizden mütevellit, çokça saçmalığa şahitliğimiz olmuştur.

Kimi, beyin cerrahı ile gereksiz MR istek pazarlığı yapmakta, kimi göz doktorundan kulak muayenesi istemekte.

Doktor kapısını tekmeleyerek “Sen benim kim olduğumu biliyor musun, sürdüreceğim seni!” gibi naralarla sağlığı sağlıksız hale getiren sağlıksız tiplerden bahsetmiyoruz bile.

Her alanda olduğu gibi sağlık sektöründe de merhametsiz, vicdansız, kibirli, ilgisiz çalışanların bulunabileceği gerçeğini tabi ki yok saymıyoruz.

Lakin bu gibi problemli karakterlerin alt edilmesi tekme tokat, tehdit hakaretle değil, ancak hukuki hakların kullanılmasıyla mümkündür.

Aksi durumda…

Daha doğrusu bu gidişat değişmezse…

Topraklarımızda, merhamet duygusunu öncelikleri arasına alan vicdanlı Türk hekimlerinden ziyade… Her hastasına sadece dolar/euro penceresinden bakan ithal hekimler hüküm sürecektir, demedi demeyin!

TRABZON’DA BU OTOMOBİLLER NEYİN NESİ?

Adının bu sütunlarda geçmesinden imtina eden okurumuzun iddiası o ki, kendisi geçtiğimiz günlerde yeni bir otomobil almak için Trabzon’daki bayinin yolunu tutar.

Gittiği galeride teşhir için dahi araç bulunmadığını vurgulayan adı bizde saklı okurumuz… Buradaki görevlinin kendisine 2022 model otomobillerin temininde fabrika kaynaklı sorunlar yaşandığını belirttiğini ve ikinci el seçeneklerinin değerlendirilebileceği yönünde alternatifler sunduğunu ifade etti.

Buraya kadar her şey normal.

Şimdi devamına bakalım.

Uçuk fiyatlar yüzünden teklifi reddedip bayiden eli boş ayrılan okurumuzun iddiasına göre vitrinlerde yer alması gereken o araçlar, Ortahisar İlçesi Pelitli Mahallesi’ndeki bir sitenin otoparkında istiflenmiş.

Üzerinde plakası olmayan araçları kadraja alan okurumuzun gönderdiği fotoğraf karesi ortada.

Umarız dediği gibi değildir.

Umarız bu şehirde, kurdaki dalgalanmayı fırsat bilip karaborsacılıkla yurttaşına düşmanlık eden çakma vatanseverler barınmıyordur.

Hani olur da, bu fotoğrafa iddiaları çürütür cinsten bir açıklama gelir…

Bu şehirde vatanseverliğe halel gelmemesi adına yayımlamaktan gerçekten mutlu oluruz.

MUTLU YILLAR

Onca acı, onca keder…

Gün görmedik desek anca.

Kısa ve öz:

Hiç komik, hiç eğlenceli değildi 2021.

Umutlarımız seneye…

Sağlık, sıhhat, huzur ve bereket getirmesi dileğiyle, yeni yılınız kutlu olsun.