İnsanı zor, coğrafyası zor Trabzon.

Nedense hepimiz şehir dışına çıktığımız andan itibaren 61 plakalı bir araba görmek için pür dikkat oluruz.

Şehrimizin sınırlarından çıktığımız andan itibaren  Trabzon tutkusu ve özlemi sarar hepimizi. 

Bu memleket sanki bir girdap gibi içine çeker hepimizi.

Enteresan bir şehirdir Trabzon'umuz.

Şehir dışında yaşayan ve  okuyanlar hep Trabzon'u hatırlatan bir şeyler ister yakınlarından.

Sanki özlemler Trabzon'dan geleceklerle giderilecek gibidir.

Trabzon tarihinde çok önemli bir yer tutan Kanuni Sultan Süleyman bile bu özlemini gidermek için vefat edene kadar, Trabzon'a özgü yün fanilasını sırtından çıkarmamıştır. 

Üstelik bu özlemini daha da ileriye taşıyarak kılıcının kabzasına hamsi figürü işletmiştir.

Bu kılıç hala daha Topkapı sarayı müzesinde sergilenmektedir.

Cumhuriyetimizin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk bile Trabzon'a özlemini ve sevgisini belli aralıklarla üç defa ziyaret ederek göstermiştir.

Fatih Sultan Mehmet Hanın Constantine'yi fetih ettikten sonra şehire girerken düşünceli tarzını gören paşalarından Zağnos paşa, hayrola Hünkarım Constantine'yi almakla bir çağ açıp bir çağ kapattınız, bu durgun ve düşünceli halinizi görmekten kaygı duyarız, merakımızı bağışlayınız deyince, 

Koca Sultan Fatih evet Zağnos paşa niye düşünür dururum bilirmisin, Bizans'ın Anadolu'daki  son kalesi Trabzon'u almadıktan sonra Constantine'nin fethi bize evla değildir demiştir.

Tarih boyunca hükümdarların ve imparatorların hedefinde olan Trabzon aşkı sadece bunlarla ibaret değildir elbette.

Osmanlı hükümdarlarının arasında öne çıkanlardan belkide birincisi olan Fatih Sultan Mehmet Han Erzincan üzerinden, Trabzon üzerine ordusu ile çok zor şartlar altında geldiğinde,

Edirne sarayının medreselerinde birlikte eğitim aldığı çocukluğunun beraber geçtiği Kazıklı voyvoda namıyla tanınan Vlad, Fatih'in Trabzon seferine çıktığını duyunca isyan etmiş ve Türklere balkanlarda ve Sırbistan'da büyük zulümler yapmıştır.

Tarihin gördüğü en büyük soykırımını Türklere karşı acımadan uygulayan kazıklı voyvoda Vlad, gemiyi iyice azıya almış, yakaladığı türk esirleri canlı canlı kazıklatıp, binlerce esirin çağırışlarına feryatlarına bakmadan, meydanlarda sergilediği esirlerin arasında masa kurdurup yemek yerken, kanlarını da içtiğini duyan,

Sultan Fatih ne kadar elçide gönderse fayda etmemiş, Trabzon'un fethinden hemen sonra İstanbul'a dönerek Kazıklı voyvodayı yakalattırıp kellesini vurdurup bir kazığa oturttuktan sonra on gün boyunca ibreti alem için şehir şehir gezdirmiştir.

Trabzon imparatoru Manuel kommen kendi sınırlarını korumak için kızlarından birini o zamanki İran şahı ismaile vermiştir.

Trabzon'un fethi için sur kapılarına dayanan Zağnos paşayıda aracı olarak Sultan Fatihe göndermiş, kızlarından diğerinide Toprak bütünlüğünün korunması karşılığında Sultan Fatih'e vereceğini söylesede, sultan Fatih bunu ret etmiş ve şehri feth ederek Osmanlı topraklarına katmıştır.

Bir birine bağlantılı, tarihimizde bir çok olaya tanıklık eden Trabzon şehri Cenevizlilerin ve portekizlilerin de işgaline  uğramış, Roma'nın en büyük imparatorlarından  Sezar'dan sonra gelen Hadrianus'ta ölene kadar Trabzon'dan ayrılmamıştır.

Memleketimiz Trabzon'un  asırlar öncesinden kıymetini bilen, tarihin önemli şahsiyetlerinin de bir bildiği vardır elbette.

Havasına, suyuna, taşına toprağına bin can feda benim yurduma,

Kalın sağlıcakla...

61ebfcb9-199b-4987-90c1-cede3e99971acc98c7ee-7453-4447-82a2-d6ff3289a97f283e649c-f19e-4ec9-bae9-55bbbf090ffab6b755f0-9452-4fcd-b2b2-6f6c73c993f87c90d299-5ee1-4209-a604-2df4e7bb2d2b1a6fe972-8233-4f17-96e9-c887e210138c