Ülkemiz yıllardır terörle mücadele etmekte, terörü bitirebilmek için demokratik kurallar içinde her şeyi yapmaktadır.

Devletin merhametini terör örgütü ve siyası sözcüleri korkaklık addetti. Devlet barış, kardeşlik dedikçe terör örgütü ve siyasi sözcüleri şımardıkça şımardı.

Devlete meydan okumalar, özerklik ilanları, yol kesmeler, adam kaçırmalar, hendek kazmalar daha neler neler. Devlet hep sabretti çözüm süreci dedi, kardeşlik projesi dedi.

Evet, bu fırsatları kullanamayan, silah bırakmayan, ülke sınırları dışına çekilmeyen terör örgütü tarihinin en büyük hezimetine uğradı.

Tarihi boyunca ülkemizin düşmanı olan ülkelerin piyonu olan örgüt, bu süreçte de görevini yerine getirmiştir. Kürt halkı için mücadele verdiğini iddia eden örgüt; buradaki halka kan küstürmüş, binlerce vatandaşı yerlerinden, yurtlarından etmiştir.

Mahallelere bombalar yerleştiren, masun halkın evini mühimmat deposu olarak kullanan örgüt; buradaki Kürt vatandaşlarımızdan istediği desteği olamayıp adete bu bölgelerde sıkışıp kalmıştır.

Yapılan başarılı ve hassas operasyonlarla sivil halk korkunmuş, terör örgütü mensuplarına gereken cevap verilmiştir.

Her gün onlarca kayıp veren örgütteki telaş ve korku; kendi aralarında yaptıkları telsiz konuşmalarıyla gün yüzüne çıkmıştır.

Teslim olan örgüt mensuplarının verdiği ifadeler; terör örgütünün bitme noktasında olduğunu ve çaresizliğini göstermektedir. Daha birkaç ay önce devletimize meydan okuyan örgüt liderleri ve onların sözcüleri şimdilerde devletle masaya oturabilmek, operasyonları durdurabilmek için kuklası oldukları devletlerden yardım isteyecek kadar bataklığa saplanmışlardır. Fakat bu olmayacaktır.

Sayın Cumhurbaşkanımızın: “Önce 'Demokratik Açılım' dedik olmadı. 'Milli  Birlik ve Kardeşlik' dedik olmadı. … Şimdi operasyonlar dönemi. Ne olacak bu operasyonlar  döneminde? Bu iş bitecek." Sözleri devletimizin kararlığını ortaya koymaktadır. Bu kararlılık ve güvenlik güçlerimizin başarılı mücadeleleriyle İnşallah sonuç çok yakındır. Fakat en az bunlar kadar önemli olan bir başka husus da bu ve diğer terör örgütlerine destek veren siyasilerin dokunulmazlıklarının kaldırılmasıdır. Sen devletten maaş olacaksın, o devletin verdiği pasaportla insan yerine koyulup ülke ülke gezerek kendi ülkeni şikâyet edeceksin, yetmeyecek bir de o devlete meydan okuyup terör örgütünün sözcülüğünü yapaksın. Yok, arkadaş! Bu böyle olmaz. Ya yemin ettiğin Anayasaya saygı duyup vatandaşı olduğun ülkenin kanunlara uyacaksın ya da sözcülüğünü yaptığın örgütün saflarına katılıp sen de onlar gibi çukura gömüleceksin. Bunun başka bir seçeneği yok. Zaten bunun aksini millete de anlatamazsınız. İnanıyorum ki hükümetimiz, dokunulmazlıklar konusunda da gerekeni yapacak; hainlik yapanları kanun önüne çıkartacaktır.