Karadeniz coğrafyası denize paralel uzanan dağların gölgesinde, dinmeyen yağmurlar altında büyümüş, dirençli ,çalışkan ve tezcanlı insanların coğrafyasıdır.

Karadeniz insanı çok az şeyin önünde eğilir ;bunlardan biri de yağmurdur. orada yağmur sesi altında herkes kendi ömrünün hırkasını örmüştür....

Cesaretini ...becerisi ile harmanlamış... çalışkan kadınların yoğun olduğu bu diyarlarda hep güzel hikayeler olmuştur.

Hikaye 5 yıl önce başlar,

Tonya da halk eğitim de usta öğretici olan Ayşe Yıldırım aynı mahallede oturduğu çoğu akraba olan yakınlarına horon öğretmeye başlar.yaslari 55-65 olan 8 kadın bağdan bahçeden ahırdan arda kalan vakitlerinde yorgun bedenlerine rağmen hayatlarının en güzel renklerinde buluşur.

Hepsi torun sahibi olan bu güzel yürekli kadınlar bacaklarındaki romatizmaya rağmen büyük bir aşkla horonu öğrenir ve oynarlar.

Kendilerine has folklorize ettikleri elbiseleri ile bir çok etkinlikte üşenmeden icra ederler horonu

Umutlarını aşklarını yaşarlar. Yokluklarla yağmurlarda ıslandiklari günlere inat bir mesaj verirler aslında

Yüzlerindeki gülümsemeyi hayata inat hiç eksik etmezler.kocalarina saygıyı eksik etmezler ama duruşlarından da taviz vermezler.

Ekip in başı, Şengül Karabulut diğerleri münevver ve Ayşe Baki, Ayfer ve Şengül Kücukbirinci,Şaziye Yıldırım,Asiye ve Nuran Bektaş 

Mor renkte açan çiçeklerin ,cenneti andıran görüntü sü ile tanınan kadıralak yaylasında ineklerini otlatırken kemençe in sesi ile inerler yirmağın düzüne

Dinmeyen yağmurların sonunda açan güneşin ılık sıcaklığında bütün ağrıları unutarak başlar horona güzel memleketimin en yürekli kadınları.