Bayram sabahını bekler gibi bekledim İstanbul’da Trabzon günlerini. Trabzon günleri için artık az bir zaman kalmış olmasına rağmen içim içime sığmıyor ve bir an önce, belki de çoğunu tanımadığım hemşerilerimle kaynaşayım hepsiyle muhabbet edeyim istiyordum mega kent İstanbul’da.

21 Şubat sabahı Avcılar’dan metrobüse bindim ki ne göreyim, sanki Akçaabat’tan belediye otobüsüne binmişim Forum’a gidiyorum! Konuşmalar, şiveler, muhabbetler ve tahmin edeceğiniz gibi atkı ve bereler iki renk! Heyecanım kat be kat arttı ve işte geldik bizim için son durak; Ayvansaray metrobüs durağı…

Aynı durakta neredeyse hepimiz indik ve Feshane’ye doğru yol almaya başladık. Ne yalan söyleyeyim yolu tam olarak bilmiyordum ve endişem de yok değildi hani… Ama anlaşılan herkes birbirini takip ediyordu duraktan sonra. İlk virajı bir döndük ki aman Allah’ım, herkes elinde Trabzon ekmeği, peynirler, tereyağları, formalı insanlar vs gözlerim dolar gibi oldu ve tüylerim diken diken… Ve o esnada dudaklarımdan istemsiz dökülen bir cümle: Bize Her Yer Trabzon! Bu cümleyi orada ilk kez yaşayarak söyledim diyebilirim.

Gülümseyerek yoluma devam ediyorum ama sanki Sürmene’de, sanki Köprübaşı’nda, sanki Of’ta, Beşikdüzü’nde, Vakfıkebir’de yürüyorum… Ziyaretin ilk gününde olmasına rağmen dışarıda bulunan stantlarda yer bulmak imkânsız gibiydi. Yemek için gittiğiniz bölümde ise iğne atsanız yere düşmez bir hal vardı. Resmen bir Haliç işgali vardı İstanbul’da; Trabzonlular 1. Haliç İşgali’ne tanıklık ediyordu tarih.

İçerde kemençe ve kolbastı çalıyor bilen de bilmeyen de eşlik ediyor herkesin yüzü gülüyordu. Kültürüm ve memleketimle bir kez daha onu duydum hem de İstanbul gibi metropol bir kentte. Herkes bir ağızdan aynı şeyleri nasıl konuşabilirdi ki bir yerde? Oluyor işte, herkes aynı dilde gülümsüyordu birbirine hem de tanımadıkları halde birçoğu birçoğunu…

Tüm tanıtım stantları ilgi çekici ve emek doluydu ama ben size bir kaçından söz edeceğim. Akçaabat Belediyesi’nin açtığı stantta yer alan Ortamahalle Evleri ve Trabzon’un ünlü resim sanatçısı Ekrem Kutlu’nun tabloları sanat anlamında bir hayli ilgi odağı oldu. Yine bunun yanında Ahşap Araba’nın bulunduğu Köprübaşı Belediyesi standı ve belki de en ilginci Şanlıurfa standı... Evet, evet Urfa… Ben de sizin gibi ilk gördüğümde “bu da ne” dedim kendimce Trabzon günlerinde Şanlıurfa standı da neyin nesi? Ama hemen yanımda bulunan Sedat Hocam uyardı beni ve dedi ki; Şanlıurfa bizim kardeş ilimiz. Trabzonspor ile oynanan Türkiye kupası maçı bizim için güzel bir milat oldu ve o günden beri biz nerede onlarda orada, onlar nerede biz oradayız!

Hemen arka tarafa doğru yöneldim oradan ve birine çarptı gözüm. Halktan biri gibi yürüyor, herkesle şakalaşıyor, gülüşüyor, muhabbet ediyordu. Biraz daha yaklaştım, bu bizim büyükşehir belediye başkanımız O.Fevzi Gümrükçüoğlu’ndan başkası değildi. Her zaman ki mütevazı bakışı ve duruşu ile selamladı beni, sonrasında kısa bir sohbet ve tatlı selamlaşmalar derken İstanbul’da, Trabzonlu hoş hatıralar ile bu sene de böyle geçti dedik efendim seneye görüşmek üzere diyelim esen kal teşekkürler İstanbul, teşekkürler Feshane!..