Deprem ile gözümüzü açtığımız 2023 yılında, seçim telaşını geride bıraktıktan sonra şükürler olsun ki bir turizm sezonuna daha kavuşmuş olduk.
Her yerde hummalı hazırlıklara şahit olduğumuz bu günlerde 2023 sezonunun şehrimize, bölgemize ve ülkemize hayırlar getirmesi hepimizin ortak dileğidir.
Ortak dileğimize hizmet etmek için dağ yamaçlarına sıralanan bungalovlar, her yerde karşımıza çıkan minibüsler, apartlar, oteller, hediyelik eşya satış yerleri, balcılar, lokumcular ve benzeri diğer işletmeler hazırlıklarını tamamladılar.
Hepsi bir heves sezona hazırlandılar. Bir kısmı mayıs ayında beklenti içindeydi, bir kısmı seçimden sonra…
Ancak seçim bitmesine, Haziran ayı ortalarına gelmemize rağmen beklenen hareketlilik gerçekleşmedi.
Meydanda gezip bu yazıyı okuyanlar “hareketlilik başlamadı diyorsun ama meydan Arap kaynıyor” diyebilirler. Bu düşüncenin önüne geçmek için kısa bir bilgilendirme yaparak konuya devam edeceğim.
Kıymetli okurlarım şehrimizde yatak sayısı resmi/gayriresmi 60-70 binlerle ifade edilir hale geldi.
Resmi seyahat acentesi sayısı 250’leri zorluyor.
Gayri resmi acentecilik faaliyeti yapanları düşündüğümüzde bu sayı binlerle ifade edilebilir.
Evet yanlış okumadınız binler ikibinler abartı olmaz.
Çünkü belgesini kiralayan her araç sahibi bir acente gibi faaliyet gösteriyor.
Örnekleyerek anlatacak olursak meydandaki büyük mitingleri düşünün.
20 bin kişilik bir mitingde şehir kilitleniyor.
Meydan parkı, Uzun sokak, Maraş Caddesi kilitleniyor.
Meydanda 20 bin kişilik miting kalabalığında turist görseniz dahi bu turistler Trabzon’daki yatak kapasitesini doldurmuyor.
1000 tane resmi ve gayri resmi acente olduğunu düşününce acente başı günlük 20 turist düşüyor.
Net sayısını bilmiyoruz ancak şehir merkezi ve çevresinde 500’ün üzerinde yeme içme tesisi olduğunu düşündüğümüzde her restoran başı günlük 40 turist düşüyor.
Meydanda 100-200 tane turist görünce “meydan Arap kaynıyor” diye düşünsek de sektöre katkı sağlamıyor.
Konumuza dönersek aslında bu yıl önceki yıllara göre Haziran ayında turist yoğunluğu yaşanmamasında sıra dışı bir durum yok.
Her sezon yaşanan bir durumu yaşamaktayız.
Şehrimizde turizm sezonu her yıl Haziran ayı sonları hareketlenip Ağustos ayı ortalarında yavaşlar.
Bu durumu uzun süredir sektörde olanlar bilir, fizibilite yaparak yatırım yapan kişi anlayabilir ancak geçen yılı referans alarak şehir efsaneleri ile yatırım yapanların kabullenmesi biraz zor olacaktır.
Bu yıl geçen yıllardan farklı olarak hiçbirimizin ön göremediği, hesap edemediği farklı faktörler var.
Birincisi DEPREM!
Yazıyı yazarken “deprem bizim bölgemizde olmadı, biz deprem bölgesinde değiliz, deprem unutuldu diyenleri” duyar gibi oldum.
Şehir dışında yaşayan Trabzon’u bilmeyen dostumuz televizyonda Çaykara’da olan bir felaketi görse Akçaabat’taki arkadaşını arayıp “geçmiş olsun” der.
O dostumuz için felaket Trabzon’da olmuştur. Çaykara’yı Akçaabat’ı bilmez.
Yurt dışındaki turistte Hatay’ı-Trabzon’u bilmez. Türkiye’yi bilir. Deprem Türkiye’de olmuştur.
Evet deprem unutuldu ancak tatil planını Şubat-Mart aylarında yapan bir turistin depremi unutması bizim işimize çok yaramaz.
Yaz tatili planlamasını ve rezervasyonunu Şubat-Mart ayında yapan turist rotasını çoktan başka bir ülkeye çevirmiş ve erken rezervasyon fiyatlarından faydalanmak için ödemesini yapmıştır.
Yukarıda da belirttiğim gibi bu yıl hiç kimsenin öngöremediği gerçek; depremin turist sayımıza yansıması olacaktır.
Bu yıl bir gerçeğimiz daha var. Bu gerçeği işi bilenler ön görüyor ancak geçen yılı referans alarak yatırım yapanlara kabul ettiremiyor.
Bu gerçek; geçen yıl şehrimizde yaşanan sıra dışı durumdur.
Geçen yıl; İki yıl etkisi altında kaldığımız pandemi döneminden çıkmıştık.
Birçok kişi araçlarını satmış, kiralık dairelerini, villalarını ve apartlarını kapatmıştı.
Suudi kapısı kapalı olduğu için hiç kimse ekstra bir hazırlık yapmamıştı.
Sürpriz temmuz ayında yaşandı. Suudi kapılarını açtı. Çoğu kişi anlık aksiyon alamadı.
Şehirde araç ve konaklama tesisi konusunda 20-30 günlük bir arz eksikliği oldu.
Fiyatlar normal seviyesine geldi, turizmcinin yüzü güldü.
Geçen yıl gelen turist sayısı bu yıl sisteme giren yatak ve araç sayısı kadar artmazsa o gülen yüzlerin üzüldüğünü görmek zorunda kalacağız.
İşin özü an itibari ile panik yapmamızı gerektiren bir durum yok. Umudumuz bayram sonrasına.
Bir Nasrettin Hoca fıkrası ile bugünkü yazıma son vereceğim.
Hoca kaybettiği eşeğini arıyormuş. Ama nasıl arama, mübarek düğüne gidiyor sanki; hem türkü çığırıyor hem eşeği arıyor…
Görenler;
– Hayırdır, demişler, böyle ne dolanıp duruyorsun?
– Bizim eşek kayboldu da, demiş Hoca.
– İlahi Hocam, demiş, biri. Türkü söyleyerek eşek aranır mı?
– Şu dağın ardına da bakayım, demiş Hoca, bulamazsam, siz o zaman seyreyleyin gümbürtüyü!
Kalın sağlıcakla…