Her ülke toprak politikasını kendi toplumsal ve ekonomik yapısının somut koşulları içinde belirler.

Bu bağlamda Ülkwmizde hiç bir zaman sistemli bir toprak politikası ollmadı.

Bütünlükten ve zaman içinde tutarlılıktan yoksun kimi önlemlerle topraklarımız ancak bugün olduğu kadar korunabilmiştir yani korunamamakta ve korunmamaktadır.

Çıkarılan Kanun ve yönetmelikler zaman içinde revize edilerek ileri aşama yerine bizzat geriye gidişe dönüştürülmektedir.

Her doğan insan için ortalama 400 metre kare toprağa ihtiyaç olup, Ülkemizin nüfusu her yıl bir milyon civarında arttığından demekki kuanılabilir toprak rezervimize 400 milyon metre kare toprak ilave etmemiz gerekmektedir.

Bir de bitkiler için elverişli toprağın bin yıl gibi çok uzun bir zaman dilimi gerektiği gerçeğini düşündüğümüzde durumun vahameti ve ürperticiliği dahada netleşmektedir.

Anayasamızın 44.maddesi bu tehlikeye işaret ederek toprakların korunmasını toplumsal bir sözleşme olması itibariyle önümüze koymaktadır.

Ancak, toprakların kullanım kabiliyetlerine yani sınıflarına bakmadan imara açılmakta, değişik yatırımlar için planlı ve plansız bir şekilde tarım dışına çıkarılarak VATAN'IN DERİSİ soyulmaktadır.

Bu durum gıda sıkıntısı ve netice de göç olayını tetikleyerek şehirlerimizi yaşanmaz hale sokmaktadır.

Bu süreç yaşamımızın aleyhine olmasına karşın yinede kesintisiz devam etmektedir.

Mevcut 5403 sayılı toprak koruma ve arazi kullanım Kanunu da bu anlamda işlevselliğini yitirmiştir.

Onun için toprak konusunda görevli kurum ve kuruluşlar Ülkemizin artan nüfusunu ve insanlarımızın yaşam kalitelelerini dikkate alarak yeniden tüm ülke ölçeğinde benimsenecek ilkeleri tespit ederek gerekeni yapmalıdırlar.

BU İLKELER NELER OLMALIDIR

●--Toprak politikasının genel çerçevesini çizerken bireylerin menfaatleri değil toplum yararı esas alınmalıdır,

●--Toprak politikası öncelikle sağlıklı ve dengeli kentleşmenin sağlanmasını kolsylaştırmalıdır,

●-- Toprak politikası konut ve altyapı sorunlarının çözümünü zorlaştırmamalıdır,

●-- Toprak politikası yardımıyla , köylerden kentlere olan nüfus akınları yönlendirilmeli ve denetlenmelidir,

●--Toprak politikası kentsel ve kırsal toprak fiyatlarındaki yapay artışları yani spekülasyonları önleyici olmalıdır,

●--Toprak mülkiyetinin özüyle ilgili düzenlemeler yaparak, ama bunu imkan bulunamadığı durumlarda halkın kullanmasını kısıtlayarak gerçekleştirmelidir, 

●--Konutun yanı sıra, sanayileşmenin ve turizmde gelişmenin sağlanması içinde toprak politikası devreye sokulmalıdır,

●--Topraktaki değer artışlarından kaynaklanan kazanılmamış gelirlerin kamuya mal edilmesi toprak politikasının temel amaçları arasında yer almıdır,

●--Toprak politikası, toprağın verimli olarak işletilmesini sağlamanın yollarını göstermelidir

SONUÇ OLARAK;

Toprakların korunmasında hem amaçlarda bütünlükten ve kararlılıktan yoksunluk, hemde amaçlarla bu amaçlara ulaşılmakta kullanılan araçlar arasındaki tutarsızlıklar toplumun uzun dönemli çıkarlarını çoğu kez bozucu etkilet yapmıştır.

Bir başka deyişle olanı olması gerekene yaklaştırmaktaki güçlük, toplum yaşamının her alanında olduğu gibi, topraklarımızın kullanılmasında ve korunmasında ciddi zaaflar günümüzde kanıtlanmıştır.Onun için topraklarımızı korumalıyız ki insanlarımız pahalı gıda sıkıntısı çekmeden doğdukları topraklarda rahat tarım yaparak yüksek yaşam kalitesiyle hayatlarını sürdürsünler
Bir şairimizin dediği gibi, TOPRAK EĞER UĞRUNDA ÖLEN VARSA VATAN'DIR.