Geçmişe baktığımızda Türkiye’de ABD karşıtı olarak hep sol zihniyeti görürdük. Hatta meşhur bir sözde vardı “Faşistler Amerika’ya” diye. O dönemlerde ABD’ye karşı çıkmak, ABD karşıtı olmak; devrimcilikti, solculuktu, bazılarına göre de hak aramaydı. Bu böyle merhum Ecevit’e kadar devam etti. Ecevit de hep ABD karşıtı politikalar izlerdi. Ecevitin böyle hareket etmesi halk tarafından destek görür ve karşılık bulurdu. Günümüze geldiğimizde “solculuk”, “devrimcilik” ABD tarafında yer almak oldu artık. Sloganlar bitmiş, ABD’de “faşist” kalmamış. Varsa yoksa iktidar olmak için, her yol mubah politikaları gündemdeydi. Düşmanımın düşmanı dostumdur, taktikleri sahnedeydi. İlkeler, prensipler, geçmişin getirdiği sorumluluk çok da önemli değildi. Hepimizin malumu hafta sonu ABD Başkan Yardımcısı Biden İstanbul’a geldi. Resmi temasları öncesinde Türkiye karşıtlığıyla ünlü gazetecilerle “Of the record” toplantısı yaptı. Aslı Aydıntaşbaş, Kadri Gürsel, Ceyda Karan gibi isimler Biden’le görüştü. Bu görüşme sonrası toplantı çıkışında bu üç gazeteci sevinç gösterileri yaptı ve selfieler çekti.

Twitter hesaplarından fotoğraflarını paylaşan Aydıntaşbaş ile Gürsel, ABD Başkan Yardımcısı üzerinden kendi reklamlarını yapmayı ihmal etmediler. Aydıntaşbaş, “Neler konuştuğumuzu yazayım mı?” diye attığı Twitter mesajında, kendisine yeni oyuncak alınmış çocuk sevincini anımsatan pozlar verdi. Kadri Gürsel de aynı pozla, “ABD Başkan Yardımcısı Biden’la, Türkiye’deki özgürlüklerin durumunu tartıştığımız toplantıdan sonra” notuyla çektiği selfie yayınladı. Ayrıca CNN Türk programcısı Cüneyt Özdemir, ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’in onunla görüşmesinin kendisini çok sevindirdiğini; Biden’in, eşinin kendisine selam verdiğini anlatan Özdemir, Twitter’de şunları yazdı: “Biraz önce özel kalemi benimle tanışmış ve kartımı almıştı. Çıkışta Jill Biden masamızda durdu ve İngilizce ‘Merhaba Cüneyt nasılsın?’ dedi.” Evet, dünün solcuları ABD karşıtları bugünün ABD hayranları. Eskiden küfredilen ABD yöneticileri günümüzde baş tacı oldu, onlarla görüşmek imtiyaz oldu. Oysa bu zatlar ABD’de gazetecilik yapsalar, ülkemizdeki gibi ABD karşıtı yazılar yazsalar özgürlüklerin ne olduğunu görürlerdi.

Bizim ülkemizde satılmışlığın adı gazetecilik olmuş. İnsan şunu sormadan edemiyor; zamanla ne değişti? Faşist denilen ABD solcu mu oldu? Yoksa bizde kendini solcu görenler ya da öyle tanıtanlar zaman içinde öz kimliklerini mi ortaya koydular? Ülkemiz zor günlerden geçiyor. Vatan hainleri kadar vatanını sevenler de cesaretli olmalılar. Bir yandan satılmış taşeron terör örgütü bir yanda Türkiye büyük millet meclisinde ki siyası uzantıları; diğer yanda onları kullanan dış güçler. ABD, RUS ve İran yapımı şeytan üçgeni ülkemizi Suriye konusunda köşeye sıkıştırmaya çalışırken onların yanında yer alan maalesef ki bu ülkenin bazı muhalefet partileri. Allah c.c. bu ülkenin, bu milletin yardımcısı olsun. Kim dost, kim düşman, kim yerli, kim yabancı, kim vatansever, kim vatan haini, Kim faşist, kim solcu, belli değil. Zamanla çok şeyler değişmiş bir değişmeyen milli olanlar.